Güncelleme Tarihi:
1- ŞAMPİYONLUK hedefiyle yola çıkan ve iddialı kadro kuran Bursaspor, TFF. 2. Lig’e düştü... Peki, Bursaspor’u bu duruma getiren noktalar neler?
2- BİRÇOK oyuncusuyla yollarını ayıracak olan yeşil beyazlı takım bir planlamayla yola devam etmek zorunda... Bundan sonra neler yapılabilir?
VEDAT YÜCEBAŞ: HAZIRA DAĞ DAYANMADI
1- BU durumun tam olarak anlayabilmek için Süper Lig şampiyonluğunun yaşandığı 2010/2011 sezonuna kadar gitmek gerekir bence. Şu an Bursaspor’un borcunun 1 milyar 200 milyon lira civarında olduğu öngörülüyor. Tam rakam belli değil ama 3 aşağı 5 yukarı bu böyle. Şimdi bu 1 milyar 200 milyar lirayı bir kenara yazalım. Şampiyonluk sonrası elde edilen yayın, sponsorluk ve diğer gelirler, satılan oyunculardan da minimum kulübün kasasına 7,5-8 milyar lira girdiğini düşünürsek, bu kadar para nereye gitti. Yani 10-12 yılda Bursaspor’un 8-9 milyar lirası buharlaştı. Bunu sadece “hatalı transferler” diye açıklamak mümkün mü?
AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE!
Bu süreçte Bursaspor’da transferden anlayan hiç kimse görev almadı mı? Bir miras hem maddi hem manevi anlamda ancak bu kadar yenebilir. Afiyet olsun demeyeceğim elbet! İş buraya gelince, Bursaspor bir alt lige daha (2. Lig) düşünce herkes suçlu aramaya başladı. Kimi eski başkan ve yöneticilere, kimi teknik direktörlere kimi de futbolculara bu kötü durumu ihale etti. Ya kongre üyelerinin hiç kabahati yok mu? Basın mensupları kusursuz mu? Taraftarlar masum mu? Elbette hayır. Durum tam da “al birini vur ötekine” denilecek türden. Seçen de, yöneten de, çalıştıran da oynayan da tribünde tezahüratlarıyla destekleyen de ve gazete, internet sitesi, TV ve diğer mecralarda yorumlayan da eşit derecede suçlu. “Kötü” olarak değerlendirilen başkanlar defalarca rekor oylarla defalarca seçildi. Hocaların, futbolcuların biri geldi biri gitti. Oyuncular o kadar rahattı ki kritik maçlar öncesi pavyona gitti, kimse sesini çıkaramadı. Tesislerde nargile içen oyunculara göz yumuldu.
ÖYLE DEĞİL, BÖYLE DENSEYDİ...
Yönetemeyen yönetim, çalıştıramayan hakimiyet kuramayan teknik direktör, takıma, armaya ve formaya aidiyet duymayan futbolcular olmayınca, bunu eleştirmesi gereken kalemler susunca Bursaspor yavaş yavaş bu noktaya kadar geldi. Sonra herkes suçu siyasete attı. “Siyaset Bursaspor’a karışmasın” denildi ama belediyeler ve diğer kurumlar uzak durunca, katkı koymayınca takıma, en ağır şekilde eleştirildi. “Belediyeler şu kadar kaynak aktarsın, BTSO şu kadar para versin” denileceğine “BTSO kafa yorsun Bursaspor’a gelir getirici proje hazırlasın, belediyeler de bu projenin mimari ve altyapısıyla ilgili destekte bulunsun” dense durum çok daha farklı olurdu. Hazıra dağ dayanmadı. Bursaspor balık istemek yerine balık tutmayı öğrenseydi, kendi kalıcı gelirlerini oluştursaydı başka şeyler konuşuyor olabildik şimdi.
TESİSLER BİRLEŞTİRİLMELİ
2- BUNDAN sonra ise madem sıfırdan başlıyor her şey; daha dikkatli adımlar atılmalı. Altyapıya gösterilen önem arttırılmalı. 1-2 yıllık değil en az 7-8 yıllık planlama yapılmalı. Şimdiden küçük küçük gelir getirici projeler konusunda BTSO, yerel yönetimler ve diğer kent dinamikleri ile temas kurulmalı, bilgi alınmalı projeler masaya yatırılmalı. Özlüce ve Vakıfköy ayrımı ortadan kaldırılmalı mesela bana göre. Tesisler birleştirilmeli. Altyapıda mücadele eden çocuk, A takım oyuncularını her gün görmeli ve “Ben de bir gün o takımda oynayacağım” demeli. Bu durum takıma, armaya ve formaya aidiyeti arttırır.
Ve elbette Bursaspor geçmişiyle hesaplaşmalı. Gerekirse hesap sormalı. Hem de öyle bir hesap sormalı ki bir daha kimse ama kimse Bursaspor’dan nemalanmayı düşünmemeli, düşünememeli. Yoksa...
SİNAN ÇAVUN: KALICI GELİR ŞART!
1- ASLINDA bu sorunun cevabını yıllardır yazıyoruz.
Tek bir cümlede özetlemek gerekirse;
Kulüp içinde ve çevresindeki liyakatsiz kişilerin varlığı.
Başkanından, yöneticisine, kulüp müdüründen, teknik adamına kadar hemen tüm seçimlerde yıllardır süren sistematik yanlışlar Bursaspor’u bu noktaya getirdi.
İkinci bir unsur kulübün yanında olması gereken kurumlar, kulübün içine girdi.
Siyaset, taraftar grupları, hatta medya mensupları kulüp yönetimlerine çok fazla müdahil oldular.
Ve en sonunda manejer-futbolcu-teknik direktör-yönetici döngüsündeki kirli ilişkiler kulübün sonunu hazırladı.
ŞEFFAFLIK SİSTEMİ KURULMALI
2- BU sorunun cevabı çok basit;
İlk soruda yapılan yanlışları yapmamak.
Yani; kulüp içindeki koltuklara liyakat sahibi insanları getirmek en önemli unsur. Bakın, zengin, paralı insanlardan bahsetmiyorum. Liyakat sahibi, dürüst, almaya değil vermeye gelmiş kişiler olmalı.
Kulübün yanında olmak için var olan taraftar dernekleri ve siyasi kurumların amacı içeriye adam yerleştirmek değil, daha fazla nasıl destek olurum düşüncesi ile hareket etmeli.
Manejer-futbolcu-teknik direktör-yönetici döngüsü kesinlikle ve kesinlikle kırılmalı. Şeffaf, hesap verilebilir bir sistem kurulmalı.
Kulübün hayatta kalabilmesi için de iki temel unsur yerine getirilmeli;
Kalıcı gelir kaynağı ve sürdürülebilir altyapı sistemi.
Bu ikisi sağlanmadığı sürece Bursaspor’un ileriye yönelik varlığının devamının mümkün olmadığını düşünüyorum.
GÜRKAN DURAL: GÜNÜ KURTARMA ÇABASI!
1- BURSASPOR, istikrarsız bir mali yapı ve plansızlıklar sonrası bu noktaya geriledi. Özellikle yönetimlerin, ‘günü kurtarma’ düşünceleri ve camia nezdinde saygınlığı bol keseden harcamalar ile kazanma amatörlüğü, kulübün bu noktada sürdürülebilir bir mali yapısını oluşturmasını imkansız hale getirdi. Ayrıca; kulüpte yıllardan beridir futbol aklının yoksunluğu sportif başarının da önünü kapatırken, bir türlü ‘takım’ olamamak da 4 yılda 2 kez düşüşün kapısını araladı.
BAŞARILAR GERİ PLANDA OLMALI
2- Bugünden sonra Bursaspor’u çok zorlu süreçlerin beklediği aşikar. Dolayısıyla yeni bir yapılanmaya, tamamen profesyonel isimlerden kurulu bir düzen dahilinde girilerek, başarılar dahi geri plana atılmalı. Bursaspor, altyapısal anlamda her ne kadar çok büyük bir güç haline gelse de, bu gücü kullanabildiğiniz ölçüde değer kazanırsınız. Kulüp artık bunu gerçekleştirmeli. Tüm sportif dinamikler baz alınarak, altyapıdan A Takım’a dek oluşan süreçte belli bir sistem belirlenerek, oyun formatından sporcuların eğitimine dek pek çok alanda bu durum hayata geçmeli. Belki Bursaspor için, ciddi ekonomik daralma eli kolu bağlayabilir ancak, imkansızlıklar ölçeğinde de genç oyuncuların, neler başarabileceklerini gördük. Yeter ki o aidiyet hissini yaşatabilelim.