Önce kaynak sonra icraat

Güncelleme Tarihi:

Önce kaynak sonra icraat
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2018 10:40

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, tahvil, sukuk (faizsiz bono) ve gayrimenkul sertifikaları ile iştiraklerin halka arz edilmesi gibi modellerle belediyeye 500 milyon TL kazandıracak, ardından kendi deyimiyle 8 aydır fragmanını izlediğimiz başta ulaşım olmak üzere Bursa’yı geleceğe taşıyacak büyük projeler başlayacak.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin ardından merakla beklenen yeni kabine açıklandı. Kabinede en dikkat çeken ayrıntı Milli Eğitim, Sağlık ve Turizm Bakanlıkları’na özel sektör deneyimi olan isimlerin getirilmesiydi. Bu da yeni Türkiye’nin nasıl yönetileceğine dair önemli bir ipucuydu. Bürokrasinin hantallığından kurtulmuş, hızlı karar alabilen ve parayı iyi yönetebilen bir yönetim… Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile söyleşimiz ilerledikçe bu sistemin Bursa’da Aktaş ile birlikte yıllar önce hayata geçtiğini gördük. Özel sektör deneyimi olan, paranın nasıl yönetileceğini bilen ve bunu İnegöl Belediye Başkanlığı döneminde çok açık olarak ortaya koyan Alinur Aktaş, yeni görevinde de aynı mantık ile hareket ediyor. Söyleşimizde öne çıkan iki konu vardı: Ulaşım ve kentin anayasası olan 1/100.000’lik plan. Bu iki konu ile ilgili harekete geçebilmek için gerekli olan tek şey ise para. İlk günden itibaren buna kafa yoran Alinur Aktaş, 5 kişilik bir AR-GE ekibiyle çalışıyor. Bu ekibin Büyükşehir’in sermaye piyasaları yoluyla finansmanı için alternatif finansal modelleme üzerine yaptığı araştırmalar sonucunda tahvil, sukuk ve gayrimenkul sertifikaları, iştiraklerin halka arz edilmesi gibi modellerle belediyenin 500 milyon TL’nin üzerinde bir kaynak elde edebileceği ortaya çıkmış ve bu konuda çalışmalar başlamış. Kısa süre sonra hayata geçecek bu uygulamalar ile belediye önce kaynak elde edecek ardından öncelik ulaşım olmak üzere Bursa’yı geleceğe taşıyacak projeler başlayacak.
- Büyükşehir adaylığınızın kesinleştiği o günü bizimle paylaşır mısınız? Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar ve Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali ile birlikte Cumhurbaşkanımız ve Seçici Kurul’un karşısına çıktığınızda neler hissettiniz? Sizi Başkan Dündar ve Edebali’den öne çıkaran ne oldu?
Bir kere çok şaşkındım. Pazar günü bize ‘yarın temayül yoklaması var. 180-200 kişi oy kullanacak’ dendi. Net sonucunu hâlâ bilmiyorum, sadece Genel Başkan Yardımcılarımızdan biri olan Bölge Koordinatörümüz; “Sana iyi oy çıktı. İkinci ile arandaki oy oranı da bayağı farklı’ dedi. Sıra ile girdik. Öncesinde çok ciddi araştırma yapmışlar. Çıktığımızda yine bir değerlendirme yaptılar, ardından üçümüzü beraber aldılar. O zaman tebliğ etti Cumhurbaşkanımız: Yaptığımız incelemeler neticesinde Alinur kardeşimize karar verdik.
- Ne hissettiniz o anda?
Ankara’ya İnegöl Belediye Başkanı olarak gidiyorsunuz. Cumhurbaşkanımız ve Partimizin Genel Başkanı ile görüşüyorsunuz ve toplantı çıkışında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanısınız. (Tabi Bursa BŞB meclis üyesi arkadaşlarımızın oyları ile). O güne kadar İnegöl’le ilgili yatıp kalkmışım. İnegöl’le ilgili planlar projeler, vaatlerim devam eden projeler. Cumhurbaşkanımızın odasından çıktık artık bunlar bir tarafa ve Bursa için beklentiler, projeler, vs. Tabi benim için hem büyük bir mutluluk ve gurur vesilesi oldu hem de çok büyük bir sorumluluk hissettiğimi söyleyebilirim.
- Bu arada siyasete nasıl girmiştiniz? Siyaset ne zamandır içinizde vardı?
Ben 2001’den önce hiçbir bir siyasi partinin kapısından içeri girmiş değilim. Çilek Mobilya’dayken 1999 Aralık ayında, 13 departman yöneticisi ile Uludağ’da 2 günlük bir yılsonu değerlendirme toplantısı yapıyorduk. Çilek Mobilya’nın kurucusu ve CEO’su Muzaffer Çilek Bey toplantı sonrası herkesten şirketle ve kendi ile alakalı hedeflerini söylemelerini istedi. Ben, pazarlama müdürü olarak şirketle alakalı hedefimin şirketin genel müdürü olmak olduğunu söyledim.

Haberin Devamı

‘30 YAŞINDAYDIM VE KABUL ETTİM’

Haberin Devamı

Önce kaynak sonra icraat

Kendimle ilgili hedefimi ise o gün için siyasi yasaklı olan ‘Recep Tayyip Erdoğan, parti kurması durumunda onun partisinden İnegöl Belediye Başkanı olmak isterim’ dedim. İnanın Sayın Erdoğan’ın parti kuracağına ilişkin herhangi bir duyumum, bilgim yoktu. Muzaffer Bey de çok şaşırdı, ilginç buldu. Daha sonra 2001’in Ağustos’unda AK Parti kuruldu. Ağustos ayında dönemin Kurucu İlçe Başkanı Sedat Kızılcıklı beni çağırdı. ‘AK Parti’yi kuruyoruz. İnegöl İlçe Yönetimi’ne seni de düşünüyoruz’ dedi. Ben teşekkür edip, siyaseti henüz düşünmediğimi söyledim. 2 gün sonra rahmetli Hikmet Şahin beni makamına çağırarak, ‘Genç, vizyoner, siyasete bulaşmamış arkadaşlardan yeni bir ekip yapıyoruz’ dedi. Ben de kabul ettim. İlçe yönetimindeki en genç bendim. 30 yaşındaydım. Hatta ‘Gençlik kollarına düşündüler de yanlışlıkla mı aldılar?’ diye düşündüm (Gülüyor). Sedat Bey, 2002 Ağustos’unda istifa etti. 2003’te de kongre yaptılar ve beni 2. Başkan seçtiler. Ondan sonra yükselmeye başladım.
- Başarınızın sırrı kenti de özel sektör mantığı ile yönetmekten mi geçiyor acaba?
Belediye başkanlığı yapacak kişinin, hesabının kesinlikle kuvvetli olması gerekiyor. Çünkü belediye de bir anlamda ticarethane. Sadece kârınızı hizmete, yatırıma dönüştürüyorsunuz. Dolayısıyla belediye başkanının böyle bir yapı içerisinde organizasyonu sağlayacak bir CEO olması lazım. Bunu iyi yaparsanız, halkla ilişkilerle de bunu tamamlarsanız o zaman başarılı bir belediye başkanı olursunuz. Hep ‘3P’ diyorum: para, proje ve personel. Açıkçası bu üçünü dengede götürmek çok önemli.

Haberin Devamı

3 DÖNEM KURALINA UYMAK LAZIM

- Ara dönemde Büyükşehir’in başına geçerken neler hissettiniz?
Ben birilerine göre emanetçiyim. Birilerine göre ara dönemde gelmiş bir belediye başkanıyım. Bu gerçekten de böyle olabilir, bu konuda bir kompleksim yok. Ben 3 dönem kuralının çok doğru bir kural olduğuna inananlardan biriyim. Normal şartlarda İnegöl’de tekrar aday olmayacaktım, bunu da dönemimin başında zaten deklare etmiştim. Ben, parti büyükleriyle istişareye önem veren bir insanım. Eğer İnegöl Belediye Başkanlığı ile ilgili bir teklif gelirse dilimin döndüğünce olmamam gerektiğini izah etmeye çalışacaktım. Ama illaki böyle bir görev çıkarsa da tabii ki direnmek durumunda kalmazdım. Fakat şunu söyleyeyim; 3 dönemden fazla bir şehirde belediye başkanının belediye başkanlığı yapmaması gerekir düşüncesindeyim. Değişime ihtiyaç var. Başka bir bakış açısı da gerekiyor.

Haberin Devamı

‘KİMSENİN BAŞARISIZLIĞI ÜZERİNE EFSANE OLUŞTURMAK DERDİNDE DEĞİLİM’


- Mesleki körlük gibi yani…
Kesinlikle. Belediye başkanı çok yönlü bakmak zorunda, hareketli olmak zorunda, ekibini de bu manada hareketlendirmek zorunda. Bir kurumda, belediyede 30 yıl çalışılabilir, ama bir belediye başkanı 30 yıl görevde kalmamalı bana göre. 3 dönem kuralı bu yüzden ki özellikle belediye başkanlığı için çok doğru bir kural. Ve benim için de yeni bir açılım oldu. Yine de birilerine göre emanetçi görülebilir, ‘17 aylığına bu görevi aldı’ gibi bir bakış açısı olabilir, ama en nihayetinde konuştuğumuz şehir sıradan bir şehir değil. Bursa’yı konuşuyoruz, sorunlarına ve sıkıntılarına rağmen. Bir kere böyle bir göreve layık görülmek çok güzel. Ama ben kimsenin başarısızlığı üzerine efsane oluşturmak derdinde olan bir kişi değilim. Asla. Recep Başkanı (Altepe) çok seviyorum, çok saygı duyduğum bir insan. Ben daha önce görev yapmış tüm başkanlarımıza saygı gösteririm, hepsinden Allah razı olsun. Hepsi bu şehre hizmet etmiş insanlar. Ben 257 bin nüfuslu bir ilçeyi yöneten İnegöl Belediye Başkanıydım. Belirli başarılar, güzellikler vardı ortada. Nihayetinde böyle bir dönemde belirli kriterlere göre değerlendirmeler yapıldı ve benimle alakalı karar kılındı. Ben de aldığım bu görevi en iyi şekilde yerine getireceğim. Bu işler nasip-kısmet meselesi.
- Yönetime geldiğinizde nasıl bir tablo ile karşılaştınız? Belediyelerin yaptıkları, yapacakları ya da yapamadıkları da seçmenin kararında etkili olduğu için araya genel seçim de girdiğinden korktunuz mu?
Benim konuya acilen hâkim olmam lazımdı. 22 gün gece-gündüz çalıştık, hâlâ da gece-gündüz çalışıyoruz. Mesaiye başladığımın 3. günü tüm bürokratları topladım. Toplam 160 kişiyle meclis salonunda çok dobra bir konuşma yaptım. Kimseye karşı önyargımın olmadığını ama kim olursa olsun yanlışa karşı kendisini tanımayacağımı söyledim. Çünkü çok çalışmaktan ve bu şehre değer katmaktan başka hiçbir şey düşünmüyorum. 22 günde bu süreci bitirdim. İşine hakim olan ve sahip çıkan şu an yola devam ediyor. 800 milyon TL kıyıda bekleyen borç, müteahhitler. Kiminin 3 ay, kiminin 5 ay, 10 ay vadesi geçmiş. Ekstra bir ödenek yok. Manzara iç açıcı değil. Rakamlar itibariyle kotarılacak gibi değil. Nasıl çekip çevireceksiniz bu yapıyı? Maalesef kredi borçlarımız çok. Ama Bursa çok dinamik bir şehir. Artık belediyeciliği rutin gelirlerinizle, İller Bankası’ndan gelen parayla, yapılan tahsilatlarla götürmeye kalkarsanız, zaten bu işin matematiksel olarak da siyasi olarak da hiçbir şekilde olma şansı yok. Mümkün değil gitmez. Kıyıda bekleyen bir borç var, mevcut gelen ile giden var, kısacası bu işin beraber yürümesi mümkün değil. Biraz ‘personel fazlalığından’ dem vurdum, tamam çıkarın ama çıkarmak da çözüm değil. Hem siyasi faturası hem de beraberinde tazminatları var. Yani neye göre bunu yapacaksınız? Bunların hepsini bir denge içinde götürmek zorundasınız. Tüm bunları yaparken de sen bir partilisin, sen bir teşkilat mensubusun. Kaldı ki 8 ay sonra da karşımızda bir seçim bulduk. Otomatikman sahada da koşturduk. Ve tekrar bir seçim sürecine gidiyoruz. Biraz empati yapın ve böyle bir manzara içinde ne yaparsınız?

Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: ALİNUR DAHA AZ UYU

- Mart ayında Cumhurbaşkanı ile birebir bir görüşmeniz oldu. Neler oldu, neler konuşuldu?
3,5-4 aylık belediye başkanı iken mart sonuna doğru 57 dakika görüştük. Hatta espri yapıyorum arkadaşlara; Cumhurbaşkanımız, Putin ile bile 20 dakika görüşmüştü. (Gülüyor) Genel bir brifing verdim. Tek tek sordu. Ulaşımdan sordu, kentsel dönüşümle alakalı sordu, bütçe ile alakalı sordu. Ben ona tek, tek brifing verdim. Zaten hazırlıklı gitmiştim. Kaynak oluşturmak için personel çıkarımı gibi can acıtıcı uygulamalar yerine tahvil çıkarmak gibi farklı atraksiyonlar arayışında olduğumu belirttim. Ayrıca şunu ekledim: Bana bu görevi layık gördüğünüz için çok onurlandım. Şu anda gecemi, gündüzüme katıyorum. Sizleri mahcup etmemek adına inanın 3-4 saatlik uykuyla duruyorum. Cumhurbaşkanımız’ın cevabı aynen şu oldu: Alinur daha çok çalışmalıyız, daha az uyu.

FAİZSİZ BONO ÇIKARACAĞIZ

- Tahvil ihracı dediniz. Biraz açabilir misiniz?
Bunu Antalya yaptı, 300 milyon TL’lik kaynak için İstanbul Büyükşehir son aşamada. Halk Yatırım aracılığıyla yapıyorsunuz bunu. Bizim de şirketlerimiz var nihayetinde.
- Hangi şirketler için düşünüyorsunuz?
BESAŞ ve BURULAŞ olabilir. Biz yerel seçimlere daha güçlü girebilmek için ve beraberinde az önce bahsettiğim ekonomik tabloyu aşabilmek adına yatırım şirketleri aracılığıyla tahvil ihracı yapmayı düşünüyoruz. Sermaye piyasaları yoluyla finansmanı için alternatif finansal modelleme üzerinden çeşitli araştırmalar yaptık ve bu kapsamda tahvil, sukuk (faizsiz bono) ve gayrimenkul sertifikaları, iştiraklerin halka arz edilmesi gibi modellerle belediyeye 500 milyon TL’nin üzerinde bir kaynak yaratılmasını amaçladık. Bunu Antalya başlattı, İstanbul yapmak üzere. 2 aylık bir prosedürü var. Biz de sürece başladık. Rakamı siz bütçeniz doğrultusunda düzenleyebiliyorsunuz. Eğer sisteminiz işler halde ise ve beraberinde şirketleriniz kârlıysa otomatikman böyle büyük rakamların döndüğü bir belediyede sıkıntı asla olmaz. Yeter ki yatırımlarınızı doğru yönlendirebilin. Bir de belediye eğer düzenli ödeme yaparsa daha ucuza alım yapar. Eğer belediyede finansal problemler başlarsa yüksek rakamlarla ihale temini yaparsınız ve otomatikman belediyenin sistemi giderek ağırlaşır ve bir süre sonra durma noktasına gelir. Biz de bir süre önce olduğu gibi. Otomatikman şeffaf rakamlar ortaya koyarak ve bizim de aracı firmalarla görüştüğümüzde bu konuda gayet başarılı olabileceğimiz ifade edildi.

FITCH NOTUMUZU YÜKSELTEBİLİR

Önce kaynak sonra icraat

Bir de bizim daha önce kullandığımız dış kaynaklı kredilerimiz var. Dış kaynaklı kredilerle ilgili Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu Fitch, geçtiğimiz günlerde belediyedeydi. Fitch, geçen yıl notumuzu düşürmüştü. Biz onlara geldiğimiz noktayı, yaptığımız çalışmaları söyledik. Kuruşuna kadar rakamlarla geldiğimiz noktayı anlattık. Örneğin biz 8 aydır hiç kredi kullanmadık. Mevcut yapıyla çevirmeye çalışıyoruz. Nihayetinde güçlü bir belediye var ortada. Rakamları doğru yönettiğinizde çok daha güzel işler çıkar şehir adına. Genel anlamda olumlu buldular. Daha henüz yayınlanmadı ama notumuzu yükseltme ihtimalleri yüksek. Çünkü not yükselirse kredi maliyeti de düşüyor otomatikman. Tahvil ya da sukuk ihracı ile benim ilk etapta talep ettiğim 500 milyon TL civarında. Ben şunu yapmaya çalışıyorum; Bugünü görerek değil, 2019, 2020, 21, 22 bundan sonraki öngörüm de önemli. Bizim devlete borcumuz yok, İller Bankası’na kredili borçlarımız var. Müteahhite, vatandaşa borcumuz var. Benim önce kendimi toparlamam lazım. Yani sistemi işler hale getirmem lazım. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak örnek olmak üzere sukuk ihraç etmeyi planlıyoruz. Bu işin faizsiz boyutu. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin tahvil ihracı, İstanbul’un ise sukuk ihracı ile ilgili süreci devam ediyor. Halk Yatırım Genel Müdür Yardımcımız alternatif gelir kaynakları için bazı şirketlerimizi halka açmayı önerdi. ‘Bunu yaparsanız rahatlarsınız’ dedi. Örneğin BESAŞ’ı, BURULAŞ’ı yüzde 49’a kadar istenen oranda halka arz edebiliriz.

BURSA İÇİN ULAŞIM ÇOK ÖNEMLİ

- O halde tam da burada ulaşım konusu devreye giriyor. “2 Kasım 2017’den bu yana ulaşım için yaptıklarımız sadece fragmandı” demiştiniz. Asıl film için gerekli bütçe de buradan gelecek sanıyoruz…
Sistemi daha hızlı hale getirmek için oturduk toplantı yaptık. AR-GE Şube Müdürlüğü’ndeki ekibi Çin’e yolladık. Benim içerde bir ekibim var. 5 kişilik bir ekip. Endüstri, sistem mühendislerinden oluşan bir AR-GE Şube Müdürlüğü. Tahvili de ulaşımı da yolu da bu ekip çalışıyor. Benim dönemimde kurulan yeni ve özel bir ekip. Ufku ve vizyonu olan gençlerden oluşuyor. Tamamen AR-GE yapıyorlar. Yeşil Bursa, tarih şehri Bursa bu özelliklerini kaybetmeye başlamış ama Bursa her şeyden önemlisi ulaşımla yatıyor, ulaşımla kalkıyor. Toplu taşımanın pahalılığı, raylı sistem, minibüsler, otobüsler, kuralsızlık, otopark sıkıntısı vb. şeyleri konuşuyor. O kadar parametreleri var ki bunun neresinden gireceksin. S plakalar ayrı bir sorun. Gün içerisinde yoğun saatlerde şehrin içine, çarşı merkezine, ana arterlere giren iş makinaları da kamyonlar da sorun. Bir yerden başlamak zorundayız. 29 nokta belirledik. 7 kavşakta düzenleme bitti. 2 tanesi de tamamlanıyor. Şerit genişletmeler var. 11. ayın sonuna kadar bitecek. Bunlar küçük dokunuşlar. Trafiği yüzde 30-35 rahatlatacak çalışmalar. Ama asıl 11. ayın sonunda 2035 Trafik Master Planımız çıkacak. ‘Bursa’nın gerçekten kesintisiz ulaşımı için neler yapabiliriz?’ bu planla belirlenecek. Daha önceki plan 2 yıl gecikmiş ve hükmünü kaybetmiş. Normalde 2016’da yapılması gerekiyordu.

BİRİLERİNİN İŞİNE GELMEYECEK

Önce kaynak sonra icraat
Diğer yandan da yine uzun¬ süredir bekleyen 1/100.000 ölçekli planı revize ediyoruz. Hedef tarih Eylül 2018. Benim elimde bir istikamet olacak: Bundan sonra biz nereye gideceğiz, nasıl büyüyeceğiz? Yakında 1/100.000’lik plan ile ilgili birilerinin işine gelmeyecek açıklamalarımız olacak. ‘Yeni sanayi açalım’ diyoruz ancak sanayilerde doluluk oranının ortalaması yüzde 49. Yüzde 51’i boş. Hâlâ Bursa’da yeni sanayi bölgeleri mi açacağız biz? Artık yeni bir sanayi bölgesine ihtiyaç yok. Ama nitelikli sanayiye ihtiyaç var. Biz en kral yolları yapalım, en geniş otoparkları yapalım, en iyi raylı sistemleri yapalım. Bu işin yüzde 50’si. Kalan yüzde 50’si ise herkes kurallara uyacak. Bundan sonra yol haritamızı ve kurallarımızı ortaya koyacağız ve herkes ona uyacak, uygulayacak. Bu kişilerle alakalı bir şey değil. Ulaşım 2030’u görüyor, 1/100.000 ise 2035’i görüyor. Yani Bursa’nın bundan sonraki 17 yıllık yol haritası belli olacak. Ve bunu kimsenin revize etmemesi ve bu doğrultuda yürümesi lazım. Bundan sonra kendi içimizde de kendimizi revize ederek, sistemi oturtturduktan sonra Master Plan doğrultusunda 2019 yılı başında ulaşım ile alakalı radikal tedbirler alacağız. İnsanların sorunsuz, sıkıntısız ulaşımını sağlamamız lazım.
Katlı yollara nereden başlanacak?
Acemler en sıkıntılı bölge. Yüzde 46 gibi büyük bir kesim en büyük sıkıntının Acemler’de olduğunu söylüyor. Bardak dolmuş ve taşmış artık. Acilen bununla ilgili tedbirler alınmalı. Bunu rahat bir bütçe ve iyi projelerle yapabiliriz.
- Ya Bursaray’ın yeni etapları…
Yıldırım, Osmangazi ve Şehir Hastanesi. Şehir Hastanesi etabı öne geçecek sanırım. 5,5 km. Çünkü ‘Hastane 2019 Ekim’de bitecek’ deniyor.
- Ve uydu kentler…
1/100.000’lik yol haritamızla genişleme alanlarımız belli olacak. İçerde kentsel dönüşümleri yapacağız ama kenti doğu, batı ve kuzey aksında geliştirebileceğimiz alanlara yaymamız lazım.

GERÇEK DEĞERİNE KAVUŞACAK

- Siz nasıl bir Bursa tasavvur ediyorsunuz?
- Benim ne düşündüğümden ziyade ‘Bursa ne düşünüyor?’ o önemli. 2026 Bursası için kanaat önderleri, iş adamları, STK’lar, belirli kurum ile kuruluşlar gibi Bursa’nın dinamikleri ile görüşülüyor. Onların Bursa hayali çok önemli. Türkiye’nin 4. büyük nüfusuna, ikinci büyük ticari hacmine sahip ama her şeyden önemlisi tarihin ve yeşilin şehri. Bursa’yı gerçek değerine, hüviyetine kavuşturmak adına ama
günün modernitesini de yakalamış, insanların
yaşamaktan keyif aldığı bir şehir
oluşturmalıyız.

KİMİN BAŞKAN OLACAĞI DEĞİL BURSA’NIN GELECEĞİ ÖNEMLİ

Adaylık sürecine gelecek olursak...
Bu konuda çok rahatım. Bu şehir gerçekten en iyisini hak ediyor. Dolayısıyla Bursa’da kim belediye başkanı olursa olsun şehrin geleceği hepimiz için çok önemli. Normal şartlar altında, ben eğer bu manada lazımsam, o ışığı alabilirsem tabii ki devam ederim. Tecrübem var, bilgi birikimim var. Bir de sürece yeni başladık. Ama olmamam noktasında ışığı aldığım zaman da kesinlikle orada noktayı koyarım, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu işleri tadında bırakmak da gerekiyor. Fakat samimi söylüyorum iyi şeyler yapacağız. Bursa çok daha güzelini hak ediyor. Biz şu an Başkanlık Konutu’nda kalıyoruz. Burada bir ev almayı her hâlükârda düşünüyorum. Geldikten sonra Bursa’nın ne kadar verimli, bereketli bir şehir olduğunu daha iyi gördüm. Yerel yönetim olarak biraz daha ön açmamız gerekiyor. Yapılmış güzel işler var ama çıtanın daha yukarı taşınması gerekiyor. Bizim Bursa’yı acilen büyütmemiz lazım. Bursa’nın daha yaşanılır bir şehir olması gerekiyor.

TABAKHANELER BÖLGESİ İÇİN DUBAİLİ YATIRIMCI İLE FLÖRT

Sağlık turizmi ile ilgili gelişmelerden de bahsedebilir misiniz?
Sağlık turizmiyle ilgili de bizim en büyük alanımız 150 dönümlük Tabakhaneler Bölgesi. Bu hafta genel sekreter yardımcısı ve iki bürokrat Dubai’ye gidiyor. Bir yatırımcıyla bir araya gelecekler. Bunlarla flörtümüz var ve bu flörte Milletvekilimiz Muhammet Müfit Aydın aracılık etti. 4-5 ayrı kişiyle görüştük ama bu son kişiler oldukça ciddiler. 1-2 ayı geçmeden sonuçlanacağını sanıyorum. Bizim bu manada biran önce bir hareket yapmamız lazım ki devamı da gelsin. İşte o zaman örneğin Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi ile orası bütünleşecek. Bunlar birbirini tetikleyecek. Büyük kongreler, Dünya Otomotiv Buluşmaları gibi uluslararası etkinlikler Bursa’da gerçekleşecek. Bu arada kamu mantığıyla verimli kullanamayacağımız için Merinos da özelleşecek. Birileriyle de flört ettik ama belli dinamikler var, bunları aşama aşama hallediyoruz.
Onu ne zaman duyarız peki?
Seçim sonrası. Cumhurbaşkanımızla da konuşurken, “Alinur onu 2019’dan sonra yaparız” dedi.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!