Güncelleme Tarihi:
BASIN BÜLTENİ
Capital ve Ekonomist dergileri tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin Akkök Holding sponsorluğunda gerçekleştirilen ‘Global Marka Yolculuğu’ oturumunda moderatörlüğü Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Osman Zeki Özger üstlendi. TAV Holding CEO’su Sani Şener, Simit Sarayı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kavukcu, LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, TMB Başkanı Mithat Yenigün, Eroğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Eroğlu ve Yıldırım Holding CEO’su Yüksel Yıldırım’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde Türkiye’de global marka yaratma şansının bulunup bulunmadığı, bu konudaki eksiklikler ve güçlükler masaya yatırıldı.
Oturumu başlatmadan önce Finansal Kurumlar Birliği hakkında kısaca bilgi paylaşan Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Osman Zeki Özger, “Birlik kurulalı 3 yıl oldu. Bugün için 66 faktoring şirketi, 28 finansal kiralama şirketi, 12’si de finansman şirketi olmak üzere yaklaşık 110 şirketten oluşan bir birlik. Birliğimizin 2015 yılı sonu itibariyle aktif büyüklüğü 100 milyar TL’ye yaklaştı. Mali sistem içerisinde kullandırdığımız kredilerin toplamı da yaklaşık 85 milyar TL’ye yakın. 14 milyar TL’lik bir öz kaynağımız var. Üç sektör, 2015 sonunda 1,5 milyar TL kar etmeyi başardı” dedi.
Özger, birliğin uluslararası standartlarda rekabet gücünü elde etmek ve insan kaynaklarını güçlendirmek gibi amaçları bulunduğunu belirtti.
“Küresel marka olabilmek için evinizde çok iyi olmanız lazım”
Küresel marka olmak için ne olmalı sorusunu tartıştıklarında aldıkları cevaplardan bahseden TAV Holding CEO’su Sani Şener, “Küresel marka olabilmek için evinizde çok iyi olmanız lazım. Kendi ülkenizde çok iyi değilseniz diğer pazarlar sizi kabul etmiyor. İkincisi, dünyadaki küresel markalara baktığınızda, Coca Cola, General Electric, Toyata, Microsoft, Apple… Herkes kendi işini yapıyor. Ana işinizin dışında başka işlerle de iştigal ederseniz, büyük bir firma olabilirsiniz, çok güçlü olabilirsiniz ama küresel bir marka olma yolunda biraz zorlanırsınız” ifadelerini kullandı.
TAV’ı kurarken sadece havalimanları işini yapma kararı aldıklarını açıklayan Şener, “Bir, kendi evinde iyi olacaksın. İki, kendi işini yapacaksın. Biz de aynen bu mantalite ile devam ettik” diye ekledi.
İnovasyona sürekli devam etmenin yurtdışındaki rakiplerle mücadelede önemli olduğunu kaydeden, Türkiye’de sermaye konusunda her zaman sıkıntı yaşadıklarını aktaran Şener, küreselleşme yolundaki en önemli adımlarının halka arz olduğunun altını çizdi.
“Yurtiçinde 70, yurtdışında 102 mağaza açacağız”
2002 yılında simidin bir dünya markası olabileceğini kimsenin hayal edemediğini, ancak geliştirdikleri yeni iş modeliyle kısa sürede hem simide itibar kazandırdıklarını hem de ülke istihdamına büyük katkı sağladıklarını kaydeden Simit Sarayı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kavukcu, “Simit Sarayı artık sadece Türkiye’de değil, dünyada da istihdam sağlayan global bir dünya şirketi. Gerek yurt içi, gerekse yurt dışı mağazalarımızın operasyonlarını yöneten profesyonel ekiplerimizin yanı sıra, dünya genelindeki mağazalarımızda da çok sayıda çalışanımız var” dedi. Kavukcu, konuşmasında şu bilgileri paylaştı:
“2016 yılı boyunca hizmete sunacağımız yurt içi ve yurt dışı yeni mağazalarımızla 4 bin yeni çalışanı daha Simit Sarayı ailesi bünyesine katarak büyümemize devam edeceğiz. Bugün ABD, İngiltere, İsveç, Almanya, Belçika, Hollanda, Mısır, Suudi Arabistan, Kuveyt, Kıbrıs ve Azerbaycan başta olmak üzere 18 ülkede 300’ün üzerinde mağazamızda her gün 850 bin kişiyi ağırlıyoruz. 2016 yılında yurt içinde 70 adet, yurt dışında ise 102 adet yeni mağaza açılışımız olacak. Amerika, Avrupa ve Orta Doğu pazarlarının yanı sıra Uzak Doğu’da hedef pazarlarımız arasında. Uzak Doğu’da beş yıl içerisinde açmayı hedeflediğimiz 1000 mağaza için, üç farklı master franchise adayı ile görüşmelerimiz devam ediyor.”
“Rusya’yla 4 tane kontrat imzaladım”
Başarı hikayesini anlatmaya 2001 krizinin ardından üretim ve perakendeyi birbirinden tamamen ayırdıklarını söyleyerek başlayan LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, bu kararın ardından tamamen perakendeye odaklandıklarının altını çizdi. Küresel marka olma yolunda ilerlerken doymuş ülke pazarlarından ziyade daha bakir pazarları tercih ettiklerini belirten Küçük, “Bugüne geldiğimizde 28 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Franchise da vermiyoruz. Tamamen kendi operasyonlarımızı kendimiz yönetiyoruz. Bu yılsonu geldiğinde inşallah yurtdışında 300 mağaza, Türkiye’de 400-450 mağaza hedefliyoruz. Bir milyon metrekareye yaklaşık bir satış alanı hedefimizle 70-80 futbol sahası büyüklüğüne ulaşıyoruz” diye ekledi.
Perakendeciler olarak tek bir alana odaklanıp uzmanlaşmaları gerektiğini ifade eden LCW Yönetim Kurulu Başkanı, “Şimdi kaynağı olan, imkânı olan gitsin Rusya’yı değerlendirsin. Ben buraya gelmeden önce Rusya ile 4 tane kontrat imzaladım. Fiyatlar neredeyse yüzde 25 geriye gitti. İstediğin lokasyonu alıyorsun. Artık masanın başında kuralları sen belirliyorsun. Avrupalı gidip şu anda Rusya’ya mağaza açmak istemiyor” şeklinde konuştu.
“Libya, Irak ve Rusya pazarlarındaki daralma kapasitemizi yüzde 35 küçülttü”
Müteahhitlik sektörünün kendiliğinden global markalar çıkardığını belirten TMB Başkanı Mithat Yenigün’ün konuşmasında ise son dönemde yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde gözlenen sorunlardan bahsettiği kısım dikkat çekti. Sektörün başarılarından bahsettikten sonra anlatmadığı rakamlar bulunduğunu söyleyen Yenigün, “Şu anda bir darboğazımız var. Bizim sektörümüz, iki sene öncesine kadar dünyada toplam 25-30 milyar dolar sözleşme yapar hale gelmişti. Ancak son yıllarda Libya, Irak ve Rusya pazarlarının daralmasıyla birlikte yüzde 35 kapasite daralmasına maruz kaldık” diye konuştu. Bu durumdan çıkış için yaptıkları çalışmalardan da bahseden Yenigün, “Biz artık başka pazar arayışına girdik. Güney Amerika ve Batı Afrika gezilerimizi de bu kapsamda gerçekleştiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Mithat Yenigün, işadamlarının devlet kartvizitini yanlarına alarak yurtdışına açılmalarının faydalarını anlattıktan sonra Rusya’yla vizelerin kaldırılmasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın isteği üzerine gerçekleştiğini açıkladı.
“Türkiye bütün içerisinde yüzde 30’luk pay tutuyor”
Eroğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Eroğlu ise başarı hikâyesindeki kırılma noktalarından bahsederek şirketinin ulaştığı rakamsal büyüklüklerden bahsetti. Eroğlu, “Çok firma kendi ülkesinde marka olur dışarı gider. Biz tam tersine dışarıda marka olup Türkiye’ye geldik. 1997 yılında Türkiye’deki markamızın satışı yüzde 10’du, yani 90’ı dışarı, 10’u içeriydi. Şu anda Türkiye bütün içerisinde yüzde 30. Şu anda dünya genelinde 700 Colin’s mağazası var. Bunun 210 tanesi Türkiye’de, 490 tanesi yurtdışında” ifadelerini kullandı.
Büyük global tekstil markalarının pek çoğuna üretim desteği verdiklerini de anlatan Eroğlu, “Şu an bizim ciddi bir pazarımız da İran. Körfez ve Afrika taraflarının tamamında varız” dedi.
“36 milyon dolarla ortak olmayan firmayı 500 milyon dolar yatırımla iflastan kurtardım”
Başarı hikâyesine nereden başladığını anlatan, 120 milyon dolar zarar eden şirketi alıp nasıl ayağa kaldırdığından bahseden Yıldırım Holding CEO’su Yüksel Yıldırım’ın konuşmasında ise şu anda üzerinde çalıştığı projeyle ilgili kısım dikkat çekti. Çelikçileri kendilerine bağlamak için özel çalışmalar yaptıklarını belirten Yıldırım, “Benim Amerika’da mezun olduğum üniversitede 250 bin dolarlık yatırımla bir araştırma yaptırıyorum, özel bir çelik geliştirmek için. Bu çelik, uzay ve nükleer teknolojisinde kullanılacak. Eğer başarırsak, bu çeliğin patentini alırsak bunu dünyadaki özel çelikçilere bedava verip bizden hammaddeyi almalarını isteyeceğiz” dedi.
Yıldırım, globalleşmenin ötesinde pazar payı için de çalıştıklarının altını çizdi. Limancılık sektöründeki yükseliş hikâyesinden de bahseden Yıldırım Holding CEO’su, şu an Fransa’da kurulu bulunan firmanın kendilerine ortaklık için geldiğini ancak anlaşamadıklarını belirterek şunları söyledi:
“Olmayınca bu firma, 2009 krizinde iflasın eşiğine gelmişti 6,5 milyar dolar borçla. Ben kalkıp, o gün beni 36 milyon dolar yatırımla almaya kalkan dünya üçüncüsü o firmayı 500 milyon dolar yatırım yaparak iflastan kurtardım.”
Güçlü sponsor desteği
Garenta’nın beşinci kez ana sponsorluğunu üstlendiği Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin co-sponsorları Ferko, Nef, Samsung, Turkcell, Türkiye İş Bankası, Türk Telekom, Vodafone oldu. Akkök, Cisco, Citibank, Doğa Koleji, Danone Nutricia, Global Yatırım Holding, Intel, Siemens, TEB, Tekfen, Verifone ve Zorlu Holding’in oturum sponsoru olduğu Zirve'de, Finansal Kurumlar Birliği, Kredi Kayıt Bürosu ve TAV Havalimanları destek sponsor olarak yer aldı. CNN Türk ve Hürriyet’in medya sponsoru olduğu Zirve’nin etkinlik sponsorluklarını Comodo, Denizbank, Integral Menkul Değerler ve Park Residences, konaklama sponsorluğunu Ağaoğlu, içecek sponsorluğunu ise Uludağ İçecek üstlendi.