Güncelleme Tarihi:
EYLÜL’DE NORMALLEŞTİ
Haziran ile birlikte başlayan toparlanmanın ise Eylül ayı ile birlikte normalleşmeye dönüştüğünü söyleyen Çelik, “İlk 11 ayda Türkiye ihracatı yüzde 8 geriledi ve 151,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Otomotiv ihracatı ise bu dönemde yüzde 19 gerileyerek, 22,75 milyar dolar oldu. Otomotiv ihracatında Eylül’de 2,6 milyar dolar, Ekim’de 2,9 milyar dolar, Kasım’da 2,7 milyar dolar ile yüksek ihracat rakamlarına ulaştık. Yılı 25 milyar doların üzerinde bir ihracat rakamı ile kapatacağız” dedi.
ÖNLEMLE AŞMAMIZ GEREKİYOR
Üçüncü çeyrek büyüme rakamlarından yola çıkarak, ekonomide pandeminin olumsuz etkilerinin atılmaya başladığını ifade eden Çelik, “Tabi ki bugün yeni bir salgın süreci ile karşı karşıyayız. Bu yeni süreci de bir takım önlemler ile aşmamız gerekiyor. Bu konuda gerekli adımlar da atılıyor. Biz, OİB olarak sürecin başından bu yana çatı kuruluşumuz Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile yakın çalışma içerisinde yer aldık. Açıklanan destek paketlerine katkı sunduk. Paketlerin iyileştirilmesi ve revize edilmesi yönünde de gerek TİM ile gerek Ticaret Bakanlığı ile sürekli temas halinde olduk. Cumhurbaşkanı ve ekonomi yönetimi ile zaman zaman bir araya gelip, ihracatçılarımızın bu zorlu süreçte karşılaştığı sorunları aktarabilme fırsatı yakaladık. Bu süreçte hükümetin, bakanlıkların çabalarından ve yaklaşımından son derece memnunuz” diye konuştu.
KISA ÇALIŞMA KATKI SAĞLADI
Pek çok ihracatçı firmanın kısa çalışma ödeneğinden faydalandığını açıklayan Çelik, kısa çalışma ödeneğinin ihracatçıların bu zorlu süreci atlatabilmeleri için ciddi katkı sağladığına değindi. Çelik, bir dönem verilen yerli üretime yönelik finans destek paketlerinin de ihracatta zorlanan firmaları iç pazarda bir nebze rahatlattığını ekledi.
EKONOMİ KRİZLERE DAYANIKLI
Türkiye ekonomisinin krizlere dayanıklı bir ekonomi olduğunu söyleyen Çelik, “Daha önce defalarca kanıtladı. Salgındaki bu ikinci dalgayı da ihracatçılarımızın da desteği ile atlatacağız. Aşılamanın başlaması ile 2021 yılından itibaren salgının etkisinin azalacağını düşünüyoruz. Biz bu zorlu süreçte TİM ve ilgili bakanlıklar ile koordineli bir şekilde ülke ekonomimiz için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” dedi.
OTONOM VE ELEKTRİKLİ ARAÇ ÇAĞI
Otomotiv endüstrisinin büyük bir dönüşümden geçtiğine dikkat çeken Çelik, otonom ve elektrikli araçlar çağına girildiğini kaydetti. Otomotiv endüstrisini bu yönde dönüştürmenin önemine işaret eden Çelik, “Bu dönüşüm riskleri ve fırsatları beraberinde getiriyor. Elektrikli ve otonom araçlar geleneksel araçlara göre çok daha az parça ile üretilecek. Ancak üretilen parçaların katma değeri de daha yüksek olacak. Bu çerçevede başta batarya, şarj donanımları, otomotiv yazılımı ve otomotiv dijital göstergeleri gibi yatırımlar olmak üzere elektrikli ve otonom araç parçalarının ülkemizde üretiminin sağlanması önem kazanıyor. Yine bu kapsamda, yerli araç projesi ile entegre ve kombine şekilde, tedarikçilerin belli alanlarda uzmanlaşarak, teknoloji geliştirmelerini ve dışa açılmalarını sağlayacak stratejiler belirlenmeli. Bu stratejiler doğrultusunda özel desteklerin oluşturulması gerekiyor” diye konuştu.
YENİ OTOMOTİV EKOSİSTEMİ
Türkiye’nin başlıca pazarı olan AB’nin karbon nötr hedefiyle ithal edilen ürünlere karbon vergisi uygulanması gibi doğrudan etkileyebilecek çalışmaları bulunduğunu hatırlatan Çelik, “Bu da AB ile Gümrük Birliği Anlaşmamız bulunsa dahi AB pazarında rekabetçiliğimizi olumsuz etkileyebilir. Bu kapsamda hem mevcut üreticilerimizin alternatif enerjili araçlara yönelmesi, hem de ülkemize yeni otomotiv ekosisteminde fark yaratacak alternatif enerjili yeni araç yatırımlarının çekilmesi açısından önem kazandırıyor. Ayrıca elektrikli araçların yaygınlaşabilmesi için şarj istasyonları, elektrik üretimi, şebeke gibi gerek fiziki altyapı, gerekse mevzuat altyapısının ve teşvik sisteminin gözden geçirilerek gerekli önlemlerin alınması da önem arz ediyor” dedi.