Güncelleme Tarihi:
Adem GÜNGÖR/ ARTVİN, (DHA) – ARTVİN'in Kafkasör Yaylası Cerattepe Mevkii'ndeki madencilik faaliyetleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, 'Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu' raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan Türkiye’nin en büyük çevre davasında hazırlanan ve Rize İdare Mahkemesi’ne sunulan bilirkişi raporuna, Yeşil Artvin Derneği basın açıklaması ile sert tepki gösterdi.
Otopark Meydanı'nda toplanan yaklaşık 1000 kişilik kalabalık, ‘Gerçek bilirkişi Artvin halkıdır. Artvin halkı kararını vermiştir' yazılı pankart açtı, 'Bilirkişi biz biliriz, sanma ki vazgeçeriz' ve 'Cerattepe geçilmez, Artvin halkı yenilmez' sloganları attı. CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ile Sinop Milletvekili Barış Karadeniz’in de katıldığı basın açıklamasını okuyan Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, 3 aydır bekledikleri bilirkişi raporunun ne yazık ki, şimdiye kadar görülen bilirkişi raporlarının en acayibi ve bakanlığın ÇED olumlu kararını olumlama raporu olarak tarihe geçtiğini savundu. Analizlere dayalı bir belge olarak hazırlanması gereken bilirkişi raporunun kimi bilgilerin tekrarlanması, genellemeler ve olasılıklar öne sürmekle yetinilerek hazırlandığını iddia eden Karahan, şöyle konuştu:
"Rapor her şeyden önce bu yönüyle son derece yetersizdir. Bir başka bilim dışı değerlendirme de ormanla-ağaçların karıştırılmasıdır. Bir orman ekosisteminin değeri ağaç sayısı ile belirlenemeyeceği gibi, 'şu kadar sayıda ağaç kesilecek, öyleyse zarar olmayacak’ sözü de o denli bilimsel gerçeklerden uzaktır. Bir maden işletmesinin orman ekosistemlerine etkisi, kesilecek ağaç sayısı ya da zarar görebilecek alanın küçük olmasına indirgenemez. Bunu raporuna yazan bir profesöre de bilim adamı denemez. Bu anlamda bu rapor, bir orman fakültesi öğrencisinin bile bildiği gerçeklerin, bazı hocalar tarafından bilinmediğinin, ya da bilinse de söylenemediğinin bir göstergesidir.”
“ORMAN FAKÜLTESİ HOCASI 'MADENCİLİK ORMANA ZARAR VERMEZ' DİYOR”
Cerattepe ve Genya’nın doğal yaşlı ormanlarının yalnızca ağaçların rastgele bir araya geldiği bir ağaç topluluğu olmadığını ifade eden Karahan açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:
"Öyleyse nasıl oluyor da şirketin yaptırdığı ÇED raporunda bile bazı sakıncalar ve zararlardan söz edilirken, bir Orman Fakültesi hocası, madenciliğin ormana zarar vermeyeceğini söyleyebiliyor? Böyle bir felaket herhalde dünyada tektir ve o da bizim başımıza gelmiştir. Raporda, dava konusu madencilik faaliyetinin olası etkilerine karşı alınacak önlemler konusunda ne yazık ki tamamen yatırımcıların beyanları, yani tartışmalı ÇED bilgileri esas alınmıştır. Oysa bu raporun konusu zaten ÇED’in değerlendirilmesi ile ilgilidir. Üstelik çok daha önemlisi, bu etkiler tek tek ele alınarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ancak değerlendirme yapılamadan sadece tespitlerde bulunulmuştur. Oysa her ekosistem için olduğu gibi orman ekosistemlerine olan etkiler için de tümleşik olarak değerlendirme yapılmalıdır. Bu raporu yazan ekip, anlaşılmıştır ki zaten tümleşik, yani kümülatif etkilerini değerlendirme yetkinliğine sahip değildir.”
“BU RAPORUN TUTULACAK BİR YANI YOK”
Teleferik hattının maden ruhsat sahası dışında olduğunu herkesin bilmesine rağmen bilirkişi heyetinin raporu sadece teleferik üzerine oturtarak dikkatleri asıl konu olan maden sahasının dışına çekmeye çalıştığını öne süren Karahan, “Esasen teleferik hattı ile 365 gün ve 24 saat sürekli çalışılmasına rağmen taşınacak rezerv 292 bin ton olarak hesaplanmış olmasına ve bu durumda 500 bin ton rezervin teleferikle taşınmasının mümkün olmadığının tespit edilmesine rağmen taşıma sorununun önceki ÇED’den farklı olarak çözüldüğü söylenebilmiştir. Bu raporun neresini anlatsak bilemiyoruz. Tutulacak bir yanı yok. 61 sayfalık raporda yazılı olanların yarısından fazlası ÇED’den aynen alıntı, diğer bölüm ise ağırlıklı olarak ÇED raporunu aklamak için parayla yaptırılan raporlardan aynen alıntı şeklindedir. Hatta bu garabet o kadar ileri götürülmüş ki, bilirkişi raporunun bir bölümünde yazılanlar, başka bölümünde aynen tekrarlanabilmiştir. Bir bilirkişi raporunda iki şekil bile alt yazıları ile aynen 5 sayfa sonra yeniden kullanılabilmiştir. Bu bir kara mizah değil. Ülkemizde bilirkişilik yapan bazı hocaların bilimsel düzeyini gösteren acı verici bir örnektir. Endemik siklamenleri, ‘buradan alıp biraz yukarı ekerseniz sorun çözülür’ diyebilen bilirkişilere bırakın madenin etkilerini sormayı, ‘2 artı 2 kaçtır?’ diye sorulması bile caiz değildir” diye konuştu.
“BİLİRKİŞİ HEYETİ ŞİRKETE HALKI İKNA İÇİN KENDİNCE TAVSİYE VERMEKTEDİR”
ÇED raporunda vaat edilen taahhütlerin nasıl yapılacağının bilirkişiler tarafından sorgulanamadığını öne süren Karahan, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Sözde uzmanlık konularında bu denli tutarsız yaklaşımlar sergileyen bilirkişi heyeti, kendilerine ait olmayan ve bu mahkemece sorulmayan sosyal konularda görüş sergilemekten kaçınmamış ve ‘kamuoyunun madenciliğe karsı olumsuz durmalarına da neden olmamak için ekosistemdeki tahribatın en aza indiren atık yönetim önlemleri alındığının net ve açık biçimde herkese gösterilmesi önemlidir’ gibi bir önerme yumurtlamışlardır. Teknik bilirkişi raporunun meselenin sosyal yanına dair bir yorumda bulunması öncelikle raporun amacı ve hazırlayanların yetkinlikleri dışındadır. Kamuoyundaki hangi düşüncenin madene karşı itiraza yol açtığı ancak halkın kendisinin dile getirebileceği ve de sosyal bilimciler tarafından derinlemesine bir araştırma yapılması ile ortaya konulabilecek bir konudur. Heyetin yaptığı bu çıkarımın dayanaksız olduğu son derece açıktır. Üstelik heyet, bu dayanaksız iddiadan yola çıkarak, adeta şirkete halkı ikna etmesi için ne yapması gerektiği konusunda kendince tavsiye vermektedir.”
“BİLİRKİŞİLER YALANA ALET OLDU”
Raporda en dikkat çekici ve üzüntü verici olayın, 22 yıl öncesinde karar verilen ve herkesin bildiği, ‘kapalı madencilik’ safsatası ile ilgili olduğunu ifade eden Karahan, “Bu durum, maden şirketi ve ne yazık ki bu yanlış bilgiye inanan siyasi irade tarafından sürekli olarak yeni bir yöntemmiş gibi sunulan, ‘açık işletme iptal, kapalı işletmeye geçilecek’ sözünün, bilirkişi heyeti tarafından zarar verilmeme gerekçesi olarak kabul edilmiş olmasıdır. Raporun birçok yerinde kapalı işletme olmasının zararı ortadan kaldıracağı gibi bilim dışı, zavallı ve sığınmacı bir tavır takınılmıştır. Yine ruhsat alanının 4406 hektar olmasına rağmen bu alanın sadece 22.2 hektar kısmında madencilik yapılacağı vurgusu özellikle yapılmış, açık işletme ile ilgili ayrıca bir başvuru olduğu anlatılmış olmasına rağmen bu yalana bilirkişiler alet olmuşlardır” dedi.
“BİLİRKİŞİ RAPORUNDA İNSAF VE İNSANLIK ARANMIŞ ANCAK BULUNAMAMIŞTIR”
Bilirkişi raporunun madencilik faaliyetini gerçek anlamda irdeleyerek olası sorunları ortaya koymadığını ifade eden Karahan şunları söyledi:
“İçerik fakirliği, cümle hataları ve yazım özensizliği nedeniyle rapor tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Defalarca okunan 61 sayfalık raporda bir bilgi kırıntısı, bir adalet duygusu, uzmanlıklarına uygun bir bilimsel değerlendirme, içinde 25 bin kişinin de yaşamakta olduğu bir ekosistemin yok edilip edilmemesine ilişkin söylenenlerde insaf ve insanlık aranmış ancak bulunamamıştır. Esasen raporu yazanların bilgi düzeyi ve önyargıları hakkında kuşkuya yer vermeyecek bir rapor olmuştur. Ne yazık ki bilimin, sadece azgın bir kar hırsı ile doğayı ve bütün yaşam alanlarını yağmalayanların kapısında kul edildiği bir yağma düzeninden geçiyoruz. Bu karanlık düzen elbet bir gün sona erecek, bu raporları verenler, ders verdikleri gençlerin ve evlerindeki çocuklarının yüzlerine bakmaya utanacaklardır. Bu kişileri vicdanlarının karanlığı ile tarihe bırakıyoruz. Bu bilirkişi raporu hakkındaki itirazlarımızı 15 gün içerisinde hazırlayıp mahkemeye sunacağız, daha sonra duruşma günü bildirildiğinde bütün ülkedeki Artvin dostları ile birlikte bu davanın duruşmasına gideceğiz.”
“VALİNİN GİDERAYAK MADENCİLERİ SİLAHLANDIRMASINI UNUTMAYACAĞIZ”
Artvin Valisi Kemal Cirit’in veda yemeğinde, kapısının kendisi hakkında suç duyurusunda bulunanlara da açık olduğu yönündeki açıklamalarına da değinen Karahan, “Bizi terörist ilan eden, 7 ilin güvenlik güçlerini üzerimize salan, üstümüze gaz, mermi yağdıran, makamına kabul etmeyen bir Vali'nin kapısına gitmeyeceğimiz açıktır. Giderayak Artvin’in gençlerini birbirine kırdırarak, kan akıtarak bölme amacı taşıyan, madencileri silahlandırma projesini kabul etmiş olmasını asla unutmayacağız. Yine bir yaşam mücadelesini büyük emek ve özveriyle sürdüren Artvin halkına yönelik, özellikle kamu kurumlarında çalışan arkadaşlarımıza soruşturmalar açarak sindirme politikasını biliyor ve unutmuyoruz. Açık tuttuğu kapıdan kimlerin gelip geçtiğini gördük, biliyor, tarihe not ediyoruz. Artvin halkı olarak bilinmelidir ki, Vali'ye gönlümüzün kapısı kapalıdır. Bizim için karar verenler artık başka diyarlara gidiyor, bizi her zaman olduğu gibi derdimizle ve Cengimizle baş başa bırakıyor. Unutulmamalıdır ki biz Artvin’e ve ülkemize güzel hizmet edeni de etmeyeni de unutmayan, birini kalbinin ta içine, diğerini ise aklının bir köşesine yazan bir halkız.”
“BİLİR BİLMEZ KİŞİLERİN SÖZÜYLE ARTVİN’İ TERK ETMEYİZ”
Cerattepe maden projesinin Artvin halkının birlik, beraberlik, kardeşlik, özveri ve sevgisi ile yoğrulmuş ve başarıya ulaşmış bir mücadele olduğunu kaydeden Karahan, “Bu gün her zamankinden daha güçlüyüz. Yaşam alanlarımızı, doğamızı, kurdun kuşun hakkını, bu cennet vatanı elbette savunmaya devam edeceğiz. Artvin haramilere bırakılmayacak kadar değerli ve bütün dünya için bize emanet edilmiş eşsiz bir mirastır. Baskıyla zulümle bu toprakları terk edeceğimizi zannedenler boşuna beklemesinler. Biz Artvinliyiz ve bilir bilmez kişilerin sözüyle Artvin’i terk etmeyiz” ifadeleri ile sözlerini tamamladı.
Grup daha sonra maden aleyhine sloganlar atarak dağıldı.
FOTOĞRAFLI