Projelerde öncelik tarım ve kırsalın

Nilüfer Belediyesi’nde 20 yıllık Mustafa Bozbey iktidarının ardından koltuğa Turgay Erdem oturdu. Erdem, 14 yıl boyunca Mustafa Bozbey’in başkan yardımcılığını yapmış, Nilüfer’e ve belediyenin tüm işlerine hâkim bir isim. Koltuğa oturduktan 6 ay sonra Erdem’i Sofra Sohbetleri’ne konuk ettik.

2011 yılında geçirdiği kalp ameliyatının ardından sağlık sorunlarının başkanlık yapmaya elverişli olmadığı söylense de Erdem, yeni görevinin aksine kendisine mücadele ruhu getirdiğini söylüyor. Bu dönemin ardından devam edip etmeyeceğini zamanın göstereceğini aktaran Erdem, aklımızdaki sorulara içtenlikle yanıtlar verdi.
- Nilüfer’e siz ne katacaksınız, nasıl bir iz bırakacaksınız? ‘Şunu çok yapmak istiyorum’ dediğiniz bir projeniz var mı?
Ben önceliği tarım ve kırsala yönelik projelere vereceğim. Çünkü Türkiye’nin geleceği açısından bu çok önemli. Türkiye tarımda her şeyi üreten, dışarıya bağlı olmayan ülke konumundayken bugün tam tersi. Biz artık tarıma önem vereceğiz ve hayvancılığı da yerleştirmeye çalışacağız. Bizim yaklaşık 15 bin hektarlık alanımız şu anda 1. derecede tarım alanı ama kısmen işleniyor. Vatandaşımız kendi başına bir şeyler yapmaya çalışıyor. Biz bunları örgütleyerek o ata tohumu dediğimiz tohum alışkanlıklarıyla GDO’su olmayan tohumlarla beraber yapmak istiyoruz. Kooperatifimizi kurduk, yerimizi hazırladık, projelerimizi tamamladıktan sonra çalışmalara başlayacağız. Hayvancılıkla ilgili de kooperatif kurma aşamasındayız. Doğal ürünlerle vatandaşlarımızı buluşturmak istiyoruz. Hem vatandaş kazanacak hem köylü kazanacak.
Bir de Mustafa Bozbey ile başladığımız Anadolu Arastası projemiz var. Bunu bitirmeyi çok istiyoruz. Türkiye’ye örnek olacak, Bursa’nın da turizm potansiyeline çok destek olacak bir proje. Ama onun için de biraz kaynak gerekiyor.
Bunun yanında gençlere, çocuklara yönelik projelerimiz var. Tabi kültür etkinlikleri için salonlarımız yeterli değil, onları sağlamaya çalışıyoruz. Uludağ Üniversitesi’nden Fethiye Kültür Merkezi’ni birlikte kullanmak için talep ettik. Rektörden “2020 yılında oraya bütçe ayırıp yenileyeceğiz, birlikte kullanabiliriz” diye bilgi geldi. İhsaniye’de belediye binamızın yanında bir kültür alanı var orasını da talep etmiştik. Projesi hazır, cevap bekliyoruz.
- Nilüfer gülümsemeye devam edecek mi?
Elimizde o kadar çok proje var ki onların hepsini yapabilsek gülümsetmekle kalmayıp kahkaha da attırırız ama bir hazine falan bulmamız lazım. Bütün eksiklikleri biliyoruz ama bunu bir süreç içerisinde ihtiyaçlara yönelik olarak gerçekleştireceğiz.

Fotoğraflar: Erdal Şen

 BİZ İNSANLARI SEVİYORUZ

- CHP’nin Nilüfer’i kaybetmemesinin sırrı nedir?
Biz, insanları seviyoruz. Şimdiye kadar bu anlayışla çalıştık. Mustafa Bozbey zaten bu konuyla ilgili çok önemli misyonu olan bir başkanımız. Biz de o yoldan ilerliyoruz. Hep vatandaşın ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yaptık. Herhalde başarının sırrı da bu olsa gerek.
- CHP son seçimde Büyükşehir’i kazanabilir miydi?
Kazanabilirdik. Ciddi bir oy aldık. Adayımız gayet iyi bir isimdi. Ancak Genel Başkan’ımızın dediği gibi bazı hatalar yaptık. Bununla ilgili zaten partimiz kendi iç dinamikleri içerisinde değerlendirmesini yaptı. Umarım bundan sonraki süreçte bu hatalar tekrarlanmaz.
- Bu sonuç CHP il kongresine yansır mı?
Yansıyacaktır tabii ki. Birileri hesap sormak isteyecektir. Yansımamasını muhtemel görmüyorum. Araştırmalarımıza göre veriler bizim için iyiydi. Ya 1-2 puanla kazanıyorduk ya da 1-2 puanla kaybediyorduk. Zaten tahmin edildiği gibi oldu. Ama kim ne derse desin Bozbey çok çalıştı. Bursa zor bir il aslına bakarsınız. Muhafazakar yapının çok belirgin olduğu bir il. Dolayısıyla kazanmak gerçekten zordu buna rağmen zor başarıldı. Kazanamadık ama çok ciddi bir oy oranı elde ettik.

- Mustafa Bozbey tekrar aday olur mu?
Onu zaman gösterir ama Mustafa Bozbey’i siyasetten hiç ayrı kalmaması gereken bir birey olarak görüyorum. Siyaset onun gibi insanlarla çok gelişir. Bugüne kadar yerel yöneticiydi belki genele doğru yol alır. Kendi düşüncesi nedir bilemiyorum ama kendisini Bursa’yı daha iyi temsil edecek bir yerde hem yerel yönetici olarak hem bir arkadaşı dostu olarak görmek isterim.
- Siz de Bozbey gibi birkaç dönem başkanlık yapmak istiyor musunuz?
Zaman gösterir ama istemiyorum. Benim için belediye başkanlığından ziyade mutfakta kalmak daha güzeldi. Orada 15 yıl çok güzel çalışmalar yaptık. Başkanlıkta karar verici gibi duruyorsunuz ama benim tarzıma pek uygun değil. Daha çok aşağıda çalışarak bir şeyler yapmayı uygun görüyorum. Benim insanı seven, her şekilde iyi davranan, gülen bir yapım var. Dolayısıyla bunu siyasetin içerisine sokmaya çalışıyorum.

HAKSIZ ELEŞTİRİLERE ÜZÜLÜYORUM

Başkan olduktan sonra hakkınızda özel hayatınız da dahil olumsuz bir takım haberler çıktı. Çok incindiniz mi?
Evet. Böyle haksız eleştiriler insanı gerçekten üzüyor. Ben duygusal bir insanım dolayısıyla etkileniyorum. Özellikle özel hayat ile ilgili olanlar. Karşı tarafın ne yaşandığını bilmeden yorum yapması üzücü. Bana sorsalar her konuyu bütün açıklığıyla anlatırım. Herkes özel hayatında ne yaşadığını kendisi biliyor.
- 2011 yılında geçirdiğiniz kalp krizinden sonra hayatınızda neler değişti?
Ölüyorsunuz ve yeniden hayata dönüyorsunuz. Ondan sonra “Ben ne hata yaptım, bundan sonra ne yapmalıyım?” diye geriye doğru bakıyorsunuz. Kendiniz için bir şey yapmadığınızı görünce “Artık bundan sonraki yaşantımda biraz da kendim için de bir şeyler yapmalıyım” diye düşünüyorsunuz.
- Ama yeni göreviniz daha yorucu değil mi?
Aday olmadan önce sağlığımla ilgili sıkıntılarım olduğunu, aday olmayacağımı söylüyordum. Ancak arkadaşlarım bugüne kadar yapmış olduğum çalışmalardan sonra en doğru ismin ben olacağını söyleyince böyle bir tercihte bulundum. İyi de oldu. Sağlığım açısından da yararlı oldu. Sorumluluk artınca birdenbire dinç olma durumu, bir mücadele ruhu geldi.

- Nilüfer Belediyesi’nin mali portresi nasıl?
Türkiye’nin genel durumundan dolayı bütün kurumları etkileyen bir süreç var. Sıkıntısı, borcu olmayan hiçbir belediye yok. En büyük sıkıntılar şu anda yerel yönetimlerde. Ne yapacaklarını bilemiyorlar ciddi ekonomik sıkıntıyla karşı karşıyalar. Bizim 150-160 milyon lira borcumuz var. Bu ödenemeyecek bir borç değil. Bizim 420 milyon lira bütçemiz var. Dolayısıyla borçları birbirine ekleyerek büyütmediğiniz zaman hizmetlerinizi yapabilirsiniz. Ama gelirlerde ciddi sıkıntılar var. Vatandaş emlak vergilerini ödeyemiyor. İnşaat sektörü bitti. Oradan 1-2 yıldır katkı vardı yani harçlar gelmiyor. Biz de yeni kaynaklar üretmeye çalışıyoruz. Elimizdeki gayrimenkulleri satmaya çalışıyoruz.
- Personel maaşları zamanında ödenebiliyor mu?
Evet. 6 aydır görevdeyiz hiç aksatmadan ödeme yaptık. Aksatmamaya çalışacağıma söz verdim. Öncelikle çalışanların haklarının hemen ödenmesiyle ilgili bir tavrımız var bunu da sürdürüyoruz.
- Merkezi yönetimlerden gereken desteği alabileceğinize inanıyor musunuz?
Yerel yönetimler, merkezi idareden nüfusa göre İller Bankası payı alır. Bunda herhangi bir sıkıntı yok. AK Parti belediyelerine de farklı bir bütçe vermiyorlar. Ama merkezi idarenin desteğini alacak başka konular olabilir. Örneğin stadyumu merkezi idare yapabilirdi. Raylı sistemin bir kısmının finansmanını onlar sağlayabilirdi. Bunlar bugüne kadar Büyükşehir Belediyesi kanalıyla yapıldı.

NİLÜFER HIZLI BÜYÜMEMELİ

- Önümüzdeki süreçte yeni sektörler ön plana çıkmalı mı? Sanayileşme konusunda ne düşünüyorsunuz? Nilüfer’in nüfus artışına ilişkin planları nedir?
2 otomobil fabrikasının Bursa’da kurulmasının ardından çok ciddi bir göç dalgası var. Kaçak yapılaşma da o yıllara rastlar. En çok Osmangazi zarar görmüş. Kente yayılan organize sanayi bölgeleri derken şimdi TEKNOSAB diye bir bölge yaratılmaya çalışılıyor. Bursa’nın doğal yapısını hiç bozmadan yapılması gereken bir planlama varken biz tam tersini yaptık. Nilüfer, ilk planlamayla başladığı için bir anlamda şanslı. Biraz ekonomik durumu iyileşen insanlarımız gelip bizim bu bölgemizden konut sahibi oluyorlar ve burada yaşamayı tercih ediyor. Büyükşehir Belediyesi, ‘Ulaşım Master Planı’nda 2035 yılında Nilüfer’i 975 bin nüfus olarak planlıyor. Bu öngörüyü nasıl aldıklarını tabi bilmiyorum. Yeni yerleşim alanlarıyla beraber bu denli büyümesi ciddi bir sorun oluşturacaktır. 450 bine yaklaşan bir nüfusumuz var. Bunun iki katından fazla büyüme 16 yıl içerisinde gerçekleşirse 1975’lerde Bursa’nın uğramış olduğu etkinin aynısını burada yaşayabiliriz. Dolayısıyla biz diyoruz ki bu öngörüyü biraz azaltmak lazım. Belki yeni başka alanlar yaratıp kentin diğer bölümlerinde de yerler yaratarak Nilüfer’e gelecek olan bu baskıyı daha yavaş sürdürmeliyiz.
- 5.8’lik deprem bize tehlikeyi tekrar hatırlattı. Nilüfer depreme hazır mı?
Türkiye’nin hiçbir kenti depreme hazır değil. Deprem sonrasına hazır mısınız derseniz evet biz deprem sonrasına hazırız. Bir kriz merkezimiz ve toplanma alanlarımız var. Toplantı yaptık ve acil durumlarda toplanma alanlarındaki ihtiyaçları belirledik. Bunları temin edeceğiz. Acil durumlarda hemen oralara göndereceğiz.

- Kentsel dönüşüme gelirsek…
Bir taraftan kentsel dönüşüm yasası çıktı bir taraftan da Bursa’da da kentsel dönüşüm projeleri hazırlandı. Ama birçoğu ranta kurban gitti. Tamamlanan projeler depremsellik açısından iyi oldu amacı bu olmamalıdır. Parsel bazında ya da ada bazında uygulamalarla değil bölgesel planlı çalışmalarla yapılması gerekiyordu. Bu sistemin başında güçlü bir yerel yönetici olacaktı. Devlet olacaktı, devletin bir yapısı olacaktı. Gerekiyorsa bir kredilenme ile bunu destekleyecekti. Bir de vatandaş olacaktı. Bu üçlü ayak içerisinde bunu yapabilirsiniz. Ranta yönelik olarak değil.
- Göreve geldiğinizde bazı birimlerde değişiklikler yaptınız. Bunun sebebi neydi?
Ben Mustafa Bozbey’e değişik zamanlarda bu tür sıkıntılarımı aktarmıştım. 15-20 yıl iktidarda kaldığınız zaman bir görme sıkıntısı yaşıyorsunuz. Tekrara düşüyorsunuz. Bu tekrarlar vatandaş tarafında eleştiri konusu oluyor. Bir kan değişimi gerekiyor. Farklı gözlerle bir bakış yapılması lazım. O arkadaşlarımız hiç kötü arkadaşlar değildi. Hepsi gayet yetenekli arkadaşlarımızdı. Biz yeni bir vizyonla ortaya çıkıyoruz ve başka bir bakış açısı getirmeye çalışıyoruz. Siz değişmezseniz bu değirmenin içerisinde öğütülüp gidersiniz. Dolayısıyla bizde bu değişime ayak uydurmak için böyle bir tercihte bulunduk.