Güncelleme Tarihi:
BURSA, (DHA)- ULUDAÄž Ãœniversitesi’nde düzenlenen konferansta konuÅŸan Kuzey Irak'taki Selahaddin Ãœniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Othman Ali, Irak’ta IŞİD ile ciddi bir mücadele sürdürüldüğünü, bu sürecin sonunda ülkenin Sünni, Alevi ve Kürt devleti olmak üzere üçe bölünebileceÄŸini öne sürdü.Â
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Bilim ve Düşünce Topluluğu, ‘Irak’ta Güncel Siyasi Gelişmeler’ konulu bir konferans düzenledi. UÜ İİBF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof.Dr. Tayyar Arı’nın moderatörlüğünü üstlendiği konferansa Selahaddin Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Othman Ali konuşmacı olarak katıldı. UÜ Rektörlük Binası A Salonu’ndaki etkinliği öğretim görevlileri ve çok sayıda öğrenci izledi.
"TÃœRKÄ°YE DAHA BÃœYÃœK BÄ°R MÃœLTECÄ° KRÄ°ZÄ° Ä°LE KARÅžI KARÅžIYA KALABÄ°LÄ°R"
Konuşmasına Irak’ın demografik ve siyasi yapısı hakkında bilgiler vererek başlayan Selahaddin Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Othman Ali, Suriye iç savaşındaki olayların Türkiye’ye yansıyan etkilerine atıfta bulunarak, şöyle dedi:
"Suriye’deki olayların Türkiye’ye etkilerini hepimiz gördük. Gelecekte Irak’ta yaşanacak olayların da Türkiye’ye çok büyük etkileri olacaktır. Belki Suriye’den çok daha fazla etkisi olacak. Şuanda Irak’ta IŞİD ile mücadele konusunda ciddi bir şekilde tartışma yaşanmaktadır. Birçok akademisyen IŞİD’in eninde sonunda yenileceğini ifade etmektedir. Bana göre IŞİD sonrası üç parçaya bölünecektir. Şii Devleti, Batı’da Sünni Devleti ve Kürdistan Özerk Bölgesi’nde ise Bağımsız bir Kürdistan Devleti’nin kurulacağı yönünde bir öngörüm var. Bu benim dileğim ve isteğim değil, ancak yaşanan durumu gözetleyerek böyle bir sonuca ulaşmak mümkün. Irak’ın birçok yerinde farklı etnik kültürler bir arada yaşıyor. Meydana gelecek bir gerilim sonucunda ise ciddi çatışmalar yaşanacaktır. İster istemez diğer bölgesel aktörler olan İran, Türkiye, Suudi Arabistan’ı ve Ürdün’ü içine çekecektir. ABD’nin de dâhil olacağı büyük bir süreç meydana gelecektir."
IRAK, DÃœNYANIN EN TEHLÄ°KELÄ° Ä°KÄ°NCÄ° ÃœLKESÄ°
DAEŞ’in 700 üyesi ile Musul’da yaptığı saldırıda 5 milyar dolarlık mühimmat ele geçirdiğini kaydeden Prof.Dr. Othman Ali, "Bu sayede Irak’ın yüzde 40’ını kontrol altına aldı. Kontrol altına aldığı yerler özellikle petrolün çok yoğun olduğu bölgeler. Şuanda Irak, dünyanın en yoksul 3., hayati tehlikenin ise en fazla olduğu 2. ülke konumuna geldi. Irak’ta hükümet ve parlamento tamamen işlevsiz ve sorunlara çözüm bulma anlamında hiçbir çalışma yapılamıyor" ifadelerini kullandı.
İRAN, IRAK’TAKİ TÜM BÖLGEYE HAKİM
ABD’nin en başında Irak’ı petrol için işgal ettiğini ancak zamanla politik çıkarların devreye girerek dengelerin değiştiğini vurgulayan Prof.Dr. Othman Ali, şöyle dedi:
"ABD’nin politikaları deyim yerindeyse Irak’ı İran’a sunmak şeklinde oldu. Şu anda ABD, Iraklı milislerin dünyadaki en kötü insan hakları ihlallerini gerçekleştiren Şii milislerine yönelik bir hava gücü veya diplomatik bir örtüsü gibi davranmaya devam etmektedir. ABD’nin artık bu ülkeye asker göndermeme politikası sonucunda ortaya çıkan boşluk İran tarafından çok net bir şekilde okundu. İran şuanda Irak’taki bütün detaylara hakim durumdadır. İran’ın Şii liderliğini gerçekleştirme hayalinde Bağdat başkent olarak yer alıyor. Bu politika sonucunda ise Irak dağılmaya mahkumdur."
"BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN’A TÜRKİYE DESTEK VEREBİLİR"
DAEŞ sonrası dönem için ikinci meydan okumanın ise Mesut Barzani’nin bağımsızlık adına meydanlara çıkması olabileceğini vurgulayan Ali, şöyle konuştu:
"Bu durumun çeşitli gerekçeleri var. Bunlardan bir tanesi Saddam döneminde yaşadıkları soykırım girişimleridir. Aynı zamanda Maliki ve Abadi döneminde yaşadıkları baskılar. Bir diğeri de federal bir Irak’ın geleceğine yönelik umutlarının azalmasıdır. Son olarak her ne kadar belge olmasa da Türkiye’nin ve İsrail’in bu tür bir bağımsızlık girişimine destek olabileceğidir. İsrail 1950’li yıllardan beri Müslüman ülkeleri bölmeye çalışmaktadır. Bu yöndeki girişimlere destek vermektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde yakın gelecekte Irak’ın kuzeyinde bir referandum söz konusu olabilir ve bağımsızlık anlamında bir kararın çıkması muhtemeldir. Bana göre Irak’ta halkın bir arada yaşayacağı gevşek bir konfederasyon çok daha faydalı olacaktır. Böyle bir sistem muhtemel ayrılıkların da önüne geçecektir. Musul’un DAEŞ’ten kurtarılması operasyonu yaklaşıyor. Eğer Türkiye bu operasyonda müdahil olmazsa çok ciddi insanlık krizleri ile karşı karşıya kalınabilir. Türkiye, ABD ile istişare ederek gelişmelere müdahale eden taraflardan birisi olmak zorundadır. Türkiye, Sünnilerin örgütlenmesine yardımcı olmalı, kendi federal yönetimlerinin olmasını sağlaması önem arz etmektedir. Böylece Türkiye ile Şii merkezli yönetim arasında bir nevi tampon bölge işlevi görecektir."
TAYYAR ARI: IRAK’IN BÜTÜNLÜĞÜ KORUNUR
İŞİD meselesi veya Arap Baharı’ndan önce Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulmamasına yönelik gerek Irak içi gerekse Irak dışı aktörlerin ortak bir konsensüsü olduğunu açıklayan konferans moderatörü UÜ İİBF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı da şöyle konuşu:
"Ancak derenin altından çok su geçti ve ABD-İran yakınlaşması, İran’ın o bölgede çok daha rahat hareket etmesine yol açtı. İran, çıkacak bir iç savaşın kendisini de kapsayacağını ve kendisini de bir savaşın içerisinde bulacağını düşünüyordu. Dolayısıyla da böyle bir gelişmeden kendisini uzak tutmaya çalışıyordu. Şimdi artık bu risk olabildiğince azaldı. İran, Irak’a müdahale etme konusunda ciddi anlamda cesaretlendi. Ben halen Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması fikrinin genel anlamda hakim olduğunu düşünüyorum. Hatta İran’ın da bu fikirde olduğunu düşünüyorum. Mevcut durumu devam ettirmek ve olabilecek bir kaos yada savaşta eldekini de kaybetmek riski var. O yüzden de mevcudun devam etmesi çok daha sağlıklı görünüyor. Parçalanmanın ne getireceğini kimse bilmiyor. Sonu belirsiz bir macera. DAEŞ öncesi durum çok da iyi değildi. IŞİD sonrası durumda çok parlak bir geleceğe işaret etmiyor. Tüm bunları beraber değerlendirdiğimizde Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünün korumasından yana olacağını düşünüyorum."
FOTOÄžRAFLI