Dr. Aydın: “Taşkınlar, Toprak Kirliliği Ve Kayıplara Son Verilmeli”

Güncelleme Tarihi:

Dr. Aydın: “Taşkınlar, Toprak Kirliliği Ve Kayıplara Son Verilmeli”
Oluşturulma Tarihi: Nisan 06, 2015 11:23

AYDIN TABİP ODASI BAŞKANI DR. METİN AYDIN, BÜYÜK MENDERES NEHRİ’NDE YAŞANAN TAŞKINLAR SONUCU ORTAYA ÇIKAN TOPRAK KİRLİLİĞİ VE KAYIPLARININ ENGELLENMESİ GEREKTİĞİNİ BELİRTTİ.

Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Metin Aydın, Büyük Menderes Nehri’nde yaşanan taşkınlar sonucu ortaya çıkan toprak kirliliği ve kayıplarının engellenmesi gerektiğini belirtti.
Toprağın insan ve diğer canlıların yaşamında temel teşkil eden çok önemli bir kaynak olduğuna işaret eden Dr. Metin Adyın, “Canlılığın devamı için toprağın en önemli bölümü yüzey toprağıdır. Toprak kirliliği veya toprağın kaybedilmesi, toprağın sahip olduğu fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik yapısının bozulması veya bir daha ulaşılamayacak şekilde kaybedilmesidir. Toprak kirliliği yanlış tarım tekniklerinin uygulanması, yanlış ve fazla gübre ile tarımsal mücadele ilaçlarının kullanımı, atık ve artıkların, ağır metaller içeren inorganik kirleticiler ile organik kirleticiler olan petrol ve petrol ürünleri gibi zehirli ve tehlikeli maddelerin toprakta birikmesi sonrasında ortaya çıkmaktadır. Tüm bu kirletici maddeler toprak dışında insanlarda da birikme düzeylerine bağlı kanserojen ve öldürücü olmaktadır” dedi.
“MENDERES HAVZASI ÇÖLLEŞİYOR”
Aydın tarım memleketi olduğuna ve taşıdığı tarımsal zenginliklerin, Türkiye tarımsal faaliyetleri arasında ciddi bir yer aldığına değinen Dr. Aydın, “Türkiye’de üretilen incirin yüzde 63’ü, kestanenin yüzde 36’sı, zeytinin yüzde 20’si, pamuğun yüzde 13’ü Aydın’da üretilmektedir. Tüm bu tarımsal ürünlerin üretilmesi için Aydın’da verimli topraklar ve doğal koşullar yüzyıllardır mevcut idi. Fakat son yıllarda Aydın’da yapılan yanlış tarım, sanayi, plansız kentleşme uygulamaları ve Jeotermal santral sayısının toprakları tarım yapılmayacak ölçüde işgal etmesi ile Aydın’da toprak kirliliği ve toprak kaybedilmesi, su ve hava kirliği ile beraber en önemli çevre problemi haline gelmiştir. Tüm bu uygulamalar Türkiye genelinde insanı, yaşamı ve çevreyi dışlayan, her şeyi tamamen paraya endeksleyen yanlış yönetimsel faaliyetler ile örtüşünce Aydın’da Menderes Havzası çölleşmeye, insanlar içinde ölüm havzası haline gelmeye başlamıştır. Aydın’da yaşamın devamı için birinci öncelikli problem Menderes Nehrinin kirliliğidir. Bugün Menderes Nehri’nin taşıdığı kirlilik, çevreye ve doğal yaşama verdiği zarar ‘uluslar arası felaket bölgesi’ ilan edilmeyi gerektirecek düzeyi çoktan geçmiştir. Bunu görmezlikten gelip gerekli tedbirleri almayan tüm yerel ve genel yöneticilerinin bu vebalde ciddi payı vardır. Her yıl olduğu gibi bu yılda Menderes nehri yağan yağmurlar sonrası baraj kapaklarının açılması ile taştı ve nerede ise tüm Menderes havzası toprakları sular altında kaldı. Ciddi bir yönetim ve planlama hatası olan su taşkınları bu havzada tarım yapan çiftçilerin nerede ise kaderi haline getirildi. Menderes nehri taşkınlarının çiftçilere vermiş olduğu ciddi maddi zarar dışında, yaptığı diğer çok önemli zarar sular altında kalan topraklarda kirlilik ve toprak kayıplarına sebep olmasıdır. Menderes nehri şu anda 20 tür endüstriyel kirli atık içermektedir. Evsel atıklar,zirai ilaç ve gübreler,Jeotermal santral akışkanları Menderes nehri kirliliğini ciddi oranda arttırmaktadır.Tüm bu zehirli atıkları taşıyan Menderes nehri su taşkınları ile barındırdığı bu zehirleri taştığı topraklara bırakarak hem toprak kirliliğine hem de yer altı suların kirlenmesine sebep olmaktadır.Yapılan araştırmalarda pamuk tarımının yapıldığı Söke ovasında toprağın 60-90 santimetre altında DDT tarım ilacının bulunması bu taşkınların Menderes havzası topraklarında yaptığı kirliliği göstermesi adına çok önemlidir.Menderes nehri kirliği sadece toprak ve tarımsal ürünlere zarar vermekle kalmıyor ayrıca etrafındaki yerleşim yerlerinde yaşayan insanların da sağlığını ciddi oranda etkilemekte,ölümcül hastalıklara sebep olmaktadır.Aydın’da son üç yılda kanser oranları Türkiye ortalamasından 2,5 kat fazla artmıştır.Yine son üç yılda Türkiye’de ölümler yüzde 21artmışken, Aydın’da yüzde 30 artmıştır.Aydın’da en fazla kanser hastaları ve ölümler Menderes nehrine en yakın yerleşim yerlerinde görülmektedir.Bu kötü tablo sürdürülebilir olmayıp Aydın halkının,Aydın coğrafyasının kaderi değildir” diye konuştu.
TABİPLER ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ SUNDU
Aydın Tabip Odası olarak tüm yerel ve genel yöneticileri göreve, Aydın halkını da bu kötü kadere ‘hayır’ demeye davet eden Aydın, çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı: “Menderes nehri ve havzası ‘uluslar arası felaket bölgesi’ ilan edilmeli ve koruma altına alınmalıdır. Menderes nehrinin kaynak aldığı Afyon, Uşak, Denizli, Aydın illerinde kirliliğe sebep olan, atık üreten tüm kuruluşların arıtma tesisi kurmaları ve çalıştırmaları zorunlu hale getirilmeli. Menderes havzasında tarım üretiminde kullanılan zirai ilaçların satışı, kullanımı mutlaka kontrol edilmeli, sıkı denetime tabi olmalıdır. Aydın ili jeotermal santral çöplüğü haline getirilmekten kurtarılmalıdır. Yeni Jeotermal santral açılması önlenmeli, mevcut tesisler çevreye ve canlı yaşamına zarar vermeyecek halde hizmet verir hale getirilmelidir. Beşparmak dağlarındaki maden ocaklarının doğayı ve tarihi zenginliklerimizi talan etmesine, canlı yaşamına verdiği zarara dur denilmeli, dünya mirasına sahip çıkılmalı ‘Beşparmak Dağları Milli Park’ ilan edilmelidir”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!