Güncelleme Tarihi:
PROF. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, 42 yıldır Bursa akademik hayatının içinde. Göreve geldiği andan itibaren verdiği mesajlar, sosyal medyada öğrenciler ile diyaloğu, uzlaşması ve her fikre açık tavırları ile farklı bir rektör olacağının sinyallerini verdi. Her fırsatta derdinin Bursa Uludağ Üniversitesi’ni daha ileri taşımak, kentle bütünleşmesini sağlamak olduğunu ifade etti. Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ile gerçekleştirdiğimiz sohbetten yansıyanları sizler için kaleme aldık…
Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz
Göreve geldiğinizde ilk neleri düzeltmek istediniz?
- Göreve başlamadan yaklaşık 2 yıl kadar önce hem üniversite camiasından hem dışarıdan, önümüzdeki dönem rektörlüğe hazırlanmam gerektiği konusunda talepler ve telkinatlar aldım. ‘Üniversitenin içinde bulunduğu atmosferden memnun değiliz’, ‘Üniversite hak ettiği yerde değil’, ‘Hem üniversite sıralamalarında hem de halkla ilişkilerde özellikle toplumla ilişkilerde arzuladığımız noktada değil’, ‘Bu noktada sizin rehberliğinize, yol göstericiliğinize ihtiyacımız var’ gibi ifadelerle çok talep geldi. Kamil Hoca’nın ikinci dönem rektörlüğe atanacağını düşünüyordum ve destek de verdim. Üniversitede beraber çalışabileceğimiz 12-13 arkadaşla haftada bir kez bir araya geldik ve ‘üniversite niye bu noktada, niçin böyle oldu?’ gibi konularda görüş alışverişinde bulunduk. Bu cevaplar bizim için ileriye dönük ne yapmamız gerektiği noktasında da ipuçları oluşturdu. Üniversitenin içinde bulunduğu durum ve gelecek perspektifi, aksiyon planını anlatan bir rapor, bildirge çıktı ortaya. Ve bu raporu YÖK dahil olmak üzere siyasi çevrelere, sivil toplum örgütlerine verdik, bir kısmına anlattık, bir kısmını ziyaret ettik. YÖK’teki mülakatta, hazırlığımızı sunduk. Dolayısıyla ‘ilk defa bir rektör adayı böyle bir hazırlıkla geliyor’ dediler.
SİYASİ GÖRÜŞÜM ÜNİVERSİTENİN MENFAATLERİNİN ÖNÜNE GEÇMEZ
Her düşünceden akademisyeni kucaklayabildiniz mi?
- Aynen öyle. Ben muhafazakâr kimlikli bir insanım. Ancak hiçbir şekilde muhafazakâr kimliğim ve siyasi görüşümü üniversitenin menfaatlerinin önüne geçirmem, geçirmemeye gayret ederim. Bakın geçen hafta kadrolar üzerine çalıştık. Kadrolarla ilgili karar verirken normalde rektörlerin bir takdir hakkının olması gerekir. Ancak hakkımdan feragat ettim ve ‘kadrolara başvuran arkadaşlarımızın puanlarını hesap edelim’ dedim. Kriteri aşan insanlar içerisinde bile sıralama yaptık. Bu dönemde biz yüzde 50 kıdeme, yüzde 50 bilimsel çalışmaya verdik. Böylece 6 ay ya da 1 yıl içerisinde bu kıdem sebebiyle bekleyen arkadaşların bilimsel düzeyi daha üst olan arkadaşlarla geçilmesi mümkün olabildi. Bu bir yarışı da beraberinde getirecek. Çünkü üniversitenin puanlarını da bizim yükseltmemiz gerekiyor. Yani ‘fikri şu olur, şu gruba ya da sosyal topluluğa mensup olur’ diye bakmıyoruz. Yeter ki üniversiteye katkısı üst düzeyde olsun. ‘Listeyi YÖK’e göndereceğiz. İtirazı olan varsa itirazını yapsın. Yoksa da artık bundan sonra sesini çıkarmasın’ diyerek şeffaflığı da öneriyoruz.
3 YILDIR PATİNAJ YAPIYORUZ
Bursa Uludağ Üniversitesi diğer üniversitelerle kıyaslandığında bilimsel araştırmalarda nerede?
- Bilimsel araştırmalar konusunda da 16 araştırma üniversitesi içerisindeyiz. Araştırma üniversiteleri içerisinde 2017’de 10. sıradayız, 2018’de 14. sıradayız. Bilimsel araştırma ve teknoloji noktasında ilk beşte olan üniversitelere bütçede sembolik ilaveler yapılıyor. Biz de 2,5 ay içerisinde bilimsel çalışmaları harekete geçirdik ama sonuçlarını 2020’den sonra görebileceğiz. Bu sene hedefimiz 2019 sonu itibariyle 16 araştırma üniversitesi içerisinde kalabilmek. Yani Bursaspor süper ligden küme düştü, inşallah Bursa Uludağ Üniversitesi küme düşmez. Dönemin sonunda dünyanın ilk 1000 üniversitesine girme hedefimiz var. Ancak bu hedef bile Kamil Hoca’nın bıraktığı noktadaki sıralamadan bile geridir. Şu anda 1235. sıradayız. 1229., 1226., 1235. sıra derken 3 yıldır patinaj yapıyoruz oralarda. Ben bu kadro işlemleriyle insanların ehliyet ve liyakate önem verdiğimiz anlayışını özümsemelerinin akabinde bir güven duygusuyla üniversiteye daha fazla sahip çıkacaklarını, Bursa Uludağ Üniversitesi mensubiyeti ve aidiyetini ön plana çıkartacakları ve biraz daha gayret göstermelerini bekliyorum.
ÜNİVERSİTE HOCASININ ZEKÂTI, ÜRETTİĞİNİ TOPLUMA YANSITMASIDIR
Üniversite-sanayi işbirliği konusunu biraz açabilir miyiz?
- TÜBİTAK’ın 2244-Sanayi Doktora Programı var. Program kapsamında özel sektörde daha fazla araştırmacı istihdam edilmesini teşvik etmek amacıyla, doktora öğrencilerine yönelik burs ve özel sektöre yönelik istihdam desteği veriliyor. 4 yıl boyunca doktora yapanın maaşı TÜBİTAK tarafından destekleniyor. Bu Türkiye’yi şaha kaldıracak bir projedir. Bu anlamda sanayi ile çok ciddi işbirliklerimiz var.
Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliği (KÜSİ) üyesiyiz. Ayrıca bir de Üniversite-Sanayi İşbirliği Geliştirme ve Araştırma Merkezi adıyla tamamen gönüllülük esasıyla çalışan bir sivil insiyatifimiz mevcut. Her ayın ilk çarşamba günü üniversiteden 7-8 hocamızla sanayinin önde gelen 8-10 duayenimiz bir toplantı yapıyoruz. Şimdi aynı şeyi Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı (BTSO) İbrahim Burkay ile yapıyoruz. ULUTEK ile ortaklığımız var. Üniversitemizde envanterini çıkardığımız hocalarımızın patentlerini sanayicilerimize vereceğiz. Bunu ticarileştirebilecek sanayicilerimiz varsa hocalarımızla bir araya getireceğiz. Bursa kazanacak. Yani BTSO Başkanı Burkay’ın ‘Bursa büyürse Türkiye Büyür’ mottosunu biz de üniversitemize uyarladık. Sanayi işbirliği bizim üniversitemizin üç temel işlevinden biri. Bu işlevlerden biri öğrenci yetiştirmek, ikincisi araştırma, üçüncüsü de ürettiklerinin sonucunu toplumla paylaşmaktır. Ürettiğiniz her bir şeyi toplumla paylaşmak zorundasınız. Ben hep şunu diyorum; Üniversite hocasının zekâtı, ürettiğini topluma yansıtmasıdır. Önemli hedeflerimden bir tanesi Bursa Uludağ Üniversitesi tarihi yazıldığında denecek ki; “Ahmet Saim Kılavuz ekibiyle üniversite-sanayi işbirliğinin arzulanan noktaya gelmesi için ciddi çabalar sarf etti.” Öğrenciyle ilişkilerimizde ‘öğrenci dostu bir üniversite’ olmayı odağa alıyoruz. Kıt imkânlarımıza rağmen öğrenciyi memnun edecek işler yapmaya gayret ediyoruz.
Elif Çetin Sezgin - Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz - Burcu Başar
ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ SORGULAYARAK BAŞLAMALI
Efsane rektör Kemal Kurdaş’ın ODTÜ’sü sorgulayan, yarına dönük, bilimsel düşünen, moda deyimle ‘hayata karşı sağlam duruşu olan’ öğrenciler yetiştirmekti. Kılavuz’un hayali nasıl öğrenciler yetiştirmek, nasıl bir üniversite?
- Ben gençliğimizin Mevlana’nın pergel metaforuyla yetişmesinden yanayım. Mevlana “Pergelin iğneli ayağı sabittir benim dinimde, ama diğer ayağıyla yetmiş iki milleti dolaşırım” der. Bunu üniversitede gerçekleştirmeye gayret edeceğiz. Üniversite gençliğinin veya Türk milletinin sabit ayağı tarihten bugüne tevarüs ettiğimiz ve geleceğe aktaracağımız milli ve manevi değerlerimiz, ilkelerimiz, değer yargılarımız. Ama bu sabit ayağımızın yanında bir de hareketli ayağa sahibiz: Çağdaş, modern dünya. Onun için de üniversite gençliğinin sorarak, sorgulayarak başlaması gerek. Mümkünse dünyanın çözemediği problemleri biz çözmeye gayret edeceğiz. Onun için de kaliteye ihtiyacımız var.
Başarılı bir kariyer inşası için gençlere neler önerirsiniz? Profesyonel hayata atılmadan önce öğrencilik yıllarında yapılmasını tavsiye ettiğiniz şeyler nelerdir?
- Üniversite gençliği önce bol okuyacak. Çok yönlü okumalı ve muhakeme etmeli, çözüme ulaşamadığı konularda sorular sormalı. Fikir özgürlüğü içerisinde arkadaşlarına, hocalarına sormalı. Böylelikle bu tarz öğrencilerden oluşan üniversitenin de hem demokrasinin yerleşmesinde hem fikir bilimi açısından donanım itibariyle daha iyi noktalara geleceği kanaatini taşıyorum. Şu anda üniversitemizde yaklaşık 136 öğrenci topluluğumuz var. Çok da canlılar. Üniversitenin ‘hoş geldin’ toplantısında bir tarafta sosyal hizmetle ilgili topluluk diğer tarafta başörtülü kızlar, hemen yanında Atatürkçü Düşünce Topluluğu. Bu havayı üniversiteye yansıtabilirsek diyebilirim ki Türkiye’de kavgalar biter.
BURSA’YA BORCUMUZ VAR
En büyük sorunlardan biri Bursa Uludağ Üniversitesi’nin kentten fiziki olmakla birlikte ruhen de kopuk olması. Ufak tefek işbirlikleri tabi ki oluyor ancak bu ileri taşınabilir mi?
- Tabi ki o da borcumuz. Üniversite başta olmak üzere kamu yönetimi, Valilik, yerel yönetimler, ticaret ve sanayi odaları, organize sanayi bölgeleri, üniversite rehberliğinde kent ile ilgili çok yönlü projeksiyonların uygulanabileceği çalıştaylar düzenin oluşması gerekiyor. Biz de buna bilimsel rehberlik yapabiliriz.
BUÜ’DE OKUMAKTAN GURUR DUYACAKLAR
Bu söyleşiyle vermek istediğiniz en önemli mesaj ne olur?
- 2023’te huzur ve güvenin, arkadaşlığın, dayanışmanın ön plana çıktığı, insanların severek ve koşarak geldiği, içinde bulunmaktan haz ve mutluluk duydukları bir huzur yuvası hedefliyorum. Öğrencilerimin ‘Ben Bursa Uludağ Üniversitesi’nde okuyorum’ diye göğsünü gere gere kendilerini ifade edebildikleri bir üniversite. Onların sosyal alanlarının eksik olduğunun da bilincindeyiz. İmkânlarımız el verdiğince onları daha çok üniversitede tutacak, onların bilimle, sanatla, kültürel faaliyetlerle yoğrulmalarını sağlayacak bir sosyo kültürel merkezin oluşması için de gayret göstereceğim ve öğrencilerle sürekli işbirliği halinde olan, dertlerini dinleyen, yeterince öğrenciliği yaşamış ve onlara da güzel bir öğrencilik yaşatmak isteyen bir rektör olmayı hedeflediğimi söyleyebilirim. Ve üniversitenin dünya üniversiteler sıralamasında da, Türkiye üniversiteleri sıralamasında da, araştırma üniversiteleri sıralamasında da ilk 10’a girecek, dünyada ilk 1000’e, Türkiye üniversiteleri içerisinde de ilk 20’ye girebilecek bir tablo ile karşılaşmasını ümit ederim.