Marmara'nın küçük Antalya'sında sera çiftçisi mağdur

Güncelleme Tarihi:

Marmaranın küçük Antalyasında sera çiftçisi mağdur
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 2015 11:46

- Sebze üretiminden dolayı "Marmara'nın küçük Antalya'sı" olarak bilinen Bilecik'in Söğüt ilçesine bağlı Çaltı ile İnhisar ilçesinin Akçasu ve Yakacık ile çevre köylerinde, iki gündür etkili olan kar yağışı nedeniyle seralar çöktü - Bazı üreticiler çöken seraların altında kalan ürünlerini kurtarmak için tehlikeye rağmen çalışmaya devam ediyor - Çaltı Köyü Muhtarı Osman Akçay: "4 bin dönüm arazideki sera yok. Hükümetin buna el atıp, gerekeni yapmasını istiyoruz" - Üretici Tiftik: "Dünyanın gözü İstanbul'da, İstanbul halkının sebze ihtiyacını karşılayan yerlerden birisi de biziz. Annemin, babamın yıllarca tırnaklarıyla yaptıkları emekleri boşa çıktı" - Üretici Kocabıçak: "Biz yetiştiriciyiz. Biz olmazsak ne Marmara ne de İç Anadolu Bölgesi yiyemez"

Haberin Devamı

BİLECİK (AA) - TARIK ŞAKAR - Sebze üretiminden dolayı "Marmara'nın küçük Antalya'sı" olarak bilinen Bilecik'in Söğüt ilçesine bağlı Çaltı ile İnhisar ilçesinin Akçasu ve Yakacık ile çevre köylerinde, iki gündür etkili olan kar yağışı nedeniyle seralar çöktü. Bazı üreticiler çöken seraların altında kalan ürünlerini kurtarmak için tehlikeye rağmen çalışmaya devam ediyor.

Mikro klima özelliğine sahip Söğüt ve İnhisar ilçelerinde, örtü altı tarımla yılda 3 veya 4 mahsul alınıyor. İklimiyle ve verimli topraklarında üretilen marul, yeşil soğan, roka domates ve salatalık gibi sebzelerin başta İstanbul olmak üzere Marmara ve İç Anadolu Bölgesi'ne günlük 150 araçla ürün pazarlanıyor.

Çaltı Köyü Muhtarı Osman Akçay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Bir afet oldu doğrusu. Seralarımız bu hale geldi. Çiftçimiz mağdur durumda. İçinde hala mahsulleri var. Çiftçi ağlayacak derecede. 4 bin dönüm arazideki sera yok. Hükümetin buna el atıp, gerekeni yapmasını istiyoruz" dedi.

Haberin Devamı

Sera üreticisi Ali Argan da 20 yıllık emeklerinin boşa gittiğini, devletten müjdeyi bir haber beklediklerini belirterek, "Köylümüzün geleceği bitti. Gelecek hiçbir şeyimiz yok. 'Yok olmak' böyle bir şeyse biz yok olduk. Üretici olarak bittik" ifadesinde bulundu.

Fide üreticisi Hüseyin Gülmez ise adeta doğal afet yaşadıklarını vurgulayarak, "Hepimiz zincirleme birbirimize borçluyuz. Ben de borçluyum, çiftçi de bana borçlu. Hangi çiftçiden alacağımı tahsil için para isteyebileyim, şu görüntüyü gördükten sonra. Zor durumdayız, hükümetimizden destek bekliyoruz" diye konuştu.

- "Annem, babam tırnaklarıyla bu hale getirdi"

Seracılık yapan Osman Tiftik ise 30 yıldır üretim yaptıklarını ve genç yatırımcı olarak projelerinin, hayallerinin bulunduğunu ancak doğal afetin engel olduğunu ifade etti.

Durumu doğal afet olarak gördüklerini belirten Tiftik, şöyle konuştu:

"Dünyanın gözü İstanbul'da, İstanbul halkının sebze ihtiyacını karşılayan yerlerden birisi de biziz. Annemin, babamın yıllarca tırnaklarıyla yaptıkları emekleri boşa çıktı. Akdeniz Bölgesi'nden İstanbul'a sebze girmiş olmaya başlasa, bizim değerimizi anlayacaklar. Biz burada saklı bir vadiydik. Emin olun ki, şu anda halimiz perişan. Hiçbir şekilde bu sistemin altından kalkamaz. Biz herkese ekmek verirken, çark durdu şu anda. Buna devletin el uzatması, milletin birbirine destek olması gerekir. Bir şekilde bunun üstünden kalkmamız gerek yoksa bunun ceremesini Türkiye çekecek. Sadece bizim burası olarak düşünmeyelim. Şu anda çiftçiler mahvoldu" ifadesinde bulundu.

Haberin Devamı

Sera üreticisi Ramazan Doğru da 3 yıl önce seracılık yapmaya başladığını ve yaptıklarının karla başına yıkıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Biz Türkiye olarak büyük bir ülkeyiz. Hep birlik olmak istiyoruz. Yardım bizim içimizden gelen bir şey. Biz de hükümetimizden elini uzatmasını istiyoruz. Çünkü bir şahısla kalkacak durum değil, büyük ellerle kalkacak durum. 1-2 yılda olan bir şey değil, 20-30 yılda yapılan seralarımız bir gecede afetle gitti. Mağdur durumdayız, borç ödemeye çalışırken ikinci bir borca girdik, kaldıracak durumumuz yok. Belki 3-5 gün sonra evimize ekmek götüremeyeceğiz. Çünkü bizim para çarkımız durdu. Arkadaşımızdan istesek arkadaşımızın serası göçtü. Bize elini uzatacak hükümetimizden, büyüklerimizden destek istiyoruz. Bizim hükümetimiz gerçekten yardım etmeyi sever, kendi ülkemize değil dış ülkelere bile yardım eden bir hükümetken bize niye yardım etmesin."

Haberin Devamı

- "Biz yaparsak onlar yaşayacak, yapmazsak yok"

İnhisar İlçesine 20 kilometre uzaklıktaki Akçasu köyünde seracılık yapan Selçuk Koçabıcak, 40-50 yıldır böyle bir afetle karşılaşmadıklarını, orta Sakarya'nın bittiği anlamına geldiğini belirtti.

"Biz yetiştiriciyiz. Biz olmazsak ne Marmara ne de İç Anadolu Bölgesi yiyemez. Biz yaparsak onlar yiyecek, yapmazsak yok" diyen Koçabıcak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu düzen bir daha aynı yerine gelmez. Bir dönümlük seranın 20 bin lira maliyeti var. Bir şekilde devletimizin, bu olaya el atması ve kalkındırması lazım. Zaten herkes borçlu. Fideyi diktik. Fidenin borcu ödenecek ama seranın altında kaldı. Fidenin tanesi 60 kuruş. Nasıl ödeyeceğiz, nereden bulacağız bilmiyoruz. Van'da depremzedelere nasıl yardım edildiyse biz de o şekilde yardım bekliyoruz."

Haberin Devamı

Seracılık yapan Gökhan Aydın da yetişkin ve dikilmiş kıvırcık marulları bulunan köylerindeki 600 dönümlük seranın zarar gördüğünü belirterek, geçim kaynaklarının örtü altı yetiştiricilik olduğunu bildirdi.

İnhisar ilçesine 6 kilometre uzaklıktaki Koyunlu Köyü Muhtarı Gürol Emir de 250 dönümlük sera arazisinden 220 dönümlük bölümünün zarar gördüğünü anlattı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!