Güncelleme Tarihi:
İklim değişikliği etkisinin sıcaklıklardaki artıştan ibaret olmadığını vurgulayan Kaya, kuraklık, seller, şiddetli kasırgaların da buna eklenebileceğini kaydetti. Aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisindeki artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerindeki yükselme, okyanusların asit oranlarındaki artış, buzulların erimesi gibi etkenleri de buna ilave eden Kaya, yaşananlar neticesinde bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan topluluklarını ciddi risklerin beklediğini aktardı.
AKDENİZ HAVZASI TEHLİKEDE
İklim değişikliği etkilerinin bölgesel olmayabileceğine işaret eden Kaya, “Mesela Ukrayna’da Çernobil’de çıkan bir yangının radyasyonu, rüzgarla diğer bölgelere dağılacağını biliyorsunuz ve buna sınırları kapatarak, engel olamıyorsunuz. Ülkemizin de içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası, küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisidir. Akdeniz Havzası’nda gerçekleşecek 2 derecelik bir sıcaklık artışı, beklenmeyen hava olayları, sıcak hava dalgaları, orman yangınlarının sayısında ve etkisinde artış, kuraklık ve bunlar dolayısıyla biyolojik çeşitlilik kaybı, tarımsal verim kaybı ve en önemlisi kuraklık olarak etkilerini hissettirmektedir” dedi.
DAHA SICAK DAHA KURAK
2011 yılında yayımlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı’na göre Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklığın gelecek yıllarda 2,5 ile 4 derece arasında artacağına işaret eden Kaya, artışın Ege ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde 4, iç bölgelerde ise 5 dereceyi bulabileceğini aktardı. Türkiye’nin yakın gelecekte daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacağının ortaya konduğunu ifade eden Kaya, geçmişte hazırlanan raporların belirttiği öngörülerin bu sene maalesef gerçekleştiğini dile getirdi.
VERİ TABANI OLMASI LAZIM
Yapılması gereken çalışma başlıklarının belli olduğunu açıklayan Kaya, “Türkiye’nin bölgesel iklim modeli çalışmalarının yapılması ve iklim değişikliği etkilerinin analiz edilmesi ile iklim değişikliğinin etkilerinin uyumun su kaynakları yönetimi politikalarına entegre edilmesi önemli. Konut kullanım alanlarında ticari ve kamu binalarında standartları sağlayan ısı yalıtımı ve enerji verimli sistemlerin oluşturulması gerekiyor. Bunun için, bina alt sektörlerindeki enerji tüketimi bilgilerini içeren veri tabanının hazırlanması ve kıyaslama göstergelerinin geliştirilmesi önemli. Bugünün dünden farkını bulmak için izleyeceğiniz veri tabanı olması lazım” diye konuştu.
BİNALARDA YENİLENEBİLİR ENERJİ TEŞVİK EDİLMELİ
Enerji verimliliği ve iklime duyarlı yerleşme ile yapılaşma için politika ve hukuki düzenlemelerin geliştirilmesinin gerekli olduğunu söyleyen Kaya, bunun pilot projeler ile uygulamaya geçirilebileceğini belirterek, daha sonra pilot projelerinin yaygınlaştırılabileceğini anlattı. Kaya, binalarda yenilenebilir enerji kullanımının teşvik edilmesinin önemli olduğunu söyledi.
FARKLI ULAŞIM TÜRLERİ ŞART
Karayolu planlamasında intermodal koridor yaklaşımının benimsenmesi gerektiğini anlatan Kaya, “Karayolu üzerindeki yoğun yük ve yolcu trafiğinin farklı ulaşım türlerine kaydırılması için uygun ekonomik araçların belirlenmesi gerekiyor. Mesela şu an Türk mühendislerinin Amerika’da yaptığı Locomotion otonom yük taşımacılığı projesi var. Bizzat genç Türk mühendisler tarafından Amerika için oluşturulan bu projenin, Türkiye için yapılması gerekli ve gelecek için şimdiden çalışılması şart” dedi.
ÖNEMLİ OLAN UYGULAMA
Enerji verimliliği yüksek, iklime duyarlı kentleşme, ulaşım stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanmasının önemli
olduğunu söyleyen Kaya, “Ulaşım Ana Planı ile imar planları kapsamında bisiklet yolu ve yaya planının yapılması gerekiyor. Aslında yapılması gerekenler zaten 2011 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planıyla belirlenmiş vaziyette. Mesele bunun uygulamaya geçirilmesi… Büyükşehir belediyelerinin ulaşım ana planlarında bisikletli ulaşıma yer vermesi ya da bisikletli ulaşım ana planını hazırlanması zorunlu hale getirilmesine rağmen Bursa’da imar planlarında bir revizyon yapılmadı” dedi.
İŞBİRLİĞİ VE EŞGÜDÜM OLMALI
Tüm çalışmaların kurumlar arası işbirliği ve eşgüdümle yapılmasının önemli olduğunun altını çizen Kaya, “Bu aslında planlama alanında her çalışmada yapılması gerekli bir durum. Yıllardır söylüyoruz ama pek yol alındığını göremiyoruz. Her kurum kendince çalışmalar yürütüyor. Aslında bakanlıkların bütüncül yaklaşımlı eylem planları olmasına rağmen bunlar raporlarda bir çalışma olarak kalıyor maalesef” diye konuştu.
ETKİN VE VERİMLİ PLANLAR YAPILMALI
Kent için 1998 yılında hazırlanan 1/100 bin ölçekli Bursa Çevre Düzeni Planı’nda Su Ana Planı yapılması ile ilgili bir karar olduğunu hatırlatan Kaya, “Bugüne kadar diğer planlar da olduğu gibi Ulaşım Ana Planı, Atık Yönetim Planlarının Hazırlanması, raporun içinde bir madde olarak kaldı. Her geçen gün artan nüfus ve ihtiyaçlar artık acil sinyal vermeye başladığında bazı şeyler için geç kalmış oluyor. Ulaşım planı yapıldı fakat bu imar planlarına eklenmedi. Bugünden başlayarak, planlamayı etkin ve verimli yapmak gerek” dedi.