Güncelleme Tarihi:
Salgın sürecinde birçok öğretmen belki daha önce hiç kullanmadıkları teknolojik araçlar ile tanıştı. Öğretmenler ve öğrenciler için bu alışılmadık süreci nasıl kolaylaştırdınız?
Biz çevrimiçi araçları pandemi öncesinde de kullanıyorduk. Örgün öğretim sürecinde akıllı tahtaları, dijital deneme sınavı platformları ve yabancı dil öğretim platformlarını hemen devreye soktuk. Dediğim gibi öğretmenlerimiz bu sistemleri kullanmaya alışmıştı. İyi seviyede kullandıkları sistemleri yeni uzaktan eğitim sürecinde de daha çok geliştirdiler. Bu nedenle öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz uzaktan eğitime hızla adapte olabildi diyebiliriz.
Milli eğitimin kararı ile 20 Kasım Cuma gününden 4 Ocak Pazartesi gününe kadar resmi, özel ve örgün tüm eğitim kurumları uzaktan eğitime geçiyor. Bu karardan önce öğrencilere yüz yüze, hibrit ve uzaktan eğitim olarak üç farklı şekilde eğitim alma seçenekleri sunulmuştu. 17 Kasım’dan önce öğrencilerinize bu seçenekleri ve başkalarını sundunuz mu?
Mart ayından bu yana eğitim modellerinde değişiklikler oldu. Biz de her okul gibi Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) planlamalarını model aldık. 17 Kasım öncesinde öğrencilerimiz kamuoyunda bilinen Hibrit model ile eğitimlerini aldılar. Haftanın belirlenen iki gününü okulda, üç gününü ise canlı derslerle çevrimiçi eğitim olarak aldılar.
Şimdi eğitime nasıl devam edeceksiniz?
Online eğitim sürecine geçildiğinin açıklanması ile birlikte, öncesinde hazırlıklarını tamamladığımız alt yapımızla çocuklar ve gençlerimiz sanki okuldaymışçasına yoğun bir programla derslerini almaya başladı.
Uzaktan eğitim almayı seçen öğrencilere nasıl bir eğitim programı sundunuz? Yüz yüze ve uzaktan eğitim arasında oluşabilecek açığı nasıl kapattınız ve kapatmayı düşünüyorsunuz?
Velilerimizin desteği bu konuda çok önemliydi. Öğrencilerimizin büyük çoğunluğu eğitimine okulumuzda devam ettiler. Ancak biz evde olan öğrencilerimiz için hazırlığımızı da yapmıştık. Sınıflara kamera ve profesyonel mikrofonlar yerleştirdik. Uzaktan eğitimle devam etmek isteyebilecek öğrencilerimize de benzer okul ortamını yaratmak için gerekli planlamaları yaptığımızı düşünüyorum.
Pandemi sürecinde Türkiye’de uygulanan uzaktan eğitim faaliyetlerine ilişkin eleştiri ve önerileriniz nelerdir?
Eleştirmek kolay olan. Ben hayata daha yapıcı şekilde bakmayı tercih ederim. Kurumumuzda öyle. Tüm dünyanın mücadele ettiği bir süreç pandemi, üstelik bitmiş de değil. Bu nedenle elbette ki önceliğimizin sağlık olduğunu hatırlatmak isterim. Sağlıklı, nitelikli, kendine ve çevresine faydalı, sosyal, gelişimlere ve değişimlere açık, öngörülü, sevgi dolu çocuklar yetiştirmek bizlerin elinde. Biz ailelerle kalıcı bir bağ kurduğumuza inanıyoruz. Bu nedenle de okulu evlere getirdiğimizi düşünüyoruz. Bizler de onların evlerindeki misafirleriz. Fedakârca ve özveriyle emek harcanan bir süreç bu aslında.
TÜRKİYE’NİN İLK EN HİJYENİK OKUL UNVANINI BİZ ALDIK
Peki, öğrenci ve veli sağlığını korumak adına nasıl önlemler aldınız?
Dünyayı etkisi altına alan salgın ülkemizde de varlığını sürdürüyor. Uludağ Koleji olarak iki yıl önce başlatmış olduğumuz bir projemiz vardı Türk Standartları Enstitüsü ile. Bu süreçte TSE’den ISO9001 ve Hijyen ve Sanitasyon Sistemleri belgelerimizi aldık. Türkiye’nin ilk en hijyenik okulu unvanını aldık. Bu nedenle hijyen ve dezenfekte anlamında duyarlılığımızı öğrencilerimize ve velilerimize senelerdir göstermiş olduğumuza inanıyorum.
Bunun dışında termal kamera ile okula giriş yapan öğrencilerimizin ateşleri sürekli kayıt altında tutuldu. Okul doktorumuzun tavsiyeleri ve okul hemşiremizin desteği ile de gün içerisinde periyodik ateş ölçümleri yapılarak kayıt altına alındı. Bu süre zarfını sağlıklı geçirdik diyebiliriz.
Birçok okulda öğrenciler teneffüs saatlerinde korunma konusunda kendileri sorumluluk almak zorunda bırakılıyor. Siz konuyla ilgili ekstra tedbirler aldınız mı?
Teneffüsler öğrencilerin nefes aldığı, dinlendiği, rahatladığı zamanlardır. Ancak pandemi bununla ilgili önlemler almayı bize zorunlu kıldı. Okul müdürlerimiz tarafından bir planlama yapıldı ve sınıflar farklı saat aralıklarında teneffüse çıkartıldı. Belirlenen nöbetçi öğretmenler eşliğinde bahçede vakit geçirmeleri sağlandı. Öğrencilerimiz bizlere emanet. Bu nedenle hassas olunan bu süreçte onları korumak hep birinci önceliğimiz oldu.
Milli Eğitim tarafından özel okulların uymaları beklenen kurallar var mı?
MEB’na bağlı tüm kurumlarda olduğu gibi bizlerden de uyulması istenen kurallar elbette oldu. Bizler de öğrenci ve velilerimizle paylaştık. Okulum Temiz Projesi’ne katılıp sertifikasını alan okullardan biri olduk. Daha önce de belirttiğim gibi öğrencilerimiz sağlığını koruyucu önlemler alarak, sağlıklı ve güvenli bir ortam hazırladık.
Öğrencilerinizden test yapmalarını istediğiniz oldu mu?
Hayır. Çünkü velilerimizle paylaşımlarımızda ateş, öksürük, halsizlik vb. gibi belirtileri olan öğrencilerimizi okula göndermemeleri gerektiğini bildirmiştik. Velilerimizin de desteğini arkamıza alarak olumlu dönütler aldık. Bu nedenle bir sorun yaşamadık. Zaten okulumuzun girişinde bulunan termal kamerada ateş ölçümü yapıldığı için öğrenci ya da misafirlerimizi kontrol altında tutabildik. Ayrıca yine tüm öğrenci, öğretmen ve misafirlerimizin HES kodu sorgulanarak okula güvenle giriş yapmalarını sağlamış olduk.
Koronavirüs testi pozitif çıkan bir öğrenci ile ilgili bilgi aldığınızda nasıl bir yol izliyorsunuz?
Bu konu ile ilgili hem MEB’nın hem de Sağlık Bakanlığı’nın almış olduğu kararlar ve yönergeler var. İl Hıfzısıhha Kurumu bu süreçte okullarla ciddi bir bilgi paylaşımı içerisinde. Öğrencinin anne-babası temaslı ya da korona teşhisli ise anında okul müdürlüklerine bilgi aktarımı sağlanıyor.
SOSYAL MEDYADAN DAHA ÇOK ÖĞRENCİYE ULAŞIYORUZ
Eğitimin değişime uğradığı bu dönemde öğrenci psikolojisini nasıl destekliyorsunuz?
COVID-19 hastalığı gerçekten fiziksel sağlığımız kadar ruh sağlığımızı da olumsuz etkiledi. Öğrencilerimiz, velilerimizin ve tüm çalışma arkadaşlarımızın psikolojik durumlarını önemsiyoruz. Okulumuzda Uzm. Klinik Psikolog Zeliha Yüksel koordinatörlüğünde pandemi sürecinde birçok danışmanlık çalışmaları yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor. Yüz yüze eğitimde yaptığımız tüm çalışmalar da çevrimiçi ortamda aynı hızıyla devam ediyor diyebilirim. Öğrencilerimizle okul psikoloğumuz ve rehber öğretmenlerimiz çevrimiçi platformda görüntülü veya telefon aracılığıyla görüşmeler yapıyor. Velilerimizle de sıklıkla “Verimli Online Eğitim”, “Pandemi Sürecinde Aile İlişkileri”, “Kaygı Yönetimi” içerikli görüşmeler yapılıyor. Her şeyden öte onları anladığımızı ve her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmeye çalışıyoruz.
Son olarak, yakın gelecekte eğitim sisteminin nereye doğru evirileceğini düşünüyorsunuz?
Dünya yeni bir düzene geçti. Tüm dünya sosyolojik, psikolojik ve ekonomik açıdan etkilendi. Yeni dünya düzeni tüm sektörlerin yeni sistemlere entegre olmasını koşulsuz olarak zorunlu kıldı. Bu eğitim sektörü için de geçerli. Dijital platformlar, çevrimiçi eğitimler, etkinlikler ve seminerler hayatımızın bir parçası oldu. Örneğin, okulumuzda gerçekleştirdiğimiz yazar etkinlikleri ya da resim sergileri şimdi sosyal medya üzerinden gerçekleştiriliyor ve daha çok öğrenciye ulaşma imkânı buluyoruz. Aslına bakarsanız pandemi sonrasında da artık hayatımıza girmiş olan teknolojik süreçlerin eğitimde kullanılacağından hiç şüphem yok. Ancak en yakın sürede öğrencileri ile duygusal bağ kuran öğretmenleri, arkadaşlarıyla sosyalleşebilen öğrencileri okulumuzda görmek en büyük isteğimiz.