Güncelleme Tarihi:
ANTALYA Kent Konseyi, Manavgat başta olmak üzere Akseki, Alanya ve İbradı ilçelerinde yaşanan, 10 günde kontrol altına alınabilen orman yangınlarıyla ilgili bir rapor hazırladı. Küresel iklim değişiminin ortaya çıkardığı sonuçlara vurgu yapılan raporda, orman felaketleriyle mücadele ve yanan alanların yeniden ağaçlandırılması konusunda öneriler gündeme getirildi.
ETKİN BİR PLANLAMA YOK
Türkiye’de ormanları yangınlardan korumak için etkin bir planlama olmadığı kaydedilen raporda, “Planlar hazırlanabilir ancak bu planı etkin biçimde uygulama becerisine sahip olmak çok daha önemlidir. Uygulamada her alanda ne büyük bir kargaşanın yaşandığı yangınlar sırasında açıkça gözlendi. Daha etkin mücadele için Orman Genel Müdürlüğü (OGM) bünyesindeki ekiplerle, diğer kurumlar ve sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyonun sağlanması gerekiyor” denildi.
EĞİTİME KAYNAK AYRILSIN
Orman yangınlarının yüzde 90’ının insan kaynaklı çıktığı aktarılan raporda, “Bu süreçte yangınla mücadele politikalarında çok zayıf kalındığı anlaşıldı. Bütçede insanın ve toplumun bilinç düzeyinin artırılmasına çok sınırlı kaynak ayrılırken, helikopter ve uçak kullanımı için üçte birinden fazla kısım ayrılmış durumda. Bu durum, OGM’nin yangınların çıkmasını önlemeye değil, çıkan yangınları söndürmeye odaklandığını ortaya koymaktadır” denildi.
OGM GÖNÜLLÜLERİ GÖRMEDİ
Uzmanlar tarafından hazırlanan raporda, şu öneriler yer aldı: “Yangınları önlemek için hiç gecikilmeden en geniş kapsamda sivil toplumun desteğini kazanma stratejisine geçmelidir. İtfaiye hortumunu sırtlamış genç kızlarımız, pet şişelerle alevlere meydan okumaya çalışan delikanlılarımız bu desteğe ne denli gönüllü olduklarını ortaya koymuşlardır. Devletin bu tabloyu gözlemleyerek yangınlarla mücadelede katılımcı bir stratejiye yönelmesi, doğru bir adım olur”
YOL KENARLARI TEMİZLENMELİ
Yangın riski taşıyan bölgelerde yol kenarlarındaki kuru ot, yaprak, ince dal gibi yanıcı maddelerin periyodik olarak temizlenmesinin önemine vurgu yapan Kent Konseyi’nin çalışmasında şu ifadeler yer aldı: “Bu işlemle yangın çıkma olasılığı yüzde 80 oranında azaltılabilir. Bu çalışmanın daha kalın kuru yanıcıları da kapsayacak şekilde genişletilmesi yangınların şiddetinin düşmesine neden olur. OGM ‘yanıcı yönetimi’ adı verilen bu çok ucuz, uygulanması kolay yöntemi hiç uygulamamıştır. Çok farklı noktalarda ve çok şiddetli yangınlar çıkmasının temel nedeni budur.”
KENDİNİ YÖNETEN YANGINLAR
Raporda şu noktalara dikkat çekildi: “Yangına dirençli orman kurma ilkeleri yayınlandı, ancak uygulanmadı. Dağlık alanların sırtlarında yanıcılardan temizlenmiş şeritler açılması, bu şeritlerin de uçak ve helikopterlerle ıslatılması yangının önünü alabilir. Bu, çok daha basit, ucuz ve güvenli yoldur. Yaşadığımız çok şiddetli yangınların su atılarak söndürülmesi mümkün değil. Bu yangınlar, kendi kendilerini yönetebilen, kendi iklimlerini yaratabilen üç boyutlu yangınlardır. Her bir saatte Hiroşima’ya atılan atom bombasının yaklaşık altıda biri kadar enerji açığa çıkarırlar.”
DOĞAYA BİR YIL ŞANS TANIYALIM
“Yangının henüz külü bile soğumadan fidan dikimi için alana dozer ve kepçelerle girilmesi, yangının kendinden çok daha büyük bir felaket olur. Doğaya kendini yenileyebilmesi için bir yıl şans verilmesi gerekir. Kızılçam ve maki bitki örtüsünün yangınlar sonrası rehabilitasyon sürecindeki kabiliyeti insandan çok daha yüksektir. Bu bekleme süresi içinde alan uzmanlar tarafından incelenmeli, sadece doğanın desteğe ihtiyacı olduğu yerler belirlenerek buralarda tohum takviyeleri yapılmalıdır. Yanan ormanlar kendilerini büyük ölçüde yenileyebilecektir. Sürenin sonlarına doğru doğanın destek istediği yerlerde tahribat yaratmadan fidanlar dikilebilir.”
ORMANLARIN GENETİK HAFIZASI
“Bu ormanlar milyonlarca yıldır belirli aralıklarla yangınlara maruz kalmış ve kendi varlıklarını sürdürebilmenin yollarını öğrenmiş, genetik hafızalarına kaydetmişlerdir. Sadece bitkiler değil,orman hayvanları da aynı ekolojik uyumu göstermişlerdir. Yanan alanlarda hayatını kaybetmiş hayvanların büyük bir kısmı, insan eliyle yapılmış yapıların içinde kalan, iple bağlanan memeli hayvanlardır. Büyük memelilerde bu oran yüzde 0.2-3 civarındadır. Yanan alanlarda, ileri sürülenin tam aksine, biyolojik çeşitlilik 10 yıl içinde artar. Hayvan popülâsyonunda da yangın sonrası 2-3 misli artış gözlenir.”
AĞAÇLAR YEŞERİR, KUŞLAR GELİR
“Yangından iki hafta sonra bazı bitkilerin ilk sürgünleri yeşermeye başlar. Bu arada kuşlar ve kaçan hayvanlar da geri döner. Önümüzdeki ilkbaharda alan çok renkli ve çeşitli bitkilerle farklı bir görünüş sergileyecektir. Bitkiler oluşursa hayvanlar da mutlaka gelir. Kızılçam ormanlarında biyolojik çeşitlilik özellikle ilk 3-5 sene çok artar, zamanla azalır. Makilik alanlarda önemli bir değişim olmaz. Maki elemanlarının çoğu sürgünle gençleştikleri için yangından önceki yapı, yangın sonrasında da devam eder. Yangın nedeniyle açılan alanlarda çeşitlilik artar, bunun nedeni toprakta yangını bekleyen tohumların çimlenme fırsatı bulmalarıdır.”