Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE Kent Konseyleri Platformu'nun Kuşadası'nda yapılan 18'inci Genel Kurul toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı. Yedi maddelik sonuç bildirgesinde çevre bilinci, barış, dayanışma vurgusu yapıldı. Yaz aylarında nüfus yoğunlukları artan turizm bölgelerine özel statü verilmesi istendi. Kent yaşamı için önem taşıyan konuları ön plana çıkarılarak, büyükşehir yasası eleştirildi.
Kuşadası Derici Otelde 16-17 Nisan tarihlerinde 47 Kent Konseyi'nin başkan ve üyelerinin katılımıyla yapılan "Türkiye Kent Konseyleri Platformu 18. Genel Kurul toplantısı" sona erdi. Alınan kararlar çerçevesinde hazırlanan 7 maddelik sonuç bildirgesinin ilk maddesini "barış" dileği oluşturdu. "Ülkemizin bir bütün olarak her köşesinde yaşayan yurttaşlarımızın din, dil, ırk, renk ve cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin barış içinde, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayalı, terör, şiddet ve baskıdan uzak bir ortamda yaşam hakkı bulunmaktadır. Bu hakkın korunması devletin görevidir. Ülkemizde toplumsal barışın "yurtta barış dünyada barış" ilkesi doğrultusunda tesis edilmesini talep ediyoruz" denildi.
BÜYÜKŞEHİR YASASI
Dört yıl önce çıkarılan ve kamuoyunda bütün şehir yasası olarak bilinen 6360 Sayılı Yasa'yla ilçe belediyelerinin gelirleri ve yetkilerinin yüksek oranda azaltıldığına dikkat çekilen bildirgede, "Merkezi yönetim tarafından nüfus oranlarına göre belirlenen ve paylaştırılan bütçenin, özellikle yaz-kış nüfus dengesizliğinin yaşandığı turizm ilçelerine özel statü verilerek yeniden düzenlenmesi, Büyükşehir Belediyelerine bırakılan yerel hizmetlerin ve gelirlerinin anılan yasadan önce uygulandığı gibi bu statüdeki belediyelere tekrar geri kazandırılması gerekmektedir" görüşlerine yer verildi.
BİR DİZİ KARAR ALINDI
Kent Konseyleri platformunun çevreyle ilgili aldığı kararlarda, devletin çevrenin geliştirilmesi konusunda vatandaşlara karşı ödevleri bulunduğuna dikkat çekilerek şöyle denildi:
"Türkiye Kent Konseyleri Platformu, ülkemizin her yerinde tarihi, kültürel, doğal ve çevresel varlık ve değerlerimizin talan edilmesine karşıdır ve bundan sonra da yaşam ve çevre hakları konusunda Anayasamızın verdiği hakları kullanarak takipçisi olmaya devam edecektir. Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından her tür ölçekli imar planları belediyelerden, kurumlardan, sivil toplum kuruluşlarından görüş alınmadan hazırlanmaktadır. Kentlere dair yapılacak tüm planların hazırlanma sürecinde, yerel sivil toplum kuruluşlarının doğrudan görüşünün alınması gerekmektedir. Ayrıca, merkezi yönetimin belediyelerin imar yetkilerini kısıtlaması ve tüm sürecin merkezden yürütülmesi (arsa, arazi tahsisi, ruhsat ve yapılaşma izni verilmesi) katılımcı demokrasi ilkelerine aykırıdır. Enerji üretim tesisleri (Jeotermal, HES, RES, GES vb.), maden, taş ocakları için kaldırılan ÇED raporları yeniden istenmelidir. Yatırımın yapılması planlanan bölgelerde, yerel dinamiklerin bu konulardaki görüşlerinin ele alınması ve kent konseylerinin daha etkin olarak sürece müdahil edilmelerinin önü açılmalıdır. Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü olan 17 Nisan'da, Türkiye Kent Konseyleri 18. Genel Kurulu'nda, üretim temelli çağdaş ve bilimsel bir eğitim sisteminin ülkemizde yeniden gündeme alınması gerektiğini vurguluyoruz."
Latif SANSÜR / KUŞADASI (Aydın), (DHA
FOTOĞRAF