Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin geri kalmış bölgesinde doğan bir çocuk. Depremde enkaz altında kalmış sağ çıkmış. Diz boyu yoksulluğun olduğu bir ailede dedesinin de vasiyetiyle o şartlarda okula gönderilmiş. O da dedesinin sesi kulağında azimle okumuş ve ardından okutmayı kendisine hedef edinmiş. İlk önce ailesini yoksulluktan kurtarmayı amaçlamış; ama yıllar geçtikçe binlerce insanın hayatına dokunmuş. Bu kişi Bursa’nın yakından tanıdığı eğitimci Gıyasettin Bingöl. Kitapçılıkla başlayan okutmak hayali, dershane ve kolejlerle devam etmiş. Bugün, 14 çocuk üniversitesi, 15 koleji, 11 de kursu var. Eğitimden kazandığını hep eğitime harcamış.
Bingöl, bugünlerde eğitim yolculuğunun son durağı olan üniversiteyi Bursa’ya kazandırmayı başardı. Mudanya Üniversitesi, kuruluşunu tamamladı ve bu yıl kapılarını öğrencilerine açacak. Bingöl’ü Sofra Sohbetleri’ne konuk ettik. Mudanya Üniversitesi’ne kadar geçen yolculuğu çok keyifli bir sohbetle bize anlattı…
41 KERE MAŞALLAH DİYORUZ
14 çocuk üniversitesi, 15 kolejimiz, 11 de kursumuz var. Üniversite ve kitapçı dükkânlarımızla beraber 41 yerde iş yerimiz var. Biz de 41 kere maşallah diyoruz. Bünyemizde 15 bin öğrenci var. Hedefimiz bu sene üniversite ve kurslarla beraber 20 bin öğrenci. Gelecek seneki hedefimiz 30 bin öğrenci. Bursa’da özel okula veya özel eğitime giden 3 çocuktan birisi bizim kurumlarımızda ve bu 10 yıldır böyle. Hedefimizde 2 çocuktan 1’inin bizim kurumlarımızda olması var.
BAHANEMİZ YOK ARTIK ÇALIŞMA ZAMANI
2004’te ‘2010’da kolej kuracağız’ dedik. 2008’de kolejimizi açtık. ‘2020’de üniversite açacağız’ dedik. Pandemi olunca 2 yıl geriye attı. Sistem olarak kendimizi hazırlamış, 2020’de binamızı bitirmiştik. Şükür ki bugün kurmuş durumdayız artık bahanemiz yok, çalışma zamanı. Bir annenin üç çocuğu varsa ilk çocukta acemi ve tecrübesizdir, ikinci çocukta tecrübe kazanır, üçüncü çocukta tam bir anaç olur. Bu iş aleminde de böyle. İnsan başta bildiğini zannediyor. Benim bir şansım vardı. Belediye Meclis Üyeliği yaptım ve kenti öğrendim. İl Genel Meclisi Üyeliği yaptım ve devleti öğrendim. BTSO Meclis Üyesi oldum ve Bursa iş dünyası ile dinamiklerini öğrendim. Ayrıca eğitimci olmamdan dolayı anneleri, babaları, çocukları, aile yapılarını biliyorum. Yaşıyorum ve hissediyorum. Bunların hepsinin bir araya gelmesi büyük avantaj sağlıyor. ABD’de çok üniversite gezdim. Finlandiya’daki üniversiteleri gezdim. Türkiye’deki önemli vakıf üniversitelerine gittim. Bizim de hedefimiz bunlar gibi bir üniversite kurmak. Benim son projemdi bu.
EĞİTİM VEREN HERKES İYİDİR
Eğitimle üretimi kapattığınız zaman dünyayı kapatıyorsunuz. Benim en üzüldüğüm şey pandemide okulların bir buçuk yıl kapalı olmasıydı. Bunu yapmamamız gerekiyordu. Ekmeksiz yaşarız ama eğitimsiz yaşayamayız. Bütün sorunlar eğitimsizlikten kaynaklanır. Kırdığımız potlar eğitim eksikliğimizden, yaptığımız güzellikler eğitimli olmamızdandır. Eğitim terbiye demektir. Terbiye etmek muhteşem bir şey, bunun tarifi yok. Benim felsefeme göre ‘eğitim veren herkes iyi insan’dır. Onun için biz büyük bir iddia peşindeyiz. Diyoruz ki ‘biz insanları okutacağız ve o insanların beynini doyuracağız’. Dolayısıyla bu sistemi büyütmek için temelden gelmeniz lazım. Biz ‘anaokullarımızda İngilizce’yi anadili gibi öğreteceğiz’ dedik ve bunu da başardık. Eğitim işini güzel yapın, dağın başında bile olsa tercih edilirsiniz. Sabancı Üniversitesi kurulduğunda ben de dahil herkes ‘buraya öğrenci gitmez’ dedi. Çünkü İstanbul’dan çok uzaktaydı. Ama öyle bir sistem kurdu ki tercih edilir oldu. Benim oğlum 2005 yılında derece yaptı. Çok üniversiteye götürdüm Sabancı’yı tercih etti. Bizim de yapmak istediğimiz bu. Tecrübemizi, bilgi birikimimizi bu yönde kullanacağız. Vakıf üniversitesi kamu üniversitesidir, yani herkesindir. Herkes katkı koyacak. Katkıda bulunmuyorsanız o şehre, çocuklarımıza ve insanlığa ihanet etmiş olursunuz.
İSİM ÖZDİLEK’TEN ÇIKTI
Mudanya Üniversitesi’nin ismini sanayici arkadaşım Hüseyin Özdilek koydu. Biz anketler yaptık. 200 isim sorduk. En çok Mudanya çıktı. Bizim açımızdan da; Mudanya olmasının üç sebebi var; Birincisi; Mudu.edu uluslararası bilinirlilikte önemli, İkincisi Cumhuriyet tarihin en önemli mütarekesinin – Mudanya Mütarekesi- Mudanya’da gerçekleşmiş olması, ve ana kampüsümüzün Mudanya sınırlarında olması, Mudanya Üniversitesi ismini almamızda etkili oldu. Ayrıca Mudanya, Bursa’nın en bilinen ve sevilen ilçelerinin başında geliyor. İstanbul’a da çok yakın.
KAMPÜSÜMÜZ ŞİMDİLİK 5 BİN ÖĞRENCİ KAPASİTELİ
Şu anki yerimiz 5 bin öğrenciyi kaldırabilecek kapasitede. Ama 10 sene sonra çok farklı şeyler konuşabiliriz. Mudanya Üniversitesi ile bu bölgenin de çehresi değişecek. Ekonomi canlanacak, Bursalı öğrencilerimiz başka şehre gitmek zorunda kalmayacak. Çünkü Bursa’dan her sene 7 bin ile 12 bin arası öğrenci, İstanbul vakıf üniversitelerine gidiyor.
Bu sene 750 yabancı öğrenci almayı düşünüyoruz. Gün gelecek burası bambaşka bir yer olacak. Yeni yaşam alanları oluşacak. Bilimin merkezi olacak. Devlet üniversitelerinin yurt dışıyla bağları biraz zayıftır. Bizim kolej olarak şu anda İngiltere’de Cambridge ve Oxford’da temsilcilerimiz, bürolarımız var. Geçen sene 60 öğrencimiz gidiyordu, 60 öğrencimiz geliyordu. Üniversite kurulmadan İngiltere’de birkaç üniversiteyle anlaşma yaptım. Zaman içerisinde öğrenci değişim programına geçeceğiz. Öğrenci isterse 1 yılını Mudanya Üniversitesi’nde, 3 yılını İngiltere’de okuyacak. Tam tersini yapması da mümkün.
Biz ortaokul ve lise çocuklarına vize alıp İngiltere’ye gönderiyoruz. Çocuğun ömür boyu vize problemi olmayacak, bu başlı başına büyük bir mesele. Dolayısıyla çocuğu dünya vatandaşı yapıyoruz. Bunu üniversiteye taşıdığımızda bambaşka bir şey olacak. İş dünyasının önemli isimlerinden oluşan İstişare Heyeti kuruyoruz. Bu iş insanları ders de verecek. İş dünyasının tecrübeleri çok önemli.
ÇOK SAYIDA HOCA BAŞVURUYOR
Şu anda akademik kadro seçimimiz devam ediyor. 15-20 güne kadar Yüksek Öğretim Kurulu hangi bölümleri açacağımızı bildirecek. Şu anda düşündüğümüz mimarlık, mühendislik, işletme mühendisliği, bilgisayar mühendisliği, elektrik elektronik mühendisliği, yazılım mühendisliği. Bunlara göre hoca buluyoruz. Sosyal Bilimler ve Sağlık Bilimleri fakültelerinde de durum aynı. Bu bölümlerle ilgili Bursa’dan çok sayıda başvuru aldık. 500’ün üzerinde başvuru oldu, ilk etapta 79 kişi alacağız.
İŞ GARANTİSİ PROJESİ ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ
Bursa sanayisi ile ortak bir proje üzerinde çalışıyoruz. İngilizce açtığımız bölümlerde okuyan öğrencilerimize her yıl staj imkanı ve okul bitiminde iş garantisi sağlayacak, bir sistem yaratmaya çalışıyoruz..
Sanayiciler bizden yazılımcı, bilgisayar mühendisi, işletme mühendisi, endüstri mühendisi bekliyor. Bursa’nın en önemli sanayi kuruluşlarıyla protokollerimizi imzaladık. Bursa’da bir ilk olacak.
Bursa çok önemli bir ihracat kenti. Bu kente kalifiye eleman lazım. Öğrencilerimiz okurken buralarda staj yapacak ve okul bitince işe girecekler. Bizim İngilizce eğitim verecek olmamız bu nedenle çok önemli. Sanayi ile iç içe olacağız ve üniversitemizin popülerliği artacak.
ÇOCUK 2 YAŞINDAN 22 YAŞINA KADAR BİZİMLE OLACAK
Benim eğitimci, iş insanı, siyasetçi kimliğim var. Bursa’nın ihtiyaçlarını çok iyi biliyorum.
Üniversiteler bilimle beraber ihtiyaçlara da cevap vermeli. Biz bu üniversiteyi kurarken ‘mahallemizde, şehrimizde, ülkemizde, dünyada ne yapabiliriz?’i tartıştık. Üniversitemiz 9 Mart’ta kuruldu. 11 Mart’ta uluslararası bir üniversite oldu. Artık her ülkede biliniyoruz. Bu süreç içerisinde yapacağımız atılımlarla kendimizi ispat edeceğiz. Bizim bir sloganımız vardı; ‘2 yaşından 12 yaşına kadar çocuklar bizimle’ diye. Şimdi bu oran 2-22 yaş oldu. Bir anne-baba çocuğunu bizim kuruma gönderdiği zaman yirmi yıl bizimle olacak, iş verirsek ömrünü bizimle geçirecek. Dolayısıyla böyle bir sistem düşünüyoruz. Sıcak, güvenli, gençlerin geleceğini garanti gördüğü bir sistem kurmaya çalışıyoruz. Bursa’da elemana ihtiyaç var, bir potansiyel var ve bu potansiyele cevap verecek bir vakıf üniversiteleri yoktu. Şimdi biz varız, bu da sorumluluğumuzu artırıyor. Daha büyük işler yapmamız gerekiyor. Sorumluluğumuzu biliyoruz, onun için de çok iyi ekipler kuruyor, güzel şeyler hayal ediyoruz.
YAŞADIĞIM SIKINTILAR BENİ GELİŞTİRDİ
Ben eğitimde hiç para düşünmedim. Para arkasından geldi. Çok fakirlik içinde okudum. O ünlü Varto depreminde enkazda kaldım. Bu zor şartlar insanın hayalini genişletiyor, besliyor. Çıkmak için çareler arıyorsunuz. Çok sıkıntılar yaşadım, o sıkıntılar hazineydi. Onlar beni yetiştirdi. Bir de benim çevrem de hep böyleydi. Onları kurtarma misyonunu da yüklendim. Dedem babama vasiyet etti; ‘bir tane bile keçin kalsa bu çocuğu okutacaksın, bu çocuk da bu yöreyi kurtaracak’ diye. Bu benim için büyük motivasyon olmuştur. Doğduğum yerden çok çocuk getirip okuttum. Bugün Muş’ta daire başkanlarının yüzde 80’i benim öğrencim. 1986’da ailemi Bursa’ya getirmeye karar verdim. Eşime dedim ki ‘Bizim aile çok garibandır, kızları sen okutacaksın erkekleri de ben okutacağım.’ Bir kamyon kiralıyorlar, kamyona kedisini, köpeğini, tezeğini, tandırını dolduruyorlar. Bir kardeşimin hanımı kamyonda doğum yapıyor. 3 gün sonra Bursa’ya geliyorlar. Ben bunları karşıladım; ama çok şaşırdım. Şoke oldum resmen. ‘Bu benim ailem olamaz’ dedim. Sonra kabullendim ve onları Fomara’da eski bir Bursa evine yerleştirdim. Çocukların hepsini okuttuk. Şimdi o kamyondan en az 10 mühendis, en az 10 doktor, öğretmen çıktı. Kamyonda doğan kız şu anda İzmir’de öğretmen. O kamyondan, BKM çıktı, Sınav Okulları çıktı. Mudanya Üniversitesi çıktı. Bunların hepsi zenginlik. Bunları gençlere, çocuklara anlatıyorum. Azim, kararlılık, samimiyet, inanmak, sevgi ve dürüstlük benim yaşam rehberim oldu. Hayatımda disiplini hiç bırakmadım. Çok şeyler yaşadım, şahsi günahlarım, yanlışlarım olmuştur; ama ihanet, yanlış, yalan, üç kâğıt hayatımda hiç olmamıştır. 1994’te iflas ettim. Ben orada insanlara karşı nasıl davranacağımı öğrendim.
BURSA’YI ÇOK SEVİYORUM
Ben Bursa’yı çok seviyorum, bir Bursa aşığıyım. Bursa’nın bütün eksilerini artılarını da iyi bilirim. Nasıl tahrip olduğunu ve tamir edileceğini de iyi bilirim. Bursa’da kazandım, Bursa’da büyüdüm, Bursa’ya yatırım yaptım. Muş’ta, Van’da, Üsküp’te, KKTC’de yaptığım hayır hasenat işleri var; ama en mutlu olduğum Namazgâh’ta yaptığım Gıyasettin Bingöl İlköğretim Okulu’dur. Böyle şeyler beni çok mutlu ediyor. Bursa’da eğitime yaptığım katkılardan dolayı çok mutluyum. Zaman zaman çok yoruldum, çok sıkıldım, çok iftiralara, yanlışlara uğradım ama pes etmedim.
ÜNİVERSİTEYİ ŞEHRE TAŞIMAK İSTİYORUM
Bundan sonra Bursa’nın kapalı çarşısını, hanlarını, bilinmeyenlerini öğretmek istiyoruz. Buna ön ayak olmak istiyorum. Üniversiteyi şehre taşımak istiyorum. Çocuklar, Hanlar Bölgesi’nde çay-kahve içerken ecdadını düşünebilsin. Çalışmalarımız devam ediyor. Bursa’yı tanıtmak lazım. Bursa’nın dinamiklerini toplayıp ‘nasıl bir üniversite istiyorsunuz?’ diye soracağız. Bundan 2 ay önce Harward Üniversitesi’ndeydim. Fizik laboratuvarı önünde pazar kuruluyor. Köylüler ürünlerini orada satıyor. Ben de duvar yapmayacağım, duvarsız bir üniversite olacak. Siz gidip orada piknik yapabileceksiniz, çay kahve içebileceksiniz. Dijital kütüphanelerden faydalanabileceksiniz. Misafirhaneler açacağım. Bursa’ya geldiniz, gezmek istiyorsunuz, üniversitenin misafirhanesinde kalacaksınız. Sosyal alanlar oluşturacağız. Bunu yaptığımız zaman üniversitemiz Bursa ile içi içe olacak. Bunları anlattığım zaman çok önemli insanlar destek oluyor. Herkes çok mutlu oldu; demek ki Bursa’da bu bir ihtiyaçmış. Bu ihtiyacı karşılamak şükür ki, bana da nasip oldu.