Aradan 23 yıl geçti ne durumdayız?

Güncelleme Tarihi:

Aradan 23 yıl geçti ne durumdayız
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17, 2022 10:14

Canlarımızı yitirdik. Birçok bina yıkıldı. Ekonomik boyutu da ağır oldu. Felaketin üzerinden 23 yıl geçti. 17 Ağustos 1999 depreminden bu yana ne yaptık? Hangi konularda yol aldık? Eksiklerimiz neler? Bu soruları sivil toplum kuruluşu temsilcilerine yönelttik.

Haberin Devamı

Aradan 23 yıl geçti ne durumdayız
İNŞAAT Mühendisleri Odası (İMO) Yönetim Kurulu Başkanı Ülkü Küçükkayalar, 17 Ağustos 1999 Gölcük ve 12 Kasım 1999 Düzce Depremleri’nin yıkımları ve büyük can kayıpları ile birlikte ülke ekonomisinin de çok ciddi yaralar aldığını kaydetti. Milat denilen depremin ardından 2003 Bingöl, 2011 Van, 2020 Elazığ, 2020 İzmir depremlerinin yaşandığını hatırlatan Küçükkayalar, “Mühendislik hizmeti almamış, yeterli denetimi yapılmadan üretilen yapılarımızın çoğu hala yenilenemedi. Kentimizin çöküntü alanları kentsel dönüşüm çalışmalarında en sona bırakıldı. Depremde yıkılacak, hasar görecek yapılarımızın envanterini hala tam olarak çıkartamadık. Kentimiz plansız uygulamaların olumsuz etkilerini yaşamaya devam ediyor. Bu karmaşanın ve bilinmezliklerin içerisinde Marmara Depremi’nin üzerinden tam 23 yıl geçti ve bizlerin yapacak çok işi var” diye konuştu.

Haberin Devamı

ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın ürettiği tarihsel depremlere baktığımızda yaklaşık 250 yıllık dönemlere denk gelen, 7 ve üzeri büyüklükte depremlerin görüldüğünü söyleyen Küçükkayalar, alınması gereken önlemler ile ilgili sözlerini şöyle sürdürdü:
“1-Depreme dayanıklı yapı üretiminin ana unsuru inşaat mühendisleridir. Bu nedenle inşaat mühendisleri iyi yetişmiş ve özlük hakları yeterli teknik eleman olmalıdır. Öncelikle ihtiyaç temelli eğitim sistemine geçilmelidir.
2-İlk olarak işe 1938 yılında yürürlüğe giren 3458 Sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkındaki Yasanın güncellenmesi ve günümüz ihtiyaçlarına uygun meslek alanımızla ilgili olarak bir ‘Meslek Yasası’ ve bununla beraber ‘Yetkin Mühendislik Yasası’ çıkarılması ile başlanmalıdır.
3-Kentsel dönüşüm; parsel bazında değil kent planlarının bir parçası olarak ele alınmalıdır.
4-Bilimsel bilgi ve kent planlaması kapsamında ve ihtiyaç temelli yapılar yapılmalıdır.
5-İmar barışı nedeniyle kaçak ve mühendislik hizmeti almayan veya eksik alan yapılar belirlidir. Bu yapılar öncelikli olarak dönüştürülmeli ve deprem afetine dayanıklı hale getirilmelidirler.
6-Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı UDSEP 2023 güncellenerek uygulamaya konulmalıdır.
7-Kentimiz özelinde mevcut yapılarımızı mercek altına alarak olası bir depremde Bursa’nın deprem riskini ortaya koyacak, yapılacak kentsel dönüşüm çalışmaları için öncelikli bölgelerin tespit edilmesini sağlayacak, mevcut yapılarımızın durumunu ortaya koyacak envanter çalışmaları ivedilikle tamamlanmalıdır.
8-Kentin dinamikleri sürece dahil ederek Kentsel Dönüşüm Master Planı ve Deprem Master Planı hazırlanmalı, Ulaştırma Master Planı da dikkate alınarak bütünleşik olarak 1/ 100 binlik İl Çevre Düzeni Planına dahil edilmelidir.”

Haberin Devamı

YETERLİ SEVİYEYE GELİNEMEDİ

Aradan 23 yıl geçti ne durumdayız

ÖNEMLİ oranda güvensiz yapılardan oluşan Bursa’nın sağlıklaştırılması için bilimin ve tekniğin öngördüğü şekilde bütüncül, kalıcı bir planlama ve eylem sürecine bir türlü geçilememesinden yakınan Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, “Yıllardır yasalarda ve yönetmeliklerimizde birtakım düzenlemeler yapılmakta; deprem ve benzeri afetlerle ilgili kamu kurum niteliğinde birlikler, ekipler kurulmakta ancak yıkım önleyici hazırlıklarda yeterli seviyeye bir türlü gelinememektedir” dedi.

ASIL ÖNEMLİ OLAN...

Bursa İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından 2018’de afet anında koordinasyonun sağlanması amacıyla 6 ilin katılımı ile 5.8 büyüklüğünde deprem senaryosunun gerçekleştirildiğini belirten Şimşek, “Senaryo gereği enkazdan kurtarılma ve o sürecin nasıl yönetileceği ilgili bir tatbikattan ibaretti bu çalışma. Ya deprem daha büyük şiddette olursa veya fay hareketleri beklenenin aksine gelişirse? Buna kurumlar veya ilgili kuruluşlar nezdinde verecek cevabımız var mı? Varsa bile dillendirebilecek miyiz? Aslında önemli olan konu depremin nasıl oluşacağı, kaç büyüklüğünde olacağı değil, deprem ‘öncesi’ ile ilgili yapılması gerekenlerde neredeyiz, neler yapıyoruz ve hangi tedbirleri almalıyız? İnsan hayatına birinci derece odaklı bu konular neden kurum veya kişi zafiyetlerine kalabiliyor?” diye konuştu.

Haberin Devamı

BİNALAR RİSK TAŞIYOR

Bursa için olası bir deprem senaryosu veya sonuçları ortaya koymaya çalışıldığında çok can yakacak tabloların oluşacağının ortada olduğunu söyleyen Şimşek, yaklaşık yüzde 65’i kaçak veya uygun proje ve denetleme süreçlerinden geçmemiş yapıların oluşturduğu bir yapı stoğunun bulunduğunu dile getirdi. Yeni üretilen yapılarda dahi tam güvenli imalatlar yapılamıyorken, bir deprem olduğunda sonuçları ne olur diye sorduklarını da belirten Şimşek, “2000 öncesi yapılmış yapıların daha büyük risk taşıdığını dolayısıyla doğru kriterlere göre öncelikle bu yapılarda envanter çalışması yapılması gerekliliği ortadadır. Tüm binalarda tek tek dayanıklılık ölçümü yapılması olası değilse ki sayının çokluğu nedeniyle rantabl olmayacağı ortada, genel kabullerle buralarda bütüncül planlamalarla kentsel dönüşüme girilmeli. Yoksa deprem olması durumunda en çok zayiatın buralardan çıkması kaçınılmaz olacaktır” dedi.

Haberin Devamı

SANAYİ VE TARİHİ YAPILAR

Genelde konutlar üzerinden deprem sonuçlarının konuşulduğunu hatırlatan Şimşek, sanayi yapılarının durumuna da dikkat çekti. Bursa’da projeli veya projesiz depreme dayanıksız çok sanayi yapısının olduğunu belirten Şimşek, “Bu yapıların da depreme karşı niteliklerinin belirlenip, güçlendirme veya yeniden yapıma toparlanması lazım. Neticede depremin sanayi bölgelerindeki yıkıcı etkisi maddi ve manevi çok büyük rakamlara tekabül edecek. Öte yandan geçmişten günümüze gelen ve aslında Bursa’yı Bursa yapan çok önemli bir tarihi ve kültürel miras niteliğinde yapı stoğumuz da deprem olması durumunda çok büyük bir risk altında. Kaçı depreme dayanıklı veya kaçı ayakta kalabilecek tartışılır. Bu değerlerin korunması ve şimdiden gerekli tespitlerle ayakta kalmaları yönünde güçlendirilme çalışmalarına başlanmalı” diye konuştu.

İMAR BARIŞI

Haberin Devamı

Çok yakın tarihte Bursa’da ‘İmar Barışı’yla depreme dayanıksız ve olası depremde yıkılacak çok büyük bir yapı stokunun bir nevi resmiyet ve dokunulmazlık kazandığını ifade eden Şimşek, “Bir yandan uygun yönetmeliklere göre ruhsatlandırmayı ve denetlemeyi yürütmeye çalışırken, bir yandan eski yapı stoğu için böylesine bir uygulamaya müsaade etmek birinci derece deprem riski taşıyan kentimiz ve ülkemiz için çok büyük bir çelişki oldu” dedi.

BURSA 1’İNCİ DERECE DEPREM KUŞAĞINDA

Aradan 23 yıl geçti ne durumdayız

ŞEHİR Plancıları Odası Bursa Şubesi Başkanı Murat İlkme, Türkiye’nin toplam 780 bin metrekare alana sahip olduğunu hatırlatarak, bu alanın yüzde 92’sinin aktif deprem kuşağında yer aldığını vurguladı. Bu da Türkiye’de yaşayan nüfusun yüzde 95’inin depreme maruz kalması anlamına geldiğini söyleyen İlkme, sınai tesislerinin yüzde 98’inin deprem kuşağında kurulduğunun altını çizdi. Marmara çevresinde aktif fayların bulunması nedeniyle, Bursa’nın 1’inci derece deprem kuşağı içinde yer aldığını ifade eden İlkme, kentin en büyük doğal felaket tehlikesinin deprem olduğunu kaydetti.
“Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alan ve bilim insanlarına göre deprem riski İstanbul’dan fazla olan Bursa’mızın planları depreme ne kadar hazır?” sorusunu yönelten İlkme, ardından yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:

YAPILMASI GEREKENLER

“1- 1/ 100 bin Ölçekli İl Çevre Düzeni Planı hazırlanmalıdır. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanmakta olan yeni 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planında bugüne kadar yapılan yer altına ilişkin tüm jeolojik ve jeoteknik veriler plan kararlarına aktarılmalıdır.
2- Bursa Deprem Senaryosu ve Afet Master Planı hazırlanmalıdır. Deprem felaketi olmadan önce, deprem sonrası yapılacak işlerin ve depremden önce alınacak önlemlerin planlanması gerekmektedir.
3- 1/ 25 bin ve 1/ 5 bin Ölçekli Nazım İmar Planları revize edilmelidir. Deprem master planında tariflenen çadır alanı, toplanma alanı gibi fonksiyonlar için arazi kullanım kararları üretilmelidir.
4- Mikrobölgeleme çalışmaları yapılmalıdır. Bu deprem hasarlarını azaltmak için düzenli arazi kullanımını amaçlayan bir işlemdir.
5- Risk haritaları oluşturulmalıdır. Bu risk haritalarında zemin yapısı nedeniyle sakıncalı alanlar, sıvılaşma ve şişme potansiyeli olan alanlar, taşkın alanları, fay hatları belirlenmeli, arazi kullanım kararları, ada düzenlemeleri, yapı tipolojisi bu risk haritalarına göre oluşturulmalı, bu tür sakıncalı alanlarda yer alan yapılar bir an önce tasfiye edilmelidir.
6- Mevcut yapı stoku incelenmelidir.
7- Kentsel dönüşüm çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
8- Ulaşım Master Planı revize edilmelidir.
9- Yerel halk bilinçlendirilmelidir.
10- Tehlikeli kullanımlar saptanmalıdır.
11- Alt yapı riskleri belirlenmelidir.
12- Planlarda açık alanlar oluşturulmalıdır. Bu alanların deprem durumunda bu amaçlarla kullanımlarını engelleyecek yapılaşmalardan kaçınılmalıdır.
13- Kamu yapılarına ilişkin detaylı analizler yapılmalıdır.
14- İl ve İlçe Afet Platformları kurulmalıdır.
15- Vatandaş bilgilendirme ağı kurulmalıdır.”

BURSA’DA DENETİMLİ BİNALAR GÜVENLİ

Aradan 23 yıl geçti ne durumdayız

BURSA’daki binaların güvenliği konusunda değerlendirmede bulunan Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Bursa Şubesi Başkanı Esra İlhanlı, denetimli yapılmış binaların hepsinin güvenli olduğunu söyledi. Yapı denetim firmalarının bu anlamda hizmetlerini en üst kademede verdiklerini dile getiren İlhanlı, “Bursa özelinde henüz çok şükür afet yaşamadığımız için sayısal ifade edemiyoruz ama İzmir’de yaşanan depremde biz, Bursa’dan da sahaya indik. 6-7 ekip sahada hasar tespitinde bulunduk. Çıkan rapor sonucunda denetimli binalarda en ufacık can kaybı olmadı. İHafif hasarlı, sıva çatlağı diyebileceğimiz binaların oturmasından kaynaklı çatlakların dışında asla orta, ağır, çok ağır hasarlı hiçbir yapı gözlemlenmedi. Aynı şekilde aynı şiddette de Bursa’da da deprem olsa denetimli binalar en ufacık hasar almayacak ve hiçbir can kaybı olmayacağına inanıyorum” diye konuştu.

TASARRUFTA BULUNMUYORLAR

Yapı Denetim Kanunu’nun 2001’de çıktığını hatırlatan İlhanlı, “O tarihten bu zamana hasar çıkmayacaktır. Şunu net söyleyebilirim. Hiçbir müteahhit veya yapı sahibi, taşıyıcı sistemi ile ilgili bir tasarrufta bulunmuyor. Son 10 yıl içerisinde ben böyle bir şey yaşamadım. ‘Demiri azaltayım’, ‘Betonunu biraz daha düşük tutayım’ noktasında tavırları yok” dedi.

FAZLASINI YAPALIM DİYORLAR

Yapı denetim firmalarının bina kullanma izni aldıktan 15 yıl sonrasına kadar taşıyıcı sistem ile ilgili geri kalan tüm malzeme özellikleri ile ilgili 2 yıl sorumluluğu bulunduğunu söyleyen İlhanlı, “Bir yapı denetim firmasının taşıyıcı sistem ile ilgili göz yumabilmesi için aklını yitirmesi lazım. Ağır ceza mahkemelerinde yargılanıyorsunuz. Müteahhitlerin de böyle bir talebi olmuyor. Fazlasını yapalım diyorlar” diye konuştu.

BİNA KİMLİK SİSTEMİ

Binalarda kimlik sistemi kurulduğunu ifade eden İlhanlı, bu sistem ile binaya çip takıldığını belirterek, “Tabela takılıyor. Karekod var. Onu okuttuğunuzda binanızın bütün projelerini, beton sınıfını, çalışan yapı denetimini, o betonun hangi laboratuvardan alındığına kadar tüm verilere ulaşabileceğiniz bir sistem kuruluyor. Kullanma izni alındıktan sonra aykırı bir çalışma yapılmış mı? Kolon kesilmiş mi? Binanın güvenliğine esas sıkıntıya sokacak bir durum yaratılmış mı diye bir denetim mekanizması da oluşturulacak. Dolayısıyla denetimi denetleyeceğiz. Bu sistem çok kıymetli. Bakanlık bunu hayata geçirdi” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!