Güncelleme Tarihi:
BU DÖNEMDE NELER YAPABİLİRİZ?
Bu dönemde yapılması gerekenlerden bahseden Çetin, öncelikle süreci kabul etmenin önemine işaret etti. “Kendi emniyet ve güven kalemizin işgal olduğunu düşünmek ve bunu hiç aklımızdan çıkartmayıp, televizyon karşısında tüm gün dizi izlemek ve elimizdeki telefonlardan haberleri takip etmek bu süreci yönetemediğimizin bir göstergesi olabilir” diyen Çetin, “Evdeki yaşamamızı canlandırmak için yeni denemeler yapabiliriz. Kişisel gelişimimizi artıracak yeni öğrenme yöntemlerini denemek, ailemizle geçiremediğimiz uzun sürelerin hasretini gidermek, süreçle ilgili komik paylaşımlar ve videolarla eğlenmeye çalışmak gibi örnekleri artırabilmek için mücadele etmeliyiz” dedi.
EVDE GÖREV VE SORUMLULUK DAĞITABİLİRİZ
Duygusal ve zihinsel bağışıklık sistemini güçlendirmek için de önerilerde bulunan Çetin, amaçsızlık ve isteksizlik halinden dolayı evde gün içinde zaman ve mekan kavramının yitirilebildiğini söyledi. Günlerin birbirinin aynısı gibi üst üste gelebileceğine değinen Çetin, “Sanki bilim kurgu filminin içinde gibiyiz. Her gün, ‘Ne zaman her şey normale dönecek?’ diye sabrımızın azaldığını hissediyoruz. Evde ailemizdeki herkesin aynı duygular içinde olması da ev içindeki gerginliği zaman zaman yükseltiyor. Bunu azaltmak için evdeki görev ve sorumlulukları dağıtabiliriz. Öz disiplini devreye koyup, depresif veya kızgın hallerimizden çıkmanın yolunu bulmalı ve bunun sorumluluğunu almalıyız. Çözüm olarak gün içinde kaygıların paylaşıldığı anların yaratılmasını örnek olarak verebiliriz” diye konuştu.
DUYGULAR PAYLAŞILMALI
Hiçbir duygu ve korkunun utanılacak bir his olmadığını vurgulayan Çetin, yaşanılan durumun travmatik bir hal almaması için duyguların açık ve net bir şekilde paylaşılması gerektiğini kaydetti. Korunmasızlığı azaltmak ve güvenlik ihtiyacını arttırmak için tehdit algısında yer alan bilinçli ve yeterli olmanın yöntemlerini bulmanın önemine işaret eden Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yönetebildiğimiz şeylerde etki alanımızın olduğunu bilerek, umudumuzu artıracak güzel şeyleri düşünmek için kendimizi zorlamalıyız. Kabul ediyorum, kolay olmayabilir. Ancak kaygının en büyük panzehiri inanmak ve umuttur. Dolayısıyla bu dönemin içinden bir dolu öğrenme, deneyim ve değişimle çıkmak için çeşitli yöntemler deneyebiliriz. Uzun süredir ötelediğimiz zihnimizin çekmecelerini düzenleyebiliriz. Sahip olduğumuz sağlığımızın ve çevremizde sevdiğimiz kişilerin varlığını, özgürlüğümüzün ne kadar önemli olduğunu bunları yaşamasak nasıl anlayabilirdik? İşte bu dönem kıymetini bilmemiz gereken bir sürü şey için şükretme zamanı değil mi?”