Güncelleme Tarihi:
Türk tiyatrosunun usta isimlerinden Yosi Mizrahi ve Şebnem Özinal’ın oynadığı, Barbaros Uzunöner’in yazıp yönettiği ‘Seninle Evlenir Miyim’ adlı tiyatro oyunu, Bursalı sanatseverler ile buluştu.
Uğur Mumcu Sahnesi’nde perde diyen oyun, kaliteli komedisi ve renkli anları ile birlikte izleyicilerine keyif dolu anlar yaşattı. Tanışmadan yola çıkılarak, heyecan içerisinde gerçekleşen ilk buluşmadan bir birlikteliği yürütmenin zorluklarına dek uzanan kadın-erkek ilişkilerindeki tüm konuların komedi dozu yüksek bir üslup ile sahneye taşındığı oyun, Bursalılardan tam not aldı. Kapalı gişe oynanan oyunda, usta oyuncular performanslarıyla kahkaha tufanı oluştururken, oyunun ardından seyirciler tarafından ayakta alkışlandı.
“EN ESKİ FAKAT EN FAZLA EVRİLEN HİKAYE ANLATILIYOR”
Oyun öncesinde tiyatrocu Yosi Mizrahi, sahneledikleri oyundan, Türk tiyatrosuna dek birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu. İlk olarak Bursa’yı çok sevdiğini, oyundan önce de tarihi çarşıda dolaştıklarını kaydeden Mizrahi, pandemi sürecinin ardından yeniden Bursa izleyicisiyle buluşmaktan dolayı mutluluğunu paylaştı.
Oyunun dünyanın en eski hikayesini, kadın-erkek ilişkini anlattığına değinen usta tiyatrocu, “En eski fakat en fazla evrilen hikayeyi anlatıyoruz. İlk insanda kadın-erkek ilişkisi nasılsa, bugün de benzer görünse de esasında her dönemin ilişki modeli kendi içerisinde biçimleniyor. Bizler de bu noktada, elimizden geldiği kadar bunu hicvederek anlatmaya çalışıyoruz. Baran ve Cansu karakterlerimiz var; Baran, Cansu’yu etkilemek için kendini olduğundan daha farklı yansıtıyor, sonrasında yanlış anlamalardan kaynaklı işler biraz sarpa sarıyor. Biz oynarken çok eğleniyoruz, komik durumlar olduğunu düşünüyoruz. Seyircimizden de bugüne kadar hep güzel dönüşler aldık, onlar da bizimle birlikte çok eğleniyorlar. Oyun hayatlarımızdan öğeler barındırıyor” dedi.
“SOSYAL PATLAMA SÖZ KONUSU”
Oyunu 2019 yılının Ekim ayında çıkardıklarını fakat Covid’den kaynaklı pandemi süreci ile birlikte 1 sene kadar oyunu oynayamadıklarını kaydeden Yosi Mizrahi, tiyatroya mevcut dönemdeki ilgiyi de değerlendirdi.
Pandemi öncesinde de tiyatro çok ciddi ilgi ve alakanın bulunduğuna işaret eden Mizrahi, “İnsanlar dışarı çıkmak, sosyalleşmek istiyorlardı. Pandemi ile beraber eve tıkıldık, eve tıkıldıktan sonra insanların sosyalleşme isteği daha da arttı, su geri çekilir ve dalga daha fazla gelir ya hani, insanlarda şu an o var. Çok ciddi bir sosyal patlama yaşanıyor. Kimse eve girmek istemiyor. Kendimden biliyorum. Herkes maskesini takıyor, tiyatrosuna, konserine gidiyor. Hepimiz çok sıkıldık evde oturmaktan, maalesef ki zaman durmuyor, hayat geçiyor, hepimiz yaşlanıyoruz. Yapmak istediğimiz bir sürü şey var, bunları kaçırmadan izlemek istiyoruz. Önce sağlıkla tabii ki. Pandemi sonrasında tiyatroya da çok ciddi artış var. Sosyal patlama söz konusu” diye konuştu.
“HEYECANLANDIRACAK BİR ŞEY GELMİYOR”
Uzun yıllardan beridir tiyatro sahnesinin yanı sıra televizyonlarda da kendisini sıkça gördüğümüz Yosi Mizrahi, yaklaşık 6 senedir televizyon ekranından uzak kalmasına ve tiyatronun doğal yapısına ilişkin ise şunları kaydetti;
“Sahnede olmayı çok seviyorum. Televizyona iş yapmayı sevmiyorum gibi bir algı var, değil. Televizyona iş yapmayı da seviyorum fakat 6 senedir falan televizyona bir şey yapmıyorum, yapmama sebebim de şu; beni heyecanlandıracak bir şey gelmiyor. Ben heyecanlanmalıyım bir şeyi okuduğum zaman ve kendimle yarış haline girmeliyim. Beni heyecanlandıran bir şey gelmediği için televizyona bir şey yapmıyorum yoksa televizyona iş yapmaktan keyif alıyorum tabii ki. Ancak elbette tiyatronun yerini tutmuyor benim için. Tiyatroda sahneye çıkıyorsunuz bir espri yapıyorsunuz, seyirci ile duygu alışverişine giriyorsunuz, reaksiyonu alkış olarak, kahkaha olarak, nida olarak anında alıyorsunuz. Televizyonda ya da sinemada bunu anında almak söz konusu değil. Tiyatro sahnesinde yaptığımız şey canlı bir şey o yüzden tercihim tiyatrodan yana ama televizyona bir şey yapmayı özlemedim dersen yalan söylemiş olurum, özledim tabii ki. Beni heyecanlandıracak şeyleri olursa çok mutlu olurum. Pandemiden yeni çıktık, yeni normale dönüyoruz, oyunlara da biraz yüklendik. Dolayısıyla çok da vaktim olamıyor. Sağ olsun, Türkiye’deki yapımcıların şöyle istekleri var; iyi oyuncu olsun, tiyatrocu olsun ama tiyatrosu olmasın. Oyunu olmasın. Oyunu olmadan olmuyor. Burası bizim antrenman yerimiz. Burada bir şey yapıyorum, nasıl ki sporcu haftanın 7 günü antrenmana gidiyor, bu da benim antrenmanım. Ben bunu yapmazsam körelirim.”
“GÖZLERİMİZLE ANLAŞIYORUZ”
Son olarak oyuncuların sahnede replik unutması veya zorluk yaşamasına da gelen bir soru üzerine değinen Mizrahi, “175 oyun oynamışsınızdır, 176. oyunda gözünüze bir perde iner. Olabilir, hepimiz insanız, android değiliz. Bir şey olabilir, o gün canınız başka bir şeye sıkılmış olabilir ve profesyonellik gereği çıkıp rolünüzü oynamanız gerekir, böyle şeyler yaşadığımız şeyler oluyor. Orada ekip olmanın getirmiş olduğu bir avantaj söz konusu. Şebnem ile iki kişilik bir oynuyoruz şimdi, Şebnem benim 30 yıllık arkadaşım. Şebnem ile birbirimizin gözümüzün içine baktığımız zaman burada bir sıkıntı var, benim bunu kurtarmam lazım, birbirimizle gözlerimizle çok iyi anlaşıyoruz. O anlamda Şebnem ile enerjimiz çok tutmuş durumda. Dolayısıyla öyle bir şey olduğu zaman arkadaşlar birbirini topluyor diyelim” ifadelerini kullandı.