Güncelleme Tarihi:
SANAT,
Sen, ne güzel şeysin!..
Contemporary İstanbul'un 16.'sı gerçekleşti. Tersane'de yapılan bu saat ziyafeti, 10.000 metrekare açık ve 9.500 metrekare kapalı alanlarda 57 galerinin katılımı ile gerçekleşti.
Server Demirtaş'ın mekanik heykelleri 'Sıkış Tıkış' ve 'Aşk' en çok beni etkileyenler arasında idi. Sonra Rachel Hayes'in, sanatın sürdürülebilirliğine dikkat çeken 'Gelecek için Bayraklar' enstelasyonu ve daha nicesi... Renk, ruh, hava hepsi melanda birbirine o kadar uyumlu olmuş ki... Tersane'ye çok yakışmış, Haliç'e, 'Altın Boynuz'a' , Contemporary İstanbul çok yakışmış! Açık yemek alanlarını da unutmamak gerekli, onlar sayesinde tüm gününüzü geçirebileceğiniz, dünyanın bir yerindeyim ama neredeyim diye düşündüren bir alan yaratılmış .
FAZIL SAY
Benim canım Antalya'ma döner dönmez, Fazıl Say ve Serenad Bağcan dinlemeye koştum, Akra Jazz Festivali'ne. Fazıl Say'ın Antalya'da ilk defa Serenad Bağcan'ı bizlerle tanıştırmasını, Mezopotamya Senfonisi'ni ilk defa çalışını, hayatımda ilk defa, dünyanın en zor ve en ilginç enstrümanı theremini Carolina Eyck'den dinletmiş olmasını.. Yeni ve ışıl ışıl müzik dahisi yetenekleri Antalya ile tanıştırmalarını hep izlemek kısmet oldu. Antalya bir farklı sanki Fazıl Say'da... ayrı bir sevgisi var. Elbet, Kadir Dursun'un bunda çok önemli bir rolü var. Geçmişte, Uluslararası Piyano Festivali'nin de...Dün akşam da, ünlü viyolonsel sanatçısı Cemal Aliyev vardı Akra Jazz sahnesinde. Hopa yok mu bizim Artvin/Hopa... işte onu bir dinleyin lütfen Cemal Aliyev'den... Fazıl Say'ın bestelerinden kavgayı, sevgiyi, rüzgarı, hüznü, coşkuyu, vahşeti... her şeyi dinleyebilmek nasıl bir şeydir(?)
Tabiki, konser bitti ama ben günlerce hatta uzun bir süre etkisinden çıkamam. Her Fazıl Say sonrası yaşıyorum bu etkiyi:) gerçekten, Fazıl Say Etkisi diye bir güzellik var ve her yıl Antalya'mıza bu eşsiz etkiyi taşıyan Akra Jazz Festivali'ni hayal eden, hayata geçmesinde taşın altına elini koyan ve en iyi şekilde sanatseverleri ağırlayan, Kadir Dursun ve elbette Berna Dursun'a, Akra Hotel sahibi Haydar Barut ve capcanlı güler yüzlü Arka ekibine sonsuz teşekkür ediyorum. Bunun üzerine her hafta yazsam az kalır. O nedenle, ha bire bunu yazıyor falan demeyin, üzülürüm. Kim yapıyor böyle kıymetli işleri Antalya'da? Tabi ki anlatacağız dilimiz döndüğünce, gideceğiz imkanlar elverdiğince... ben gururla anlatırım, yapılan iyi şeyleri.
Uluslararası Altın Portakal Film Festivali sonlanıyor ve kazananları merak ediyorum. Bakalım, orada nasıl genç ve yeni yetenekler olacak. Bu türden organizasyonlarda değer verdiğim en önemli şey, gençlere ışık tutuyor mu? Yeni yetenekler, teşvik ediliyor mu?
Çünkü, ülkemiz genç yetenek dolu...ağzına kadar hem de! Yeter ki, bulmak isteyelim ve teşvik için gerekli mekanizmaları çalıştıralım.
CENNET ANTALYA
Perşembe günü ise Kaleiçi Festivali başlıyor, orada en çok meraklandığım Kaleiçi'mizin sokaklarındaki sergiler... tarihin içinde sanat, sanatın içinde tarih... iç içe bir muhteşemlik. Tarihi mekanlarda sanat bambaşka oluyor. Ve, bu anlamda Antalya en şanslı kent. Antalya'ya sadece bir kent demek de... ne bileyim... çok basit kalıyor. Cennet diyelim olsun bitsin.
Yok böyle bir kent!
Ha eğriler var elbet, ama onlar var diye doğruları desteklemeyecek miyiz?
Tam tersi, doğruları parlatalım ki; eğriler de kendini doğrultsun.
Şimdi rota oluşturuluyor ve Kepez Dokuma'ya Kadın Kooperatiflerimizin , (ben onlara , 'çalışkan arılar' demek istiyorum) festivaline gidiyorum. Sonra rotam, Elmalı ve haftaya bir Elmalı yazısı gelecek .
Sevgiyle Kalın.