Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin üretim gücü, krizlerden sonra hızlı toparlanma reflekslerine sahip piyasaları ve sağlam ekonomik altyapısı ile salgından sonra hızla güçlü bir yapıya kavuşacak ülkeler arasında yer alabileceğini belirten BTSO Başkanı İbrahim Burkay, “Bu güçlü potansiyeli de ancak üretim kabiliyetimizi ve istihdam kapasitemizi koruyarak harekete geçirebiliriz” diyor.
Koronavirüs ile topyekün mücadele sürüyor. Neler söylemek istersiniz?
COVID-19 salgını tüm dünyanın ortak sorunu haline geldi. Sosyal ve toplumsal yönleriyle olduğu kadar ekonomik açıdan da önemli bir sınavdan geçiyoruz. Küresel ölçekte son 100 yılın en büyük krizini işaret eden koronavirüs salgını, kamudan reel kesime, çalışma hayatının tüm aktörlerini derinden etkileyecek bir dönemin kapılarını araladı.
Koronavirüs ile mücadele kapsamında alınan tedbir ve destekleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Vergi ertelemeleri, düşük maliyetli krediler ve kısa çalışma ödeneği gibi düzenlemelerin hayata geçirilmesi, istihdamın korunması ve üretimin süreçten en az hasarla çıkmasına imkan sağlayacaktır. Bursa iş dünyası olarak temel önceliğimiz, gerekli tedbirleri almak, çalışanlarımızı ve firmalarımızı virüsten korumaktır. Bu zorlu dönemi milli birliğimizi diri tutarak ve dayanışma içinde hareket ederek aşabiliriz. Üretim ve hizmet kapasitemizi muhafaza ederek, istihdamımızı korumak da daha güçlü bir gelecek için hepimizin ortak sorumluluğu.
BTSO olarak üyeleriniz için gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerden bahseder misiniz?
Koronavirüs salgınının Çin sınırlarını aşmasıyla birlikte harekete geçen ilk kuruluşlardan biri olduk. Kentin yerli üretim kapasite raporunu TBMM’ye sunduk. Salgının Türkiye’de de tespit edilmesiyle üyelerimize ekonomik kalkan oluşturmak üzere ‘kriz masası’ oluşturduk. İş dünyasının görüş, öneri ve taleplerine ilişkin raporları, bakanlıklar ve TOBB ile paylaşmaya devam ediyoruz. Valiliğimiz, üniversitelerimiz, il sağlık müdürlüğümüz ve Odamızın iştiraki ile birlikte proje ekibi oluşturduk. 10 ve üzeri çalışanların maske dağıtımını gerçekleştirdik. Maske üretimi konusunda da ürün standartlarının belirlenmesi için girişimlerimizi tamamladık, seri üretime başladık.
Bu dönemde üyelerinizle iletişimi nasıl sağlıyorsunuz?
Türkiye’de çalışmalarını dijital platform taşıyan ilk odalardan biriyiz. ‘BTSO Yanınızda’ portalıyla 45 bin üyemizin 7 gün 24 saat boyunca bizlere ulaştığı, güçlü bir iletişim ağı oluşturduk. Whatsapp Destek Grupları oluşturduk. Türkiye’de webinar eğitimlerini gerçekleştiren ilk odayız. SGK ve vergi uzmanlarından oluşan danışman ekibimizle üyelerimize devlet destekleri ve teşviklere ilişkin bilgi veriyoruz. İhracatçılarımız için Stok Desteği Masası oluşturduk. Dijital Oda Projesi ile Oda belgelerini online ortamdan ücretsiz sunuyoruz.
ULUSLARARASI TEDARİK ZİNCİRİNDE KÖKLÜ BİR DEĞİŞİM YAŞANACAK
‘Nefes Kredisi’ne ilişkin bilgi aktarır mısınız?
Nefes Kredisi desteğini 2005’ten bu yana üyelerimizin kullanımına sunuyoruz. BTSO olarak başlattığımız çalışma TOBB tarafından örnek alınarak ülke genelinde uygulanmaya başlandı. İşletmelerimiz için 6 milyar TL’lik kredi imkânı oluşturduk. İlk olarak Denizbank ile yaptığımız protokol kapsamında hazırladığımız kredi faizi yıllık yüzde 7,5 olacak. BTSO olarak üyelerimiz için ilk etapta 500 milyon TL’ye kadar kaynak sağladık. Her bir üyemiz azami 100 bin lira kredi kullanabilecek. 2020 yılında ne ana para ne faiz ödemesi olacak. Cirosu 25 milyon liranın altında olan küçük işletmelerimiz Odamızdan alacakları üyelik belgesiyle Denizbank şubelerine başvurabilecek. Kamu bankalarımız da sürece dahil olacak.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı konusundaki görüşleriniz nelerdir?
Süreci en iyi yöneten ülkelerden biri olarak virüsten de kısa süre içinde kurtulacağımıza inanıyorum. Salgının ne zaman ve nasıl sonuçlanacağı konusunda belirsizlik, dünya ticaretinde çok ciddi hasarlar oluşturacaktır.
Kamudan reel kesime, finans yapısından tüm çalışanlara hepimizi derinden etkileyecek olan bu süreç 2020 yılında küresel ekonomide sert bir küçülme ve birkaç ay sürecek bir resesyona işaret etmektedir. Şu anda 2008 krizinden farklı bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu sürecin küreselleşmeye de negatif etkileri olacak.
Uluslararası tedarik zincirinde köklü bir değişim yaşanacak. Bizi bekleyenlere ilişkin hazırlık yapmamız gerekiyor. Üretim ve tasarım yeteneğimizi geliştirmeliyiz.
Ülkemizi üreten ve tasarlayan bir ülke konumuna taşımamız artık bir tercih değil zorunluluk. Bu anlamda tıbbi cihazlardan gıdaya, savunma sanayinden tekstil sektörüne kadar tüm alanlarda çalışmalarımızı hızlandırmamız gerekiyor. Ülkemizin kendi kendine yetebilen bir ülke olması için eski alışkanlıklarımızı terk etmeli, ithalatımızı kısıtlayıp yerli ve milli üretime odaklanmalıyız. Koronavirüs sonrası oluşacak yeni dünya düzeninde ülkemizin konumunu bu alanlarda kat edeceğimiz mesafe belirleyecektir.
Çin’deki üretimin Türkiye’ye kayması mümkün mü?
Üretim gücümüz, krizlerden sonra hızlı toparlanma reflekslerine sahip piyasalarımız ve sağlam ekonomik altyapımız ile salgından sonra hızla güçlü bir yapıya kavuşacak ülkeler arasındaki yerimizi alabiliriz. Bu güçlü potansiyeli de ancak üretim kabiliyetimizi ve istihdam kapasitemizi koruyarak harekete geçirebiliriz. Ülkemizin deniz, demir, kara ve hava yollarının tamamını kullanabilmesi, yabancı yatırımcılara düşük üretim maliyetleri sunabilmesi, üretim kalitesinin ve insan kaynağının üst düzeyde olması en büyük avantajımız. Bunları değerlendirebilirsek bölgenin en hızlı yükselen ekonomisi durumuna gelebiliriz.
BTSO’nun gelecek sanayi yapıları ile ilgili strateji planı var mı?
Ülke olarak makineleşme, seri üretim ve otomasyon olarak tanımlanan önceki 3 sanayi devrimini ıskalamak zorunda kaldık. Bugün tüm dünyada hızlı bir teknolojik ve dijital dönüşüm süreci yaşanıyor. İnternet üzerinden iş yapmanın yeni beceriler edinmeyi gerektirdiği bu süreçte bilgi ve iletişim teknolojileri sanayiyi yeniden şekillendiriyor. Artık fabrikalarda insanların yerini robotlar almaya başladı. Makineler arası iletişim, 3 boyutlu yazıcıların yaygın olarak kullanılması ve üretim süreçlerinin büyük veri teknolojileri ile kurgulanması rekabette yeni kuralların belirlenmesine yol açtı. Yeni sanayi devriminin en önemli adımları olan örnek projeler de yine Bursa’da hayata geçiyor. Bursa iş dünyası olarak ülkemizin dijital dönüşümüne liderlik etmeye devam edeceğiz.