Güncelleme Tarihi:
ASLINDA yangın sürpriz yapmamış bize, göstere göstere gelmiş. Orman Genel Müdürlüğü de 2 Haziran 2021’de Akdeniz, Ege ve Trakya’nın yangında çok riskli bölgeler olduğu uyarısında bulunmuş, şu an yanan yerleri de harita üzerinde göstermiş. Hatta ajanslar “Ege ve Akdeniz için sıcak gelişme: Tehlike haritası duyuruldu” başlığıyla paylaşmış haberi. Peki biz ne yapmışız, okuyup geçmişiz. Sadece biz mi? Sorumlular, yetkililer herkes uyumuş. Kimsenin aklına ne bir uçak kiralamak gelmiş, ne de koordinasyon konusunda bir hazırlık çalışması…
ARTIK HAVAYA BAKIP ISLIK ÇALAMAYIZ
Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Ekonomi ve Yatırım Danışmanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Karapınar, 2050 yılına vardığımızda 3 derecelik ortalama sıcaklık artışının bizi beklediğini belirtiyor. Bilimsel veriler ortadayken ıslık çalarak havaya bakmak da neyin nesi? Öyle görünüyor ki orman yangınları artık bizim bir gerçeğimiz. İklim değişikliğiyle birlikte daha çok karşılayacağımız orman yangınlarına karşı önlememizi almalıyız.
BÖLGENİN TARIMI YOK OLDU
Orman yangını sadece insanlara, insanların evlerine, ocaklarına zarar vermiyor, börtü böcek ne varsa yakıp yıkıyor. Manavgat özellikle muz, meyve sebze seraları, zeytinliklerin yoğun olduğu, küçükbaş hayvan varlığının çok olduğu bir bölge. Yangında tarımsal alanların zarar görmesinin yanı sıra birçok hayvanımız da telef oldu.
Yangının zararları gün geçtikçe daha çok anlaşılacaktır ancak ilk belirlemelere göre yangında 300’ün üzerinde büyükbaş, 3 binin üzerinde küçükbaş, 27 bine yakın kanatlı hayvan, bin 250’nin üzerinde arı kovanı telef oldu. Muz seraları ve sebze seralarının yoğun olduğu bölgede 700 dekara yakın muz serası, 120 dekarın üzerinde sebze serası, 15 bin dekarın üzerinde zeytin, defne ve keçiboynuzu ile narenciye alanı zarar gördü.
Soru şu; yangıda zarar gören tarım alanlarından vaz mı geçeceğiz, bölgenin tarımsal varlığını, alet edevatı, hayvanını yeniden çiftçiye kazandırarak üretime devam etmesini mi sağlayacağız?
ORMANA DOKUNMAYIN YETER
Yanan ormanlarda ağaç seferberliği düzenlenmemesi konusunda uzmanlar uyarıyor. Ben de bu konuda hemfikirim. Akdeniz’in en önemli ağaç varlığı kızılçam, kozalaklarının bir kısmını yıllarca kapalı tutuyor ve tohumlar canlılıklarını yitirmeden bu kozalaklar içinde bekliyor. Yangınla karşılaşan kozalaklar, tohumlarını yangından koruyor daha sonra ise tohumunu açarak toprakla buluşturuyor. Toprakla buluşan tohumlar tekrar yeşererek orman vasfını daha kısa sürede kazanabiliyor. Yani orman diyor ki bana dokunmayın, beni rahat bırakın ki kendimi yenileyebileyim.
ZEYTİN ARAZİLERİ ZEYTİNLE TEKRAR BULUŞSUN
Ancak Manavgat’taki yangında bir durum daha var. Orman ile köy arasında bulunan zeytinliklerin hepsi kül oldu. Bu nedenle orman dışı arazideki zeytinliklerin tekrar tarım alanı olarak kazandırılması için zeytinlik seferberliği yapılması şart. Bölgeye Antalya’ya has Tavşan Yüreği Zeytini ile Beylik Zeytini fidanı dikimi yapılırsa bana göre yerinde bir iş yapılmış olur. Bu konuya Antalya Tarım ve Orman Müdürlüğü başta olmak Antalya Ticaret Borsası, Ziraat Odaları Birliği gibi kurumlar öncülük edebilir.
BESİCİNİN DERDİ KIŞ AYLARI
Tahıl hasadının ardından kışlık saman yem ihtiyacını depolayan hayvan yetiştiricisinin ahırı ve ağılı yangında küle dönerken, kışın hayvanını beslemek üzere depoladığı yem ve samanı da kül oldu. Oda ve borsaların, belediyelerin çeşitli kurum ve kuruluşların katkısıyla bölgeye önemli miktarda hayvan yemi ve saman ulaştırıldı. Yapılan bu destek bir süre hayvanların karnını doyurur. Ancak hayvanını sağ kurtarabilen yetiştirici, kışın hayvanını nerede barındıracağı ve ne yedireceğini kara kara düşünmeye başladı. Hayvancılığın bölgede devam edebilmesi için telef olan hayvanların yerine yenisi yetiştiriciye hibe edilmeli, barınak ve hayvan yemiyle ilgili yetiştiricinin mağduriyeti de giderilmeli.
ÇİFTÇİ BORÇ İSTEMİYOR DEVLETİNİ YANINDA GÖRMEK İSTİYOR
Bölge halkı, yangındaki zararlarının borçla değil afet kapsamına alınarak hibe yoluyla karşılanmasını bekliyor. Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, “Yangın Manavgat’ımızı sildi geçti, tarım diye de bir şey kalmadı. Biz devletten borç istemiyoruz, afetin yaşayan çiftçimize devletimizin pamuk elini uzatmalı. Kazanç kapısı sıfırlanan bir çiftçi nasıl borçlandırılır, bu adam borcunu neyle öder. Manavgat tarımsal üretimin merkezidir, burayı bitirmeyin” çağrısında bulunuyor.
KOORDİNASYON ARANIYOR
Manavgat’taki yangın 9’uncu gününde… Bölgeye çok sayıda yardım ulaştırılıyor. Ancak koordinasyonsuzluk konusunda pek çok şikayet var. Kriz koordinasyon merkezi bölgenin ihtiyaç ve taleplerini, gelen ve giden yardımları tek elden yöneterek en azından bölgedeki halkın ihtiyaçlarına kolaylıkla yanıt verebilir. Acaba kurum temsilcileri işgüzarlık yaparak “yardım bizim hanemize yazılsın” anlayışı ile mi hareket ediyor? İletişimin nerede tıkandığını anlamak mümkün değil. Önemli olan oradaki bütün canlılara zamanında dokunmak, gerisi hikâye…