Güncelleme Tarihi:
Kadın Kolları Başkanlığı’ndan milletvekilliğine uzanan süreçte başarılı bir grafik çizen Emine Yavuz Gözgeç, özellikle kırsaldaki kadınları önceleyen çalışmalarıyla öne çıkıyor. 2 dönemdir Bursa Milletvekilliği yapan ve AK Parti’nin son Kurultayı’nda Genel Merkez Kadın Kolları Teşkilat Başkanı olarak önemli bir görev daha üstlenen Vekil Gözgeç, ‘Kadın için bir şey yapacaksak, pozitif gündem oluşturacaksak böyle şeyler yapmalıyız. Çünkü kadın kooperatifleri bir model olarak hem girişimcilik hem de istihdamın anahtarı konumunda’ diyor. Gözgeç, Genel Merkez Kadın Kolları olarak 81 ilde başlattıkları “Kadın Emeği Türkiye’nin İstikbali” Projesi ile tüm illerde kadınları, ülke ekonomisine ve kırsal kalkınmaya katkı sağlamaları için yönlendirmeyi, yol açmayı hedeflediklerini belirtiyor.
AK PARTİ’NİN KADIN KOLU BİR STK GİBİ
- Son göreviniz yükünüzü biraz daha artıracak sanırım…
- Evet. 81 ilimizin kadın kolları teşkilatından sorumlu oldum. İlk sınavı da ‘Büyük Kongre’de verdik. Kadınlarımız; Sayın Cumhurbaşkanımıza “Güç verdiğin kadınlar, dağ gibi burada” mesajı verdiler. AK Parti’nin Kadın Kolları artık kurumsallaşmış bir yapıya sahip. Beş milyonu aşan kadın üyesi var. Sadece bir parti değil bir sivil toplum kuruluşu gibi de görmek lazım. Hem siyasetçi yetiştiren bir okul hem de mahallede, ilçede sorunlarını ileten kadınlarla iletişime geçen, onlara rehberlik eden bir kuruluş. Kooperatif kurmak, eğitim almak isteyenlerin nereye gideceği, nereye başvuracağı, neleri yapacağı gibi konularda kadın kollarımızın rehberlik hizmeti yapması gerektiğini düşünüyorum. İnşallah bu dönem bunu daha somut hale getirmeyi hedefliyoruz. 81 ilde “Kadın Emeği Türkiye’nin İstikbali” projemizle; Tüm illerde kadınlarımızı, ülke ekonomisine ve kırsal kalkınmaya katkı sağlamaları için yönlendirmeyi; yol açmayı hedefliyoruz.
GÜZEL ÖRNEKLERLE KADININ SESİ DAHA GÜÇLÜ
- Başarılı çalışmalarınız aslında orada ne kadar çok kadının yer alması gerektiğini gösteren de bir model...
- Gerçekten öyle. 2002’lerde Meclis’te kadınların temsil oranı yüzde 4’lerdeydi şimdi yüzde 17’lerde. Birçok alanda da böyle. Bu rakamlarla orada olmak tabi önemli ama nitelikli, aktif olarak var olmak çok daha önemli.
- Yeterince talepkâr mı kadınlarımız? Erkeklerden koltuğu vermeleri için centilmenlik mi bekliyorlar?
- Kadın, çalışarak, emek sarf ederek, işini ortaya koyarak bir noktaya gelebilir. Her partinin bakış açısı, kadınların önündeki engelleri kaldırmaya yönelik olmalı. Kadının siyasette, ekonomik hayatta, sosyal hayatta var olması için ne engel varsa onları kaldıralım, önünü açalım. Ben bu noktada AK Parti’yi, kadını, politikaların merkezine alan bir parti olarak görüyorum. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımıza, bu konuda çok samimiyetle hareket ettiği ve kadınlara çok güvendiği için teşekkür ediyorum. Ama aile ve iş yaşamının uyumlaştırılması, kadınların her alanda var olması için çok önemli. Hükümetimizin uyguladığı esnek çalışma, doğum izni, kreş destekleri aile ve iş yaşamını uyumlaştıran konular. Mesela şuan Bursa Büyükşehir Belediyemizin mahallelerde açtığı Ana Kucağı projeleri gibi.
TEK DEĞİL 3 ÇOCUĞUMUZ VAR
- Çocuk, kadının kariyeri önünde bir engel mi? Örneğin siz niye tek çocukla kaldınız?
- Cumhurbaşkanımız da sordu. ‘Geç evlenenlerdenim’ dedim. Ama şunu da eklemek istemiştim, ancak orada söyleyemedim; Eşimin daha önceki evliliğinden 2 çocuğu var, toplayınca üç oluyor. Bir şekilde 3’ü yakalamışım. Belki bizim yapacağımız konulardan birisi de gençleri evliliğe teşvik etmek ve destekler oluşturmak. Huzurlu, sağlıklı, mutlu bir aile yapısının varlığı, toplumda birçok sorunun çözülmesine, suç oranlarının azalmasına, şiddet konusunun azalmasına katkı koyacaktır. Aileyi, kadını sınırlayan, kadının potansiyelini ortaya koymasına engel olan, kadını özgürlükten alıkoyan kurum gibi sunmak isteyen maalesef bir takım anlayışlar var. Bunun asla böyle olmadığı ve birbirini güçlendiren unsurlar olduğuna inanıyorum. Kadın güçlü olursa aile güçlü olur, aile güçlü olursa toplum güçlü olur. Bence medeniyetimizden gelen birikimimiz ile zayıflayan bağları yeniden tesis etmeye, güçlendirmeye ihtiyacımız var. Biz yaralı kuşlara bile hastaneler açan, bir medeniyetiz. Böyle bir medeniyet nasıl kadına şiddet uygulayabilir? Demek ki biz o bağları kaybetmişiz.
SİYASET NEFİS TERBİYESİNİN YAPILDIĞI BİR ALAN
- Siyaset sizi nasıl geliştirdi?
- Siyasete 1998’de Fazilet Partisi İl Kadın Kolları Başkanı olarak adım attım. AK Parti ana kademede 2003’ten 2015’e kadar neredeyse aralıksız görev yaptım. Şimdi Genel Merkez Kadın Kolları Teşkilat Başkanlığı, benim için apayrı bir tecrübe. Yeni başlamış gibi hissediyorum. Ekip işi aslında bu. İyi bir ekip kurulursa bence işler kolaylaşır. Madem ki biz İslam ahlâkı ile bakıyoruz; önemli olan işin en iyisi yapılması. Onlar senin önüne geçebilir. Burada gocunacak bir şey yok. Siyaset nefis terbiyesinin de yapıldığı bir alan.
ŞİDDETLE MÜCADELEDE KARARLIYIZ
- Kadına şiddet ve İstanbul Sözleşmesi konusuna gelmek istiyoruz…
- Kadına şiddet dünyanın sorunu. 2015 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde yapılan bir araştırma var. 42 bin kadınla yüz yüze görüşülerek yapılmış, yayımlanmış bir rapor. Bu rapora göre, Avrupa Birliği ülkelerinde 15 yaşından itibaren her 3 kadından birinin şiddete maruz kaldığı görülüyor. Kadın-erkek fırsat eşitliğinde başı çeken ülkelerde dahi bu oran Danimarka›da yüzde 52, İsveç›te yüzde 46. Topyekûn mücadele lazım. Bizim anlayışımız şiddete sıfır tolerans. Kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın. Yani tek bir kadının, tek bir erkeğin, tek bir çocuğun dahi burnunun kanamaması. Yasalar ve önleyici tedbirler var. Biz mevzuat anlamında İstanbul Sözleşmesi’nden çok daha önce ciddi çalışmalar yaptık. Töre cinayetlerinin ağırlaştırıcı sebep olarak sayılması, anayasada pozitif ayrımcılık ilkesinin getirilmesi gibi. Şiddetle mücadelede kararlıyız.
ÖNEMLİ OLAN ŞİDDETİ DOĞURAN SEBEPLERİ ORTADAN KALDIRMAK
- ‘İstanbul Sözleşmesi olmasa da biz zaten gerekeni yapıyorduk’ diyorsunuz kısacası…
- Evet yapıyorduk. Bunu tartışmayı çok doğru bulmuyorum. Dediğim gibi, bizim hükümet politikamız şiddete sıfır tolerans. 81 ilde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) kurduk. Kadın Acil Destek (KADES) Uygulaması ile anında müdahaleyi sağlamaya çalışıyoruz. Ancak ceza tek başına yeterli değil. Önemli olan onu doğuran sebepleri ortadan kaldırmak. Burada aile danışmanlık merkezlerimizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Aile içinde en büyük sorun iletişimsizlik. Bu da öfke kontrolsüzlüğü getiriyor. Boşanma sürecinin olumlu yürütülmesi önemli bir aşama. Sağlıklı bir ailede yetişen çocuk, şiddet uygulamaz. Anneler, sadece çocuk doğurmuyor, toplumu inşa ediyor. Şiddet öğrenilen bir kavram. Medyanın da burada rolü çok büyük. Aileyi önceleyen filmlere, dizilere teşvik vermeyi o yüzden önemsiyoruz. Merhamet dilini, sevgi dilini kullanmamız lazım. Pozitif gündem oluşturmamız lazım.
- Kadın kooperatifleri ile ilgili çalışmalarınızı anlatır mısınız?
- Geçen dönem Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda kırsal alanda kadın girişimciliğinin desteklenmesi adına güzel bir çalışma yapmıştık. Raporu da bakanlıklarımızla paylaştık. 2018’de üç bakanlık kadın kooperatiflerinin güçlendirilmesi ve kapasitelerinin genişletilmesiyle ilgili protokol imzaladı. 81 ilde çalıştaylar yapıldı. 111 yeni kadın kooperatifi kuruldu. 2018’den bu yana ve çok hızlı bir artış var. Şu an Bursa’da 21 kadın kooperatifi, 25 köy kadın derneği var, onlar da Üreten Kadınlar Federasyonu’nu kurdu.
STK’LAR, KIRSALDAKİ KOOPERATİFLERE MENTORLÜK YAPMALI
- Ne tür destekler var?
- Ticaret Bakanlığımız, kadın girişimci ve kadın ihracatçılara destek olmak için Kadın ve Genç Girişimciler İhracat Dairesi Başkanlığı kurdu. Aynı zamanda Kooperatiflere Destek Programı (KOOP-DES) diye bir projesi oldu. Kooperatiflere karşılıksız hibe desteği veriyor. Bursa’dan Yıldırım, Kadın Girişim Kooperatifi projesiyle bu desteği almaya hak kazandı. Şimdi İnegöl, Gürsu ve Her-Dem kadın kooperatifleri de proje sundu. İznik’te bir kadın kooperatifi BEBKA’ya proje sundu. Karacabey Dağkadı Kadın Kooperatifimiz artık ürünlerini internet üzerinden satıyor. Orhaneli Kadın Kooperatifimizin; BM FAO ile birlikte yürüttüğü bir proje var. Bizim farklı kadın STK’larımız var. Bu STK’lar kırsaldaki kooperatifleri desteklemeli. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bir projesi de kadın kooperatiflerine danışman havuzu oluşturmak. Tarım ve Orman Bakanlığı Bakan Yardımcımız Ayşe Ayşin Işıkgece ile marketlerde kadın kooperatifi ürünlerinin satılması, stand ayrılması konusunda görüştüm. Çok olumlu yaklaştı. Yine Tarım Kredi kooperatif marketlerinde kadın kooperatifleri ürünlerinin yer alması, eğitimler verilmesi ile ilgili çalışmalarımız var. Bursa bu açıdan gerçekten çok iyi durumda. Bunun nedeni de güçlü bir yerel yönetim-sivil toplum-üniversite-kamu iş birliği olması. Büyükşehir Belediye Başkanımız bir ekip kurdu. Bu ekip bütün bu dernekleri, kooperatifleri gezdi bir rapor hazırladı. Bunu duyan kadınlar ‘biz de kooperatif kurmak istiyoruz’ diye beni aramaya başladı. Ben de onları yönlendiriyorum. Proje yazmalarına destek olmak lazım. Kadın için bir şey yapacaksak, pozitif gündem oluşturacaksak böyle şeyler yapmalıyız. Çünkü kadın kooperatifleri bir model olarak hem girişimcilik hem de istihdamın anahtarı konumunda. Genel Merkez Kadın Kollarımızın 81 ilde başlattığı; “Kadın Emeği, Türkiye’nin İstikbali” buluşmalarının, bu konuda farkındalık oluşturacağına; adeta dinamo etkisi yapacağına inanıyorum. Biz 81 ilde; kooperatif kuran, girişimci olan kadınlarımız ile; iş kurmayı düşünen, hayal eden kadınlarımızı buluşturmak istiyoruz. Kadınlarımızın, ‘ben de yapabilirim’ demesini, kendisine inanmasını arzu ediyoruz.