Güncelleme Tarihi:
BURSA, (DHA) - MEDİCANA Bursa Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Baran, her Ramazan ayında kalp hastalarının, doktoruna "Oruç tutabilir miyim?" diye sorduğunu belirterek, oruç tutmanın bazı kalp ve damar hastaları için sakıncalı olduğunu söyledi.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Baran, sağlıklı kişilerde yapılan çalışmaların, orucun yararlı etkilerini gösterdiğini belirtti. Baran, "Oruç, iyi kolesterol (HDL) düzeylerini artırırken, kötü kolesterol (LDL) düzeylerini azaltmaktadır. Yine kalori alınımının kısıtlanması ile diyabet ve damar sertliği gelişimini azaltmaktadır. Orucun kalp- hastaları için olumlu bir diğer yönü de psikolojik etkisidir. Oruç tutan hastalarda depresif duygu durumunun azalmakta ve hasta rahatlamaktadır" dedi.
Özellikle göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetleri aktif olarak devam edenlerin oruç tutmasının sakıncalı olduğunu kaydeden Baran, "İleri kalp yetersizliği olan hastalar, kesinlikle oruç tutmamalıdır. Yüksek doz idrar söktürücü alan hastaların özellikle yaz döneminde oruç tutmaları sakınca doğurabilir. Son 6 ay içinde kalp krizi geçiren hastalar, göğüste sıkıntı olan hastalar, son 6 ay içinde stent takılmış veya koroner by- pass ameliyatı olmuş hastaların oruç tutması önerilmemektedir. Ciddi ritim bozukluğu olan hastaların oruç tutması risklidir. Dirençli hipertansiyonu olan olgular kan basıncı normale inmeden oruç tutmamalıdır. Bu sayılan durumların dışındaki tüm kalp- damar hastaları, oruç tutup tutamayacaklarını mutlaka hekimlerine danışmalıdır" diye konuştu.
Prof. Dr. Baran, oruç tutan kalp hastalarının ilaç tedavilerinin nasıl düzenleneceğini ise şöyle anlattı:
"Kalp ilaçlarının düzenli alınmaması, hastalığın kötüleşmesine neden olur. Ramazan ayı öncesinde hastaların ilaç tedavilerinde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Günde tek doz ilaç kullanan hastaların (hipertansiyon ve aritmi hastaları gibi) tedavisi, ilaç dozunun sahur veya iftara kaydırılması ile düzenlenebilir. Aspirin dışındaki kan sulandırıcı ilaçların kullanımında dikkatli olunması gerekmektedir. Günde 2 doz alınan ilaçların iftar ve sahurda alınması düşünülebilir. Ancak yaz aylarında iftar ve sahur arası sürenin ortalama 16 saat olması dolayısıyla gündüz ilaçların etkinliği azalabilir. İmkan varsa Ramazan öncesi 24 saat etkili ilaçlara geçmek faydalı olabilir. Bu durumda ilaç değişimi uygun değilse kanda pıhtı oluşumu riskine karşı oruç tutulmasına izin verilmemelidir. Özellikle yaşlı hastalarda ve çok sıcak ortamlarda sıvı kaybı ile pıhtı riskinin artacağı unutulmamalıdır. Coumadin kullanan hastaların INR düzeyi değişken ise Ramazan süresince INR ölçümlerinin daha sık yapılması düşünülebilir. İleri evre kalp yetersizliği olan hastaların tedavilerinin iftar ve sahur arasında sınırlanması ne yazık ki mümkün olamamaktadır. Bu hastaların ilaç sayısının da fazla olması ve çoğunlukla eşlik eden böbrek yetmezliği veya diyabet nedeniyle ilaç düzenlemelerinin iftar veya sahurla sınırlandırılması mümkün değildir. Bu nedenle de ileri evre kalp yetersizliği olan hastaların oruç tutması sakıncalıdır."
FOTOĞRAFLI