Güncelleme Tarihi:
Yoksullara yardım etmeyi hatırlatırlar. Ben bunu çocukluğumdan beri çok severim. Ne var ki, modern yaşam elimizden bu gelenekleri alıp götürdü. Pek çoğumuz, bayram tatillerinde seyahat etmeye başladık. Hayatımız o kadar yoğun geçiyor ki, başka çaremiz yok. Ama Ramazan farklı! Bir ay boyunca bir bakıma normal yaşam devam ediyor. Ne iş yerleri kapanıyor ne de tatil yapmanın çekiciliği var. Çünkü oruç tutmayanlar bile hiç olmazsa içki içmemeye çalışıyorlar. Bu nedenle birçok aile evinde kalmayı tercih ediyor. Ama ritüeller devam ediyor. İftar davetleri sosyal yaşamı canlandırıyor, bizi uzun zamandır görmediğimiz aile büyüklerimizle, akrabalarımızla, bazen komşularımızla bir araya getiriyor. Geleneksel yemekler, yöresel tatlar yeniden hatırlanıyor. Bunlar çok güzel şeyler. Zayıflamak için oruç tutmak! Son moda, zayıflamak umuduyla oruç tutmak. Şunu söylemeliyim ki, bu sadece bir hayal! Kilo vermek bir yana, Ramazan düzeninde kilo almamak için bile, her zamankinden daha dikkatli olmak lazım. Uzun süre aç kaldığımız zaman, vücudumuz kendini savunmak için enerji üretmekten vaz geçer ve yediğimiz her lokmayı yağ olarak stoklamaya başlar. Buna bir de zengin iftar sofraları eklenince sonuç baştan bellidir! Kilo vermek için çıkılan yolda kilo alınabilinir Ramazan’da oruç tutmak bir zayıflama programı olamaz, ama bu ibadetinizin aynı zamanda bir arınma programı olması sizin elinizde. Tabi bunun yerine vücudunuza zarar vermek de sizin elinizde...
*
Benim, “Ramazan’da zayıflarım” diyenlere cevabım hep, “Ramazanda zayıflama beklentiniz olmasın, kilonuzu korusanız yeter” şeklindedir. Bilimsel olarak kesin olan bir şey vardır; aç kalmak metabolizmayı yavaşlatır. Bu, adaptasyon için vücudun yaptığı olmazsa olmaz bir ayarlamadır zaten, çünkü kendini idame ettirmek zorundadır. Uzun süre aç kalan vücuda, aniden pek çok yiyecek verdiğinizde ise hepsini depolayacaktır, çünkü vücutta kıtlık korkusu oluşmuştur. Oruç da uzun süre aç kalınan bir süreç olduğu içim metabolizmamızın o dönemde yavaşlaması kaçınılmaz bir durumdur. Peki o zaman ne yapacağız?
Sahuru atlamayın: Öğün sayısını azaltmak demek, açlık süresini uzatmak ve dolayısıyla vücudun kıtlık bilincini daha fazla tetiklemek demektir. Ayrıca bu, kan şekeri dengelerini bozar.
İftarda tüm yemeklere aniden yüklenmeyin: Hurma, zeytin, çorba, et, pilav, kızartma, pide, meyve, e hadi üstüne bir de tatlı; hücum! Yazık değil mi mideye? O kadar yemek nasıl sığacak, hadi sıkış tıkış sığdı, gün boyu dinlenmiş olan mide o kadar yiyeceği o kalabalık ortamda nasıl sindirsin? Ne kadar da zor ve yıpratıcı bir süreç değil mi?
*
Tatlı kalori bombalarına dikkat edin: Su, meyve-sebze, protein eksiğini yerine koyman gerekiyor, tatlıya saldırmak değil! Boş verin baklavayı, kadayıfı... Mis gibi meyveler var, hurma var, ceviz-badem var, dondurma var çikolata var, ev yapımı sütlü tatlılar var veya kuru meyve tarzı sağlıklı ve tok tutan atıştırmalıklar var. İlla tatlı yemeniz gerekiyorsa -miktarlarını abartmadan- bunları tüketin.
Ara öğünleri ihmal etmeyin: Zaten ister istemez öğün sayımız azaldı. O yüzden Ramazan’da metabolizma yavaşlamasıyla savaşmak için ara öğünler daha çok önem kazanıyor. İftardan sahura kadar 1-2 saat aralıklarla birkaç küçük ara öğününüz olsun. Örneğin iftardan 2 saat sonra 1-2 porsiyon meyve, bundan 1 saat sonra da 1 bardak kefir veya tarçınlı süt tüketilebilir.
*
Su içmeyi ihmal etmeyin: İftar-sahur arası su tüketiminin en az 1,5-2 litreye ulaşmasını sağlanmalısınız. Sahur ve iftarda söğüş sebze veya salata, ara öğünlerde de 1-2 porsiyon meyve tüketilmelisiniz. Örneğin karpuz, kavun gibi su oranı yüksek meyveler çok işe yarayacaktır. Ayrıca birkaç fincan bitki çayı tüketmek de yararlı olacaktır.
Tuz ve kafein tüketimini sınırlayın: Kafein, vücuttan sıvı atımını artırır, tuz ise dokularda su tutulmasını sağlayarak ödeme neden olur. Bunları önlemek için özellikle Ramazan Ayı boyunca tuz ve kafein tüketimini azaltmaya dikkat etmelisiniz.