Güncelleme Tarihi:
Önümüzdeki yoğun ayların öncesinde sektörün böyle bir etkinlikle bir araya gelmesi turizmcilerin moral depolaması açışından önemliydi. Ana konuma geçmeden izninizle bu etkinliğe dair bir iki kelam edeyim.
BİZ ÖDÜLLER ALIR
ÖDÜLLER VERİRİZ
Geceye yaklaşık 700 turizmci katıldı. 76 kişi ve kuruma ödül verildi. Toplu fotoğraf için ödül alanlar sahneye çağrılınca devasa sahnede neredeyse adım atacak yer kalmadı.
Size bu kadar çok ödül verilmesi garip gelebilir. Bize değil. Biz turizmcilerin gıdası bu ödüllerdir. Krizlerle boğuşmaktan bitap düşen turizmcinin adeta kurtarıcısıdır bu ödüller. Kimin ödül aldığı pek de önemli değildir. Sunulan bir plaket, gönüllerden kopan alkışlar ve içten bir teşekkür... İşte turizmcinin gıdası budur. Bu yüzden biz birbirimize ödüller alır, veririz.
Bu etkinliği hayata geçiren Selçuk Meral’in önemli bir özelliği var. Herkesin gardının düştüğü anda onları cesaretlendirerek, umutlandırarak, bir araya getiren projelerle sektöre önemli bir katkı sağlıyor.
Pandemi döneminde çoğumuzun itirazına rağmen Antalya Turizm Fuarı’nı yapması da bunun bir örneğidir. Yaptığı işlerin kalitesini göz ardı etmemek gerek. Her bir detayı en ince ayrıntısına kadar düşünerek uygulaması süreklilik sağlıyor. Onun bu organizasyon yeteneğine, operasyon kökenli ve Runtalya’dan Aspendos organizasyonlarına kadar birçok etkinliğe imza atmış bir yönetici olarak ancak şapka çıkarabilirim. Antalya sayesinde iki uluslararası evente kavuştu:
1. QM Turizm Ödülleri
2. Antalya Turizm Fuarı
Hem kendisini hem arı gibi çalışan ekibini kutluyor, onlara güç kuvvet diliyorum.
ANTALYA’NIN İNCİSİ:
COSMOS THEATRE
Ödül töreninin yapıldığı COSMOS THEATRE’ı ne zamandır ziyaret etmek istiyordum, bu etkinliğe nasipmiş. Antalya gerçekten incisine kavuşmuş. Mimar Sinan’dan yola çıkarak COSMOS THEATRE’ın Kilit Global’ın ustalık eseri olduğunu söyleyebilirim. Dünyadaki örnekleri ile rahatlıkla kıyaslanabilecek bu muhteşem salonda insan kendisini adeta samanyolunun içinde hissediyor. O kadar çok detay var ki her an bir sürprizle karşılaşabiliyorsunuz.
Yüzlerce ses ve ışık cihazı seyirciyi yerden tavana sarıp sarmalarken, onu eserin bir parçası olarak içine çekiyor. Baş döndürücü bu görselliğe, yiyecek içecek servisindeki profesyonellik eklenince kendinizi yeni nesil bir akşam yemeği tiyatrosunda hissediyorsunuz. Yaz boyunca Cosmos Theatre’da zengin bir etkinlik ve konser programı var, kaçırmayın derim.
‘Z’ KUŞAĞI BAYRAĞI DEVRALMALI
Gelelim konumuza. Ben o akşam konuşmacı olsaydım, salondakilere şunu sorardım, ‘Kaçınız 30 yıldır turizm sektöründesiniz ? ‘ gördüğüm kadarı ile orada oturanların yüzde 70-80 el kaldırırdı. Çoğu benim kuşak: X kuşağı. İlerleyen yaşlarına rağmen turizmi hâlâ çok cefasını çekmiş bu emektar kuşak taşıyor. Onlar turizme başladığında Antalya’nın nüfusu 350 bindi. Turizm hepimiz için çok yeniydi. Ketçap ve Nestcafe bulmak bile çok zordu. Otobüslerimiz 302 S idi. Otel odalarında televizyon yoktu. O kadar çok örnek var ki o dönemlerde yaşadıklarımızı, anlatsak garip durur. Bütün bunlar o dönemin nostaljisi olarak, bundan böyle hatıralarımızı süsleyecek.
Bu kuşak artık yaşlandı, gerçi çoğu emekli olmasına rağmen hâlâ koşuşturmaya devam ediyor. Ancak hem fiziken hem mental olarak çok yoruldular. Sektör artık onların tecrübelerini yeni kuşaklara aktararak yolculuğunu sürdürmeli. Bu entegrasyon, emektar kuşak iyice elini ayağını çekip gitmeden sağlanmalı. Ne onlar birden sektörü terk etmeli, ne yeni kuşak ateşin içine atılmalı. Birlikte geçiş dönemini yönetmeliyiz.
Biliyorum, ‘Z kuşağı turizme hiç sıcak bakmıyor, iş beğenmiyor’ diyeceksiniz. Bunu neredeyse her gün ince bir serzenişle defalarca duyuyorum. O an yüzüme konan acı tebessümde ise şu gizli:
20 yaşındaki insanlar 5 yıldızlı bir otelin restoranında, ya da bir acentenin klimalı ofisinde masa başında çalışmaktansa, yağmurda çamurda, her an kaza tehlikesine maruz olduğu bir motor üstünde kuryelik yapmayı tercih ediyorsa, şapkayı önümüze koyup düşünmeliyiz...