Değişime ayak uyduranlar devam edecek

Sinem Hanım sizi tanıyabilir miyiz?

1980 Bursa doğumluyum. Bursa Anadolu Lisesi 1998, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi gazetecilik bölümü 2002 mezunuyum. Mezuniyetin hemen ardından Çelik Palas Bursa managed by Swissotel Hotels and Resorts’de satış ve pazarlama asistanı olarak göreve başladım, kısa bir süre sonra satış yetkilisi, iş hayatımın üçüncü yılında ise satış müdürlüğü görevini yürütmeye başladım. 2005 yılının sonunda Aroma Meyve Suları’ndaki halkla ilişkiler müdürlüğü pozisyonuma geçtim; şirketin yeni yapılanması doğrultusunda halkla ilişkiler bölümünü kurdum. İş hayatım süresince aldığım pek çok ödülden, 2006-2007 basında en iyi proje uygulaması , 2007-2008 basında en iyi içecek reklamı alanlarındaki Kırmızı Basında En İyiler Reklam ödülleri en göze çarpanlar arasındadır.

KENDİ FİRMAMI KURDUM

Açılış ekibinde yer aldığım Hilton Bursa Convention Center & Spa ve Hampton by Hilton Bursa otellerinde üç yıl boyunca kurumsal satış ve pazarlama müdürlüğü görevini yürüttüm. 2014 yılında kendi firmam olan Sinem Uğurgün Privé Weddings & Events’i, 2019 yılında ise Bursa’da bir ilk olan ve bünyesinde ünlü markaları bulundurulan Sinem Uğurgün Privé Concept Store’u hayata geçirdim.

KURUMSAL DAVETLERİN TAMAMI ERTELENDİ

Koronavirüs nedeniyle 2.5 aylık bir süreci karantinada geçirdik. Çalışma hayatınız karantina döneminden nasıl etkilendi?

Sinem Uğurgün Privé Weddings & Events ile kişiye özel ve kurumsal organizasyonlar gerçekleştirirken, ünlü markaları portföyünde bulunduran Sinem Uğurgün Privé Concept Store ile alışveriş imkanı sunuyoruz. Bu dönemde iki tarafta da çalışmalarımız durdu. Mart-Nisan-Mayıs- Haziran ayı organizasyonlarımız ile kurumsal davetlerin tamamı ertelendi. Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları ve 2021 yılına ertelemelerimiz var. İyi tarafı biz bu dönemde hiç iptal yaşamadık. Organizasyon sahiplerimiz tabiiki tedirgin oldu ancak çiftlerimize ve tüm organizasyon sahiplerimize hayallerinden vazgeçmemelerini sadece biraz bekleme sürecinin oluştuğunu belirterek umutlarını diri tutmaya çalıştık. Davetlilerin katılmaması, maske takma zorunluluğu, kişi sayısı kısıtlaması vb endişeler şu ana kadar erteleme yoluna gidilmesine sebep oldu ancak normalleşme sürecinin başlaması ile tedirginlikler ortadan kalkmaya başladı.

GÜVEN VE HİZMET KALİTESİ DAHA ÇOK ÖNEMSENECEK

Şu anda bizim organizasyonlarımızı yaptığımız 5 yıldızlı oteller ve üst segment mekanların banket alanları hala kapalı, temmuz ayında faaliyetlerine başlayacak. Masalarda kişi sayısının azaltılması ve masalar arası mesafe olması, takı töreni olmayarak girişte takıların alınması, gelinle damadın kimse ile temasta bulunmaması, girişte ateş ölçülmesi, maskesiz girilmemesi, dezenfektanların hazır olması, özel hijyen sertifikalı garsonların servis yapması gibi önlemler söz konusu. Biz yıllardır hediye ve takıların girişte hazırlanan özel bölüme bırakılması, masalarda herkesin rahat edeceği şekilde mesafeli oturması, yoğun kalabalıkların olmayarak yerleşimin ayarlanması, bazı düğünlerde isteklerine göre gelinle damadın el öpmemesi gibi detayları uyguluyorduk zaten bundan sonrasında bunlara devam edeceğiz. Dezenfektanların bulunması, hijyen standartlarının üst düzeyde devam etmesi bu süreç hafifledikten sonra da sürecektir. Ayrıca bundan sonra güven ve hizmet kalitesi daha çok önemsenecek özellikle hizmet konusunda müşterinin güvenini sağlayan markaların daha önü açık olacaktır.

BUSADER, Lions gibi sivil toplum kuruluşlarının yönetimlerindesiniz. Bu dönemde buralarda önemli çalışmalar yaptınız. Neler yapıldı bahseder misiniz?

BUSADER’de ilk olarak salgınla mücadelede sağlık görevlilerinin hastalarla daha az temas kurarak entübasyon işlemi yapmasını sağlayacak video laringoskop cihazını Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bağışladık. Cihaz Fakülte’nin Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı’nda kullanılması üzere teslim edildi. Ardından Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Araştırma Laboratuvarı’na çamaşır ve kurutma makinesi sağladık. Ramazan ayında ihtiyaç sahibi ailelere mutfak yardım paketlerinin dağıtımını gerçekleştirdik.

SOLUNUM CİHAZI SAĞLADIK

Lions’ta ise Yönetim Çevresi olarak Uluslararası Lions Kulüpleri Vakfı Acil Afet Fonu’ndan sağladığımız destek ile Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne solunum cihazı ve 600 adet koruyucu maske sağladık. Ayrıca kulüpler bazında da ihtiyaç sahiplerine birçok destek sağlandı.

YENİ EKONOMİK DÜZEN

Yakın gelecekte ekonomi alanındaki gidişata ilişkin görüşleriniz nelerdir? Kendi sektörünüzde sıkıntı görüyor musunuz?

Birçok kişi gibi ben de dünyada yeni bir ekonomik düzene geçiş olacağını düşünüyorum. Yıllardır fütürist ve stratejistlerin bahsettiği teknolojik gelişmeler ile birçok çalışma alanı ortadan kalkarken yenilerin ortaya çıkması, kişisel yetkinlikler önem kazanırken, işsizliğin artması ve bunun da devletlerin maaş bağlamasını doğurması ( Avrupa’da bazı ülkeler evrensel maaş için çalışmalarına başladı zaten), işini gerçekten iyi yapan, güçlü firmalar ayakta kalırken merdiven altı üretimler yapan, inovasyon ve etik değerlere önem vermeyen firmaların ortadan kalkması gibi gelişmeler kapımızda… Bu doğrultuda hepimizin teknoloji alanında kendimizi geliştirmemiz, yaptığımız işlerdeki yetkinliklerimizde her zaman daha iyiye ulaşmayı hedeflememiz gerektiğine inanıyorum. Ayrıca markaların sosyal sorumluluk alanında çalışmalar yapması ve toplumsal fayda sağlaması, insanların markayı seçerken bundan sonra göz önünde bulundurduğu etkenlerden olacak.

KALİTE, GÜVEN VE YARATICILIK

Organizasyon ayakta kalacak sektörler arasında görünüyor; teknolojik gelişmeler entegre olacaktır ancak kısa vadede çok büyük değişimler görünmüyor. Destinasyon düğünleri, farklı mekan kullanımları, doğal dokunuşlar, hikayesi olan konsept davetler daha ön plana çıkacak. Yeni nesil yaratıcılık ve farklılığı seviyor; haliyle bu da organizasyonlara yansıyacak. Diğer sektörlerde olduğu gibi bizde de sermaye ve iş bilirliği güçlü, vizyonu geniş olanlar, değişime ayak uyduranlar yarına devam edecek. Kalite, güven ve yaratıcılık öne çıkan değerler arasında olacak.

ZAMANSIZ KOLEKSİYONLAR

Alışveriş sektörüne gelirsek biz inovatif, sürdürebilirlik üzerine çalışan, farkındalığı yüksek markalarla işbirliği yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Tüketimin dünyamızın geleceği açısından mutlaka dengelenmesi gerekli, lüksün tanımı değişecek, burada da lüksü tercih edenler sadece marka olduğu için almak yerine ürünleri hikayesini yaşamak için alacak. Sürdürülebilirlik ve giyilebilir teknolojiler moda dünyasının gelişim noktası olurken, daha uzun yıllar kullanılan, zamansız koleksiyonlar öne çıkacak. Portföyümüzde yer alan Arzu Kaprol, Zeynep Erdoğan, Begüm Salihoğlu, Tophills, Bride To Be gibi markalar alanlarında öncü durumundalar ve bu dünyanın geleceğinde en güzel şekilde yerlerini alacaklarına inanıyorum.

TEKNOLOJİK GELİŞMELER VE HAYATIMIZ

Koronovirüsten sonra teknolojik gelişmelerle yeni bir dünyaya adım atacağımız çokça konuşuluyor. Siz teknolojiye nasıl bakıyorsunuz?

Teknolojik gelişmeler konusunda çokça komplo teorileri var. Ben de birçok farklı görüşü takip ediyor, en doğru değerlendirmeyi yapmaya çalışıyorum. Teknoloji dengeli kullanıldığında hayatımızı kolaylaştıran bir unsur ancak burada dengenin korunması çok önemli. Dünyamıza ve yaşamamıza artı değer sağlayan gelişmelerin olmasını destekliyorum ama robotlar, çiplenme, DNA çalışmaları gibi konularda hassasım. İnsanlığın sonunu yine insanlığın getireceği söyleniyor, ben de bunun doğruluğuna inanıyorum. İnsanların ve canlıların doğasına müdahale eden ve bozan, dünyamıza zarar veren hiçbir gelişmeye ihtiyacımız olmadığını, doğanın en büyük mucize olduğunu ve insanlığın mutluluğu için her şeyi barındırdığını düşünüyorum.

Geçirdiğimiz bu dönem kişisel olarak size neler kattı?

Okul dönemi ve sonrasındaki çalışma hayatım dahil hiç bu kadar durduğum bir süreç olmamıştı. Yaşamım boyunca yoğun çalışma hayatımın yanı sıra sivil toplum örgütleri çalışmalarım ve sosyal yaşamım hep yoğun oldu. Birçok kişinin ölümüne ve zorlu bir hastalık süreci yaşamasına sebep olan birçoğumuzu da maddi sıkıntılara maruz bırakan bu dönemin iyi tarafı hepimizin unuttuğu şeyleri hatırlatması oldu. Benim gibi çalışma hayatı duranlar bu süreçte biraz soluklandı. Evde olmayı severdim ancak bu kadar uzun vakit geçirmemiştim, hayatın eve ne kadar güzel sığdığını gördüm. Bolca okudum, izledim, dinledim, not aldım, ailemle vakit geçirdim, kısacası düşüncelerimi ve hayatımı güncelleyerek, düzenleyerek toparladım.

TEDBİRLİ OLMAYA DEVAM ETMELİYİZ

Haziran ayı itibariyle normalleşme süreci başladı. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Normalleşmenin hızla olacağını ön görüyordum o yüzden çok şaşırmadım. Tüm dünyada koronayı hatırlamak istememecesine birçok insan hayatını hızla normalleştirmeye çalışıyor ancak önemli olan tedbirli olmaya devam ederek hayatımıza devam edebilmek.

Bu yaz tatil yapma konusu da şuan gündemde olan konulardan; tatil planlarınızda virüs nedeniyle değişiklik yaptınız mı?

İşlerimin yoğunluğu nedeniyle yaz tatili planlarımı önceden yapamıyorum o nedenle uzun süre önceden ayarlanmış planlarım yoktu. Fırsat bulunca evimizin olduğu Bodrum’a ve Heybeliada’ya gidiyorum, bu yaz da öyle olacak. Son anlık gelişmelerle kısa süreli rotalar olabilir. Güven duyduğum otellerde kalmakta bir sakınca görmüyorum, yine güvenli plaj, restoran ve kafelere de tedbirli şekilde gidebilirim.