Güncelleme Tarihi:
BALIKESİR'in Edremit İlçesi'ne de sınırı bulunan Kazdağları'nda yaşayan Tahtacı Türkmenlerinden göçebe el sanatları ustası Mehmet Ali Tuzlu, 'göçebe yurt çadırı'nı geleneksel olarak yapanların son temsilcilerinden biri olarak öne çıkıyor.
Tahtacı Türkmenlerinden olan göçebe el sanatları ustası Mehmet Ali Tuzlu, Kazdağlarında 'göçebe yurt çadırı' yapıyor. Edremit Körfezi'nde yurt çadırının "topak ev" olarak bilindiğini dile getiren Tuzlu, bu çadırın tamamen el işçiliğiyle hiçbir metal parça kullanılmadan yapıldığını anlattı. Tuzlu, "Ağaç konstrüksiyon üzerine konur. Göçer yaşama uygun şekilde yapılıyor. Kurulması ve toplanması göçebe hayatını kolaylaştıran özelliklere sahiptir. Şekil itibariyle kubbe oluşu, doğa şartlarına rüzgara dayanıklılığını arttırmaktadır. Kış aylarında üst tarafta hava alan bölümün bir örtüsü daha bulunmaktadır. Yurt çadırı genellikle 5 metre çapında yapılır. Çadır içinde kullanılan eşyalar, kültürün kendi içinde yaşayan hayvanların derileri, yünleriyle yapılıyor. Bu çadırın yaklaşık dayanıklılık süresi, kullanıma bağlı olarak 10 yıl kadardır. Yurt çadırının, keçe örtüsü sayesinde yaz aylarında serin, kış aylarında ise sıcak tutma özelliği vardır. Yurt çadırı bir aile geleneğimizdir. Ben yurt çadırını yapmayı dedemden öğrendim. Türkiye'de tek geleneksel yurt çadırı yapan kişi olduğum söyleniyor. Dedem Ali Tuzlu 84 yaşındayken 23 yıl önce vefat etti. Aynı zamanda dedem yurt çadırının son ustası idi. Bizler gelenekleri olan, eli keser ve testere tutan insanlarız. Bu işler bizim genlerimizde var. Biz Tahtacı Türkmenleri Türkiyede şaman kültürünü en canlı tutan toplumuz. Ben de bu yurt çadırını ve tahta oymacılığı ile geleneklerimizi yaşatmaya çalışıyorum" diye konuştu.
4 BİN YILLIK GEÇMİŞ
Ahşap oymacılığı, ham deri işlemeciliği, çarık ve pösteki (koyun ya da keçi postu) yapımı ve işlemesinde 4 bin yıllık bir geçmişe sahip olduklarını söyleyen Tuzlu, "Tahtacı Türkmen Kültürü içinde binlerce yıllık göçebe yaşamının birikimiyle dört nesilden beri yani 120 yıldır bir aile geleneği olan el sanatlarını devam ettiriyoruz" dedi. Oduna şekil vererek birer obje sanat eseri yada ev eşyası haline dönüştürdüğünün altını çizen Tuzlu, "Edremit Körfezi'nde yöremizde yetişen ağaç türleri arasında ayrım yapmıyorum. Zeytin, çam, dut, çınar, kayın, kestane, meşe, dişbudak, göknar, karaağaç, ceviz. Her ağacın kendine has bir dili vardır ve bu dilleri biliyorum. Malzememi ise odunculardan ihtiyaç halinde ise orman işletmesinden alıyorum. Geleneksel testeremiz olan hızar testeresi bizim kültürümüzde en önemli objelerden biridir. Tahtacı dendiği zaman genlerden gelen bir özellik vardır. Buda testere kullanmak ve keser kullanmaktır. Ben tahta oymacılığını ne zaman öğrendiğimi hatırlamıyorum. Sanki genlerimde işli ve oturup tahta yontuyorum ve kazancımı yani ekmeğimi tahta yontmacılığından kazanıyorum. Elimdeki odun bazen bir objeye, bazen masa sandalye veya bir sanat eserine dönüşüyor" diye konuştu.
Fatih Emrah ERDOĞAN / EDREMİT (Balıkesir), (DHA)
FOTOĞRAF