Güncelleme Tarihi:
Halil ÖZÇOBAN/BURSA, (DHA)- BURSA Barosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Umut Mısır, yaşam hakkının hakların en kutsalı olduğunu belirterek, “Ülkemizde yapılmış olan tüm katliamların sorumluları tespit edilerek yargılanmalıdır” dedi.
Bursa Barosu’nda ’10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Umut Mısır, “Ülkemizde, ilanı oldukça ağır, sıkı koşullara bağlanmış olan OHAL hukuk rejimi, 20 Temmuz 2015 tarihinde ilan edilmiş olup, ne zaman sona ereceği kimse tarafından bilinemediğinden olağanlaşmış, adeta yeni bir yönetim şekline dönüşmüştür. Bunun yanında OHAL dönemlerinde dahi askıya alınamayacakları tartışmasız olan adil yargılanma, fikir ve fikri açıklama, örgütlenme özgürlükleri ile keyfi tutuklama ve işkence yasağı gibi kati sınırlamaların bu rejimin kabulü ile idarenin eylem ve işlemleri üzerindeki denetimin zayıflaması sonucu esnetildiği gözlemlenmektedir” dedi. Mısır, şöyle devam etti:
“2017 senesinde hala hakların yargılandığını görmek hukuk dünyasında bizlere derin üzüntü vermektedir. Bireylerin ortada somut eylem olmaksızın salt düşünceleri sebebi ile yargılanmaları ne yazık ki OHAL sürecinde oldukça olağanlaşmıştır. Yargı süreçleri beklenmeksizin sorgu ve sualsiz şekilde KHK’ler ile işinden edilen binlerce kamu çalışanının işlerine geri dönmek için yaptıkları başvurular OHAL Komisyonu isminde, hukuki statüsü belirsiz, yargı yetkisi bulunmayan mercilerin önünde aylarca bekletilmekte, bu yolla hem doğal yargıç ilkesi ihlal edilmekte, hem eşit iş, eşit ücret hakkı sağlanamamaktadır.”
'ÇALIŞMA YAŞAMINDA GERİYE GİDİŞ SÖZ KONUSU'
“Çalışma hürriyeti bakımından OHAL işlemlerinden öte sorunlar da mevcuttur” diyen Av.Mısır, “İş Hukuku mevzuatında yapılan düzenlemelerle öngörülen zorunlu arabuluculuk kurumu, hak arama hürriyeti kadar yine eşit iş, eşit ücret ilkesinin gerçekleşmesinin önünde büyük bir engeldir. Bu yolla esasen bir yargı yolu olması teknik olarak mümkün olmayan zorunlu arabuluculuk kurumunda, kölelikten bu güne gelen süreçte mücadele ile kazanılan haklar hızlı yargılama vaadi ile pazarlığa açılmış, uzun yargılama süreleri sorunu yeni sorunlar yaratacak bir usul ile aşılmaya çalışılmıştır. İş cinayetleri hız kesmeden devam etmekte, bilhassa maden işçiliği hususunda insanlık dışı denebilecek düzeyde özensizlik ve denetimsizlik söz konusudur. Özetle, çalışma yaşamında da ileriye değil, geriye doğru bir gidiş söz konusudur” diye konuştu.
'ÇOCUK GELİN VAKALARI İÇİN KOŞULLAR OLUŞTU'
“Eğitim alanına bakıldığında umutlu olduğumuzu söyleyebilmeyi çok isterdik ancak her ne kadar ilköğretim, beyannameye uygun şekilde zorunlu tutulsa da, süresi kısaltılarak eğitim ile hedeflenen yararın sağlanması zorlaştırılmıştır” diyen Mısır, “Kısalan zorunlu eğitim süresinin ardından, bilhassa bu eğitimi tamamlayan kız çocuklarının eğitim hayatının dışına itildikleri görülmektedir. Böylece eğitim hakkından faydalanma hususunda, dini ve geleneksel bakış açısının da etkisiyle bir cinsiyet eşitsizliği de doğmaktadır. En nihayetinde de çocuk gelin vakalarının artması için tüm gerekli koşullar oluşmuş olmaktadır” ifadelerini kullandı.
'BİRÇOK CAN YOK OLDU'
Mısır, “Hakların en kutsalı olan yaşam hakkının ne pahasına olursa olsun korunmasındaki zorunluluk ise elbette ki, tartışmasızdır. Ülkemizde yapılmış olan tüm katliamların sorumlularının tespit edilerek yargılanmaları gerekmektedir. Sivas katliamında 37 aydın hayatını kaybetmiş, hemen 3 gün sonra Erzincan Başbağlar katliamında 33 kayıp verilmiş, Ankara Garı katliamında en küçüğü 8 yaşında olan 109 can katledilmiştir. Hatta bir sene önce bugün, İstanbul Dolmabahçe’de Vodafon Arena Stadı yakınlarında Beşiktaş- Bursaspor maçı sonrası düzenlenen iki ayrı bombalı saldırıda 46 can yitmiştir. Bu vesile ile Halepçe, Hocalı ve Srebrenitsa katliamlarını da anmak isteriz. Bu katliamların sorumluları adalet önünde hesap vermelidir” diye konuştu.
FOTOĞRAFLI