VALİ KARALOĞLU: ANTALYA MÜZESİ YERİNDE KALMALI

Göreve geldiğiniz günden bu yana ortaya koyduğunuz yönetim anlayışı ile Antalya’nın simge isimleri arasına girdiniz. Bu başarının sırrı nedir?

Valilik liderlik demek. Bana göre bir vali her şeyi yapmak mecburiyetinde değil ama her şeye dokunmak, sorunların çözümüne yönelik tarafları bir araya getirip ortak çözüm aramak görevi olmalı. Ben hiçbir soruna beni ilgilendirmez, bu valinin görevi değil diyerek bakmadım. Ortada bir başarı varsa bu anlayışın eseri.

Yani kenti özümsediniz ve her problemi tüm taraflarıyla değerlendirdiniz.

Aynen dediğiniz gibi. Tabi bunu tek başına yapmadım. Tarımda, turizmde hep ilgili tarafları topladım onlara liderlik yapmaya çalıştım. Her konuda toplumun önünde uyarıcı, birleştirici olmayı hedefledim. Özellikle kenti kavga ortamından uzak tutmayı amaçladım.

Bunu başarabildiniz mi?

Açıkça söylüyorum; benim olduğum kentte kavga olmaz. Diğer görev yaptığım illerde de bu böyleydi. Antalya’da bir sürü siyasi farklılık var ama huzurumuz da var şükürler olsun. Birlikte düşünüyor, birlikte üretiyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımız Menderes Türel Allah razı olsun bugüne kadar hiçbir projemize hayır demedi. ATSO Başkanımız Davut Çetin, AOSB Başkanımız Ali Bahar hiçbir zaman ayrı tellerden çalmadı. Çünkü hepimizin ortak paydası Antalya.

Bu tavrınız sayesinde projeler oluşuyor ve kısa sürede sonuçlandırılıyor sanırım.

Antalya’da inşa edeceğimiz daha çok değer varken şahsi farklılıklar üzerinden neden kavga edelim? Yönetim anlayışım içinde kavga yok. Ortak payda üzerinden değer üretmek var.

Bu anlayış meslek hayatınızda size ne kazandırdı?

30 sene önce çalıştığım Karakeçili Kaymakamlığımda da aynı şeyleri yaptım. Bugün oradaki insanlarla hala diyaloğumuz var. Ve 30 yıl sonra ilçenin en önemli caddesine ismim verildi. Bu bana büyük bir onur yaşattı. Çünkü bu millete, bu devlete borcumuz var. Ben de görevimi en iyi şekilde yaparak borcumu ödemeye çalışıyorum. Allah sağlık verdikçe de değer üretmeye devam edeceğim.

Görev süreniz ve tabi 2018 yılı sizin için nasıl geçti?

2016 yılı hiçbirimizin hatırlamak istemediği bir yıldı. Turizm verileri çok kötü, terör saldırıları yaşanıyor ve üstüne hain darbe girişimi. Ben Antalya’ya geleceğimi yaklaşık 2 ay önce biliyordum. Hemen harekete geçtim ve danışmanımı Antalya’ya gönderdim. Kendisi Kaş’tan Alanya’ya kadar Antalya’yı karış karış gezdi. EXPO 2016 nedir, neye yarar hepsini araştırdı ve bana çok ciddi bir rapor sundu.

BENİMLE DALGA GEÇTİLER

Yani daha göreve başlamadan kenti çözdünüz?

Kenti tanımak için hazırlık yaparsanız göreve başladığınızda adaptasyonunuz çok kolay olur. Ben de bunu yaptım. Kentin sorunlarını, avantajlarını öğrendim. Hatta 2016 yılı sonunda 2017 yılı turizm hedefini 10 milyon turist olarak açıkladım. Bunu söylediğimde turizmciler ‘Bu vali hayal görüyor’ diyerek benimle dalga geçti.

Ama bu kent bunu başardı.

Evet. Hep beraber başardık. Ama o zaman dünyanın hiçbir destinasyonunda iki sene arasında yüzde 50 fark olmaz diyorlardı. Hatta Davut Bey’le (Davut Çetin) iddiaya girdik. Sayı 10 milyon 400 bin olunca iddiayı ben kazandım. (Gülüyor)

LİDER VAAT ETMELİ

Sizi kritik dönemler de dahil hiç karamsar görmedik. Bu tavrı korumayı nasıl başardınız?

Lider olarak iyimser olmalıyım. Lider vaat etmeli. Toplumun önüne hedef koymalı. Yoksa ben de oturup turizmciyle ağlasaydım, vah vah mahvolduk, yok olduk deseydim süreci böyle yürütemezdik.

2018 öncesi de böyle bir tavır sergilediniz. Beklentilerinizi karşılayan bir yıl oldu mu?

2018 için 14 milyon hedefi koyduk ve 13,5 milyonun üzerine çıktık. Tarımda, istihdamda yine çok önemli başarılar elde ettik. Bu müthiş bir şey. Herkesin başarısı bu. 2016 yılında göreve başladığımda esnaf Kundu’da, Kemer’de eylem yapıyordu, kepenk kapatıyordu. 2 senede bu noktaya geldik. Allah nazardan korusun. Tüm kentin bunda emeği var.

KADER DEĞİL İNTİHAR

Türkiye gündemine taşınan projelerden birini de ‘Ölümle Tokalaşma’ sloganı ile gündeme taşıdınız.

2017 yılında 103 vatandaşımızı trafik canavarına kurban verdik. Aslında canavar olan trafik değil biziz. Gerekli koşulları sağlamayarak adeta intihar ediyoruz. Tüm önlemleri alsanız da kaza elbette olabilir. Fakat emniyet kemeri yuvasına 1 TL’lik toka takarak seyahat ediyorsanız artık bu kader değil, intihardır. Sahte tokaları hayatımızdan çıkarmalıyız. Ne satanı ne de kullananı affetmememiz lazım.

Projede hangi aşamadayız?

Kampanyadan çok memnunum. Dışişleri Bakanımızın desteği ile kampanya daha da yayıldı. Büyükşehir Belediye Başkanımız, AGC Başkanımız konuya hassasiyet gösterdi. Birçok vilayetten destek mesajları alıyoruz. Yeni çalışmamızı da 2019 yılında motosiklet ve kask kullanımı ile ilgili yapacağız.

SAYGI EKSİKLİĞİ VAR

Antalya’da araç kullanımı ve kurallara riayet konusunda genel bir değerlendirmeniz var mı?

Üzülerek söylüyorum ki Antalya’daki sürücülerde müthiş bir lakaytlık var. Şimdi çıkalım Aspendos Bulvarı’na gidelim sağ şerit boş olduğu halde sol şeridi işgal edip 35-40 kilometre hızla giden onlarca araç görürüz. Hatta bu araçlar polise bile yol vermiyor. Acayip bir vurdumduymazlık ve saygı eksikliğimiz var. Hep beraber bunu çözmeliyiz. Çünkü medeniyetin en büyük göstergelerinden biri trafikteki davranış biçimi.

Çok tartışılan bir konulardan biri de TEDES. Sistemin devreye girdiği hatta yüklü miktarlarda ceza kesildiği kulaktan kulağa yayılıyor. 

Net söylüyorum; TEDES devrede değil. Yani bu sistem üzerinden yazılan ceza yok. Bunu siyasi malzeme olarak kullanmaya çalışanlar da çok ayıp ediyor. Bu sistem olmadan nasıl akıllı şehir olacağız? Bu yatırıma ihtiyacımız var. Sistem her hatayı yakalayacakmış. Yakalasın! O zaman sürücü, yaya hata yapmasın. Kırmızı ışıkta geçmesin, sol şeridi gereksiz yere işgal etmesin. Bu sistem bize kurallara uymayı öğretecek. Tamamlandığında da Türkiye’de elektronik alt yapısı en güçlü şehir Antalya olacak. Bunu alkışlamamız lazım.

370 KAMERA DENETİMDE

Sisteme bağlı toplam kaç kamera olacak?

370 kamera sisteme entegre olarak çalışacak. Bu sistem sadece trafik ihlallerini değil, kent güvenliğini de mercek altına alacak. Suçun önlenmesinde, suçlunun bulunmasında elimiz ayağımız olacak.

Antalya’daki metruk binaları defalarca manşetimize taşıdık. Özellikle Balbey’de sorun ciddi. 2019’da bu sorun çözüme kavuşacak mı?

Antalya’daki metruk binaların yüzde 80’nini yıktık. Kalanlar tescilli yapılar. Buralarda da giriş çıkışı önleyici önlemler alıyoruz. Büyükşehir ise ihaleye hazırlanıyor. 2 ay içinde yıkımlar başlayacak ve Balbey en az Kaleiçi kadar önemli bir yer haline gelecek. Bir anlamda çehresi değişecek.

Kaleiçi’ni yayalaştırma projesinin sonuçlarından memnun musunuz?

Kaleiçi’nde çok mesafe aldık. Esnaf mutlu. Projenin başında direnç oldu. Şimdi ise araç sayısının daha da azaltılması isteniyor. Bizim asıl talebimiz çocukluğu, gençliği Kaleiçi’nde geçmiş Antalyalıları yeniden bu bölgeye kazandırmak. Bu insanlar Kaleiçi’ni çok seviyor ama uzaktan. Uzaktan sevmek olmaz. Kaleiçi’ne geri dönmeliler. Biz ne yapıp ne edip Kaleiçi’nin eski eşrafını geri getirmeliyiz.

Müzeye kent sahip çıkmalı. Müze eski yerinde kalsın ama Karayolları arazisini kullanarak yeni bir müze yapılsın fikrini ben de destekliyorum. Tabi bu fikir olmazsa olmaz değil. Mevcut müzenin yeri muhafaza edilerek EXPO’da da dünya çapında bir müze yapılabilir. Tabi müze yerinde kalsın deyip müzeyi gezmeyenler de var. Bana kalırsa onlar gizli gizli müzeyi gezsin. (Gülüyor)

1.8 milyar TL yatırım yapılan EXPO 2016 sergi alanını size göre nasıl değerlendirilmeli?

Bu konuyu ilgili bakanlıklarımız ve siyasi irade tartışıyor. O alanın en iyi şekilde değerlendirileceğini düşünüyorum. Zaten şu anda önemli faaliyetler de yürütülüyor.

Her yıl özellikle kış aylarında hava kirliliği sorununu konuşuyoruz. Turizm kenti Antalya bu kısır döngüden nasıl kurtulacak?

Hava kirliliği sorunumuzun olduğu doğru. Özellikle kömür kullanımı bu sorunu tetikliyor. Trafik yoğunluğu da işin içine girince Kepez üstünden aşağı inerken kirliliği yoğun biçimde hissediyorsunuz. Biz kaliteli kömür kullanımı ve doğalgazın yaygınlaştırılması için çalışıyoruz.

ŞEHİR SORUMLU OLMALI

Sürekli gündeme taşınan diğer bir konuda kentin neredeyse her yerinde gördüğümüz moloz yığınları. Ciddi bir çevre kirliliğine dönüşen bu sorunu nasıl çözeceğiz?

Bu konu da ciddi. Büyükşehir Kızıllı bölgesinde özel bir alan oluşturdu. Tabi insanımız ücret ödememek için hafriyatı gidip Kundu yoluna boşaltıyor sonra da kaçıyor. Toplumun sorduğu soru ne? Bu moloz neden kaldırılmıyor? Kimse molozu oraya dökeni, molozu dökeni gördüğü halde ihbarda bulunmayan vatandaşı sorgulamıyor. Bu tür konularda şehir kendisini sorumlu hissetmeli. Bunu başarabilirsek yasalar çok daha kolay uygulanır.

Kentin birçok noktasında kurulan yöresel pazar ve kermeslerle ilgili çok ciddi şikâyetler alıyoruz. Tüketicinin yanı sıra kent esnafının da tepkisini çeken bu uygulama nasıl kontrol altına alınacak?    

Maalesef bazı kavramları doğru anlamıyoruz. Kermes yapıyorlar 10 bin metrekarede çadır kurup buzdolabı, koltuk satıyorlar. Bu kermes falan değil. Bu ticaretin kayıt dışına çıkarılması. Biz buna karşıyız ve asla göz yummayız. Denetleyemediğimiz, kayıt altına alamadığımız hiçbir şeyin taraftarı değilim. Hem ticari olarak, hem de halk sağlığı açısından doğru değil.

BÖYLE PAZAR OLMAZ!

Esnafın tepkisini haklı buluyor musunuz?

Bence de haklılar. Esnaf vergisini ödüyor ama öbürü cadde ortasına yöresel pazar kuruyor ne girdisi var, ne çıktısı. Sonra biz esnafa bunlarla rekabet et diyoruz. Böyle şey olmaz. Gidip Yörükoğlu’ndan tereyağı alıp Trabzon tereyağı diye satacaksan bu yöresel pazar olmaz.

Antalya’da fuarcılık çalışmalarını, bu çalışmaların turizme katkısını ve fuarcılık yönetim sisteminin doğru yönetildiğini düşünüyor musunuz?

Kentimizde ANFAŞ diye bir yapı var. Bu yapıya bir vali liderlik etmiş, kent dinamikleri bir araya getirilmiş. Bu yapı içinde bir takım hisse devirleri elbette olabilir. Ancak tüm hisseler sizde olsa bile ANFAŞ’ın sahibi olamazsınız. Çünkü ANFAŞ kurulurken de, yaşarken de bu kentin ortak değeri olarak benimsenmiş.

BABASININ ÇİFTLİĞİ DEĞİL!

ANFAŞ’ta kuruluş mantığına aykırı mı hareket ediliyor?

Özeti şu; birisi ben ANFAŞ’ın hisselerini ele geçiririm orayı babamın çiftliği gibi yönetirim diye düşünüyorsa yanılıyor. Öyle bir şansı yok. Buna ne biz, ne de bu kent izin vermez. Şu anda geldiğimiz noktadan çok memnun değiliz. Orada mutlaka iş adamları olacak. Ama hisseler sınırlanmalı. Bunu yaparsak ANFAŞ’ı ortak akıl ile yönetiriz. Bunu yapamazsak fuarcılığı geliştiremeyiz. ANFAŞ’ın sahibi Antalyalıdır. Orda hisse alan herkes bunu bilerek hareket edecek. Biz sermaye düşmanı da değiliz. Herkes istediğini alır, satar. Ama konu fuarcılık şirketi ise kimse orayı babasının çiftliği gibi yönetmeye kalkmaması lazım.

Perge, Aspendos, Alanya kalesi gibi kültürel değeri çok yüksek olan alanların Birleşmiş Milletler (BM) UNESCO tarafından yayımlanan ‘Dünya Mirası’ asil listesine girmesi sizce hayal mi?

Elbette hayal değil. Ancak UNESCO’nun dikkat ettiği şeyler var. Elinizde çok değerli bir alan olabilir ancak bu alanla ilgili hiçbir şey yapmıyorsanız başarılı olma şansınız yok. Bu listeye girebilmek için alan yönetim planı çok önemli. Biz bu konuda maalesef yeterli değiliz. Şu anda listeye girmeye en yakın yer Alanya Kalesi.

ANTALYASPOR İNANILMAZI BAŞARDI

Antalyaspor çok iyi gidiyor. Allah nazardan saklasın. Sezonun başında birisi bize Antalyaspor ilk yarıyı 27 puanla tamamlayacak dese inanmazdık. Bülent Korkmaz’ı, Ali Şafak Öztürk’ü kutluyorum. Tabi bu başarıda en büyük övgüyü taraftar hak ediyor. Takımımızı çok iyi temsil ettiler. İkinci yarıda inşallah böyle geçer.