Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun Bilecik’te

Güncelleme Tarihi:

Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun Bilecik’te
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2015 12:08

KATILIMCILAR

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen "Şehir-İnsan Medeniyet Köprüsü: Örnek Kişilikler" projesi kapsamındaki, Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, Bilecik’te düzenlenen "Beş şehirli" söyleşisine katıldı.
Bilecik Belediyesi Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki etkinliğe; Vali Ahmet Hamdi Nayir, Belediye Başkanı Selim Yağcı ve Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan, 2. Jandarma Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Halis Zafer Koç, İl Genel Meclis Başkanı Serkan Yıldırım, İl Jandarma Komutanı Albay Alper Sır, Bilecik İl Emniyet Müdürü Ali Ekber Bektaş, POMEM Müdürü Sadettin Aksoy, Vali Yardımcıları, kurum müdürleri ve çok sayıda davetli katıldı.
“AN GELDİ KALPLERİMİZ BERABER ÇARPTI, AN GELDİ GÖNÜL COĞRAFYAMIZIN UZAK DİYARLARINDA GÖZLERİMİZ BUĞULANDI”
Söyleşi öncesi bir konuşma yapan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan, Bilecik olarak kendilerinin ülkeye bugüne kadar yaşanmayan güzelliği yaşattıklarını düşündüğünü belirtti. Özcan, “Tam 5 yıldır kesintisiz her hafta devam eden ülkemizin çok seçkin ilim, fikir, sanat insanlarının şehrimize bizleri dindirmek üzere davet edip onların birikimlerinden istifade etmek üzere belki de Guinness Rekorlar Kitabına girmeye aday bir programlar düzenledik. Bu programların en son halkasında çok çok kıymetli bütün bu kültürün mirasçısı, kültürü hakkıyla temsil eden abide şahsiyetlerimize hem tanıtmak hem de onlarla yaşadığı hatıraları anlatmak ve aynı zamanda da aynı geleneği devam ettiren çok kıymetli bir bilim insanı, gönül coğrafyamızda her köşesinde alın teri bulunan bir insan Sayın Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Haluk Dursun Bey’i misafir etmekten büyük onur duyuyoruz. Kendisiyle 30 yıla yaklaşan bir geçmişimiz, bir dostluğumuz, bir beraberliğimiz var. An geldi kalplerimiz beraber çarptı, an geldi gönül coğrafyamızın uzak diyarlarında gözlerimiz buğulandı. Birbirimize sarıldığımız ağlaştığımız zamanlar da oldu. İçimiz titredi, dualar ettik. İnşallah bu ülkeye bu medeniyete, bu kültüre bu mirasa hizmet etme imkanımız olur diye ve onun içinde çok şükür ediyoruz” dedi.
“COĞRAFYANIN İYİ BİLİNDİĞİ BİR TARİH DERSİ VE MEKAN ALGISI, BUNUN DA YERİNE GİDEREK, GÖZLEMLEYEREK ÖĞRENİLMESİDİR”
Etkinlikte konuşan Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, proje ile yakın geçmişte yaşamış model kişilikleri gençlerle buluşturma amacını taşıdıklarını ifade ederek, geçmiş kültürlere, seslere ve hatta geçmiş kokulara merak sarıp üzerinde çalışma yapılması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin içinde bulunduğu gönül coğrafyasında 30’a yakın ülke bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Dursun, şunları kaydetti:
’’Geniş bir gönül coğrafyasının içinde olmak, orayı tanımak, bilgileri toparlamak kolay değil. Bu işin bir gönül işi olması lazım. Bu coğrafyanın bir gönül coğrafyası olduğunu bilmek lazım. Başkaları gibi, oryantalistler gibi değil, gerçekten bu coğrafyanın bütününü kapsayan ve kucaklayan bir gözle, ifadeyle buna yanaşmak ve yaklaşmak lazım. O bakımdan Ahmed Süheyl Ünver, Ali Fuat Başgil, Ekrem Hakkı Ayverdi, Fethi Gemuhluoğlu ve Mahir İz’i Bakanlık olarak 5 şehirli olarak seçtik. Bu isimlerin unutulmaya yüz tutma tehlikesini de hissedip, bu çalışmayı projelendirdik ve Sayın Başbakanımızın konuşmasıyla başlatılmış oldu ve devam ediyor. Bunun bir tarafı Türkiye sathında şehirleşme duygusunun tekrar hatırlatılması ama diğer tarafı geleneksel kültürümüzü geleceğe taşımak hayali. "Gelenek, güncel ve gelecek", ’3G’ diyoruz. Coğrafyanın iyi bilindiği bir tarih dersi ve mekan algısı, bunun da yerine giderek, gözlemleyerek öğrenilmesidir. Bizim özellikle gençlere hitaben yapmamız gereken birkaç şeyden bahsetmek istiyorum. Hiç olmazsa hoca olduğumuz ve nasihat verme kabiliyetinin olduğu belli olsun. Şimdi bizim diğerlerinden farkımız eğitim sisteminden farkımız biz merak etme duygusunu ve tahrik duygusunu vermek yerine doğrudan bilgiyi veriyoruz. Veriyoruz zannediyoruz. Hocanın yapacağı tahrik etmek. Meraktan öldürmek. ‘Ya ben bunu nasıl görmem, bunu ben görmezsem çok ayıp olmaz mı? Yazıklar olmaz mı bana?’ dedirtmek. Sonra çocuğa, gence, delikanlıya, genç kıza, sıradan ve sürüden olmamayı öğretmek. Sıradan olma, herkesin olduğu gibi tek tip insan olma. Biraz desinler ki ‘Şekerlenmiş, tatlanmış, uçuk, kaçık’ desinler sana. Sıra dışı birisi olduğunu söylesinler. Ama en önemlisi sürüden olmak. Seni kimse gütmez. Ruhlaştırarak elinde ki çomakla sağ tarafa sol tarafa orta tarafa ne tarafaysa sürükleyerek götürmesin. Sıradan ve sürüden olmazsanız işte o zaman sıra dışı olma kabiliyetiyle gerçekler olabiliyorsunuz. Bizim eğitimimizde veremediğimiz tek tip bilgi yükleyici, sevk edici, yönlendirici bir çıkmazın içine sıkıştırıp bırakmak. Bu normalde ders saati değil. Normal bir saat eğitim saati de değil. İnsanlar eğer gelip bir arayış, bir faydalanmış, bir farklı bir iş yapma duygusu içerisinde bir garipte bulunuyorlarsa bunun çok sevindirici bir tarafı var. İlk yapılmış iş bana göre yerini bulmuş. Merak ettirmek, gönlünü harekete geçirmek ve ondan sonra gayretinin karşılığını almak üzere bulmak.”
Dursun, ayrıca Söğüt-Bilecik bölgesinde yapılacak kurgulanmış prizmatik veya açık alan müzesinin, Osmanlı’nın kuruluşu ve Çanakkale arasındaki tarihi bağlantısının güzel olacağını sözlerine ekledi.
Proje kapsamında belirlenen Ahmed Süheyl Ünver, Ali Fuat Başgil, Ekrem Hakkı Ayverdi, Fethi Gemuhluoğlu ve Mahir İz’in hayatları ve eserleri, slayt ortamında anlatıldı.
Söyleşinin sonunda Vali Ahmet Hamdi Nayir, Belediye Başkanı Selim Yağcı ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan, Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’a, günün anısına çeşitli hediyeler taktim ederek, fotoğraf çektirdi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!