Sümer Ezgü: Ben kalbi atan bir adamım

Güncelleme Tarihi:

Sümer Ezgü: Ben kalbi atan bir adamım
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2016 13:15

Sümer Ezgü: Ben kalbi atan bir adamım

Haberin Devamı

 

* Eşi ve oğluyla birlikte 4 yıl önce Antalya'ya yerleşen Türk Halk Müziği sanatçısı Sümer Ezgü çocukluğunun geçtiği Gümülcine'den çelik çomak oynadığı Bucak'a, Spor Akademisi yıllarından kısa bir süre önce açtığı Sümer Ezgü Sanat Akademisi'ne, konserlerinde yaşadıklarından, eşiyle tanıştığı güne kadar pek çok soruya içtenlikle yanıt verdi.

* Ünlü sanatçı babasının görevi nedeniyle bir süre yaşadığı Yunanistan'ın Gümülcine şehrinin kendisine kattığı en önemli şeyi “Çocukluğum Bucak'ta çelik çomak, misket oynayarak geçmişti ama gördüm ki Gümülcine'de de oyunlar aynı. Yunanlı arkadaşlarımızla oyunlar oynarken öğrendim ki başka çocuklarla da oyunlar oynanabiliyormuş" sözleriyle anlattı.

BURDUR'da doğan, çocukluğu Bucak'ta geçen sanatçı ailesini anlatırken “Anne tarafım Çeltikçi'li. Babam öğretmen olarak Bucak'a geldiğinde annemle tanışıp evlenmiş" diyor. Anneannesinin Selanik göçmeni bir Çerkez olduğunu da ekleyen Ezgü. Trabzon'un ise 'kök' olduğunu söylüyor. Baba tarafının Akçabat'ın eski adıyla Mucura yeni adıyla Doğanköy'ünden olduğunu anlatan Ezgü en son gittiğinde Haçka Yaylası'nda kime dokunduysa kendi sülalesinden çıktığını belirtiyor. Hekimoğulları olarak çok geniş bir sülale olduklarını belirten Ezgü, “Yaşamım bu tarafta şekillendi, aldığım kültür bu tarafta ama Trabzon'la bağlantım sürüyor tabi" diyor.
İLK MÜZİK DERSİ YUNANİSTAN'DA
Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmen olan babasının görevi nedeniyle bir süre Yunanistan'ın Gümülcine şehrinde yaşadıklarını belirten sanatçı o dönemi anlatırken, “Yunanistan'a gittiğimizde 4'üncü sınıftaydım. Bir yıl kaldıktan sonra beni Antalya'ya gönderdiler. İlk mandolin ve nota dersini Gümülcine'de aldım. Memleket ve arkadaşlarımın özlemiyle hep türküler çalıyordum. Türkiye'ye dönünce bağlamaya başladım" diyor. Müzik öğretmenini yıllar sonra TRT'de yaptığı 'Ankara Rüzgarı' isimli programına konuk aldığını belirten Ezgü, Gümülcine'de bir kaç kez konser verdiğini de belirtiyor.
GÜMÜLCİNE'DE ÇOCUK OLMAK
Ezgü Gümülcine'de çocuk olmayı “Sokakta Yunanlı arkadaşlarımız da vardı. Onlarla 'Aldım verdim, ben seni yendim' oynardık. Çocuklarda ne sorun olabilir ki? Sorun büyüklerde. Çocuklar tertemiz. Çocuklar savaş istemezler. Kavga istemezler. Ege'deki sınırları, uçakların it dalaşını bilmezler" şeklinde anlatıyor. İlk aşkının Yunanlı olduğunu da ekleyen sanatçı gülerek, “Okula giderken o kız nedense hep kapının önünde olurdu. Birbirimize bakardık. Öylece geçer giderdim okula" şeklinde anlatıyor.
HALA GÖRÜŞTÜĞÜM ÇOCUKLUK ARKADAŞIM
Bir gün Almanya'dan bir mail aldığını belirten sanatçı bunun kendisi için büyük bir sürpriz olduğunu belirterek “Mailde diyordu ki 'Kızıl saçlı bir Sümer vardı Gümülcine'de. Televizyonda izlediğim Sümer o Sümer mi?' Ben de cevap yazdım 'Evet o benim' diye. Batı Trakyalılar olarak Almanya'da düzenledikleri konsere gittim ve arkadaşımla orada görüştük. Sonra biz Gülay ve kızım Ceren'le İstanbul'dan Gümülcine'ye gittik, onlar Almanya'dan geldiler. Orada buluştuk. Hala görüşürüz" diyor.
SPOR YAŞAMA BAKIŞIMI ETKİLEDİ
Hayatında sporun önemli bir yeri olduğunu anlatan Sümer Ezgü, spor yaşamının Burdur'da lise yıllarında başladığını, Burdur Spor'da futbol, voleybol ve basketbol oynadığını belirtiyor. Ankara 19 Mayıs Gençlik ve Spor Akademisi mezunu olan sanatçı, “Hentbolu seçmiştim yardımcı branşım da halterdi. O yıllarda Vefa Simtel'de hentbol oynadım. Sporla ilgilenirken müzik de vardı. Okuldan sonra 1981'de TRT'nin sınavını kazandım. Böylece yolum açıldı. Spor benim yaşama bakışımı etkiledi. Beni daha dikkatli yaşama, beslenme ve uykuya dikkat etme gibi bir disipline, sistem içine aldı. Yaşamımda spor hep vardır. Yüzerim, yürüyüş yaparım, bisiklete binerim" diyor.
BİRBİRLERİNDEN ÜSTÜNLÜĞÜ YOK
Türkülere gönül veren biri olarak türküleri nasıl değerlendirdiği sorusuna Sümer Ezgü, “TRT'de yetiştiğim için bütün Anadolu türkülerini okudum. Yurttan sesler ekolünde yetiştim ben. Doğup büyüdüğüm ortam Toroslar, Yörükler, Türkmenler, Ege kültürü ama Orta Anadolu, Karadeniz, Azeri türkülerini de okuyorum konserlerde. Tüm türküler güzel. Hiçbirinin diğerinden üstünlüğü yok. Kardeşler. Halkların da birbirlerinden üstünlüğü yok" yanıtını veriyor.
İLK TANINDIĞI TÜRKÜ 'İLVANLI'
1990 yılında Çorum türküsü olan 'İlvanlı' ile tanındığını anlatan Sümer Ezgü türkünün hikayesini şöyle aktarıyor:
“Musa Yenilmez'den türküyü derledim ve albüm yapmak için İstanbul'a gittim. Repertuara baktılar 'Yeterince lokomotif türkü yok' dediler. Moralim bozuldu. Sonra TRT'de okudum İlvanlı'yı. Her yeri sardı. Albüm için gittiğim o yapımcıyla yıllar sonra karşılaştık. 'Ne güzel türkü bulmuşsun' dedi. Ben de 'O zaman da bu türküler vardı ama siz fark etmemiştiniz' dedim. Belki de ondan sonra yapımcılığa başladım. Kendi albümlerimi kendim yapıyorum."
GÖZLERİ YUNUS BALIĞI GİBİ GÜLÜYORDU
Sümer Ezgü'nün tiyatro sanatçı olan eşi Gülay Ezgü ilk tanıştıkları günü, beraberliklerini ve evliliklerini anlatırken kahkahalar yükseliyor sohbette. 16 yıllık evli olduklarını söyleyen Gülay Ezgü 20 yaşında tanıştığı sanatçıyla 2 yıllık beraberlikten sonra evlendiklerini anlatıyor. Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuvarı mezunu olan Gülay Ezgü, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“TRT'de 'Gece Kahvesi' isimli programda skeçlerde oynuyordum. Bir gün programa erken gittim. Makyajımı yaparken birisi geçti kapıdan. Gülüşü dikkatimi çekti. Makyöz Semra ablaya 'Ne kadar güzel gülüyor' dedim. Biliyordum ama tanımıyordum Sümer'i. Semra abla birden 'Sümer gel bak senin hayranın var burada' dedi. Çok utandım. Sümer geldi. Gözleri yunus balığı gibi gülüyordu. Sohbet muhabbet. Gittikten sonra Semra abla dedi ki 'Tam senin evleneceğin adam.' 20 yaşındayım. Evlenme gibi bir durumum hiç yok. Ama bir şey oldu 'Bu adamla evleneceğim galiba' dedim. Toplam 20 dakika sohbet ettik ama ben aşık olmuştum."
EKMEĞİME YAĞ SÜRÜLDÜ
Ertesi gün okula gittiğinde Türk Halk Müziği Bölümü'ndeki kızlara Sümer Ezgü'yü tanıyıp tanımadıklarını sorduğunu söyleyen Gülay Ezgü “Kızlar bana 'yuh'dan daha kötü bir şey söyledi. 'Biz onun vokalistiyiz' dediler. 'Çapkın mı?', 'Sesi güzel mi?' gibi saçma sapan sorular sordum. Sonra 'Bu adamı nasıl göreceğim?' diye düşünmeye başladım. İşte burada kader başladı. Sümer'in programına hocam Müjdat Gezen konukmuş meğer. Ekmeğime yağ sürüldü. Ben zaten TRT'nin kızıyım, düğüne gider gibi giyindim süslendim gittim. Program bittiğinde Sümer elinde kocaman bir çiçekle geldi kulise. 'Bu senin hadi yemeğe gidiyoruz' dedi. Erşan Başbuğ, asistanı Hakan hep birlikte yemeğe gittik. Açım ama yiyemiyordum. Sümer kendi yemeğini yiyor sonra benimkini de yiyordu. Sümer'in benden hiç etkilenmediğini düşünmüştüm" diyor. Gülay Ezgü'yü gülerek dinleyen Sümer Ezgü ise “İlk görüşte evlenmeyi düşünmedim ama birlikte olabilirim diye düşünmüştüm" diye anlattı. Annesinin bu beraberlikle ilgili olarak bazı tedirginlikleri olduğunu anlatan Gülay Ezgü, “Annem şoka girdi. Büyük dedi, sanat camiası filan dedi. Sümer baktı ki bir tedirginlik var. Bir ay sonra gelip tanıştı bizimkilerle. 1 yıl sonra nişanlandık, 2 yıl içinde de evlendik" dedi.
SÜMER EZGÜ SANAT AKADEMİSİ
11 yaşındaki oğulları Ozan ile birlikte Antalya'da yaşamaktan çok mutlu olduklarını anlatan Sümer Ezgü yeni açtıkları 'Sümer Ezgü Sanat Akademisi' ile ilgili bilgiler verirken sözlerine “Hep 'Neden öğrenci yetiştirmiyorsun? Bir okul aç' derlerdi ama ben eğitime zaman ayırırsam üretkenlikte geri kalırım diye düşünmüştüm" diye başlıyor. Açtıkları okulda batı müziği enstrümanları piyano, gitar, keman, yan flütle geleneksel enstrümanlardan bağlama, sipsi, kaval, kanun ve ud eğitimi verdiklerini belirten sanatçı, “Latin danslar, halk dansları, bale, drama, yaz okulları var. Dersler geçen hafta sonu başladı. Şu ana kadar 30 öğrenci oldu" diyor.
ANADOLU'NUN ARMONİSİ
6 Mayıs'ta 2. Uluslararası Yörük Festivali'nde hayata geçirecekleri projeden söz eden Sümer Ezgü, “Çok güzel bir projem var. Yöresel senfoni" diyor. Türk Halk Müziği orkestrası, operanın çok sesli orkestrası, koristler, otantik çalgıcılar ve dansların yer aldığı proje için 1 yıldır çalıştığını söyleyen Ezgü, şöyle devam ediyor:
“Cuma günkü açılışta Karaalioğlu Parkı'nda konser vereceğiz. Antalya bizim bu projemizi anlarsa, bu Antalya'nın prestij projesidir. Antalyalılardan çok ümitliyim destek verecekleri konusunda. Orkestra şefimle 1 yıldır bunun notalarını yazıyoruz. Bir kültür projesi aynı zamanda. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel bir ortamda bunu dinledi ve çok etkilendi. 'Benim rüyam olan bir müzik. Bunu Antalya'da mutlaka yaşatmamız gerekiyor' dedi. Sahnede dönüşümlü olarak 50 civarında müzisyen olacak. Sipsiler, curalar, bağlamalar, zurnalar, davullar olacak. Çok sesli orkestra bunlara eşlik edecek. Teke zortlatmaları zeybekler olacak. Bizim yazdığımız armoni halk ozanlarının o yüzyıllar boyu ruhlarından çıkmış doğaçlama çaldıkları sesler üzerine yazılmış bir armoni. Anadolu'nun armonisini yazmaya çalışıyoruz biz."
ÜRETMEK İSTİYORUM
Kendini çok heyecanlı bir insan olarak tanımlayan sanatçı “Ben kalbi atan bir adamım. Üretmek istiyorum. Bu ülkeye görevlerim olduğunu düşünüyorum. İnsan yetişmesi kolay değil. Biz bundan sonra daha kalıcı çalışmalarımızı yapacağız" diyor. İyi şeyi yapmanın detaylarda bulunduğuna dikkati çeken sanatçı, “Detaylar atlanırsa sıradanlaşır. Ama detaylar ortaya çıkarsa farklılık ortaya çıkar. Kendi tarzınızı ortaya koyarsanız. Yeni insanlara ulaşmak bu çabanın devamıyla olur. Bir şey üretip de yan gelip yatarsanız yok olursunuz" şeklinde konuşuyor. Sümer Ezgü iş ortamında titiz olduğunu da itiraf ederken “Çünkü dinleyiciye çok değer veriyorum. İyi şeylere layık olduklarını düşünüyorum" diyor.
BİRAZ TRT KATEGORİZE ETTİ
Türk Halk Müziği'nin köylerde daha mı çok dinlendiği şeklindeki soruya sanatçı şu yanıtı veriyor:
“Tabi Anadolu'nun müziğidir Türk Halk Müziği ama Anadolu dediğimiz neresi ki? İstanbul Anadolu, Ankara Anadolu, Antalya Anadolu. Öyle bir kategorize edildi. TRT yayınları ile başladı bu. 'Şimdi Gençler İçin Müzik' diyerek pop müziği çaldılar. 'Köy Saatleri'nde türkü çaldılar. Şehirliler Klasik Türk Müziği dinler dediler, yayınlarla onun izleyicisini artırdılar. Entellektüeller Klasik Batı Müziği dinler gibi kategorize yaptılar. Bu doğru değil. Herkes her şeyi dinleyebilir. İyi müzik, kötü müzik vardır. Entellektüel biri Aşık Veysel'i bilmiyorsa zaten entellektüel değildir."
BAŞARILI KONSERDEN SONRA MOTOR SOĞUMUYOR
Konser öncesi maça çıkacak futbolcu gibi olduğunu söyleyen Sümer Ezgü, “Heyecanlı ve gergin oluyorum. Karşımda her renkten, her siyasi görüşten, her inançtan insan var. Benim için geldiklerini ve onlarla bütünleşmem gerektiğini düşünüyorum" diyor. Başarılı geçen bir konserden sonra eve geldiğinde uyuyamadığını belirten Ezgü, “Motor soğumuyor. Ertesi gün de erken uyanıyorum. Yorgun olmama rağmen hücrelerim doyduğu için yetiyor bana" şeklinde aktarıyor duygularını.
SAHNEDE ÇOK DÜŞERİM
“Bir sanatçının sahnede başına gelebilecek en kötü şey nedir?" sorusuna Sümer Ezgü gülerek “Düşüyorum sahnede. Kablolara takılıyor ve düşüyorum çok. Sporcu olduğum için hemen kalkıyorum. Şaka yapıyorum. Bizim sahne boyutlarımız büyüktür. Niye bu kadar büyük diye sorarlar. Çünkü düşüyorum. Orkestranın yerleşiminden sonra benim bir alanımın olması lazım. Çünkü davul çalarım döne döne, zeybek oynarım, kaşık çalarım, darbuka çalarım. Sahneye birilerini alabilirim. Özel bir şov yapabilirim. Onun için alan lazım bana sahnede" yanıtını veriyor sohbetin sonunda.

Röportaj: Selma KUNAR/ANTALYA, (DHA)
Fotoğraf: İbrahim LALELİ/ANTALYA, (DHA)


=== KUTU 1 ===

SÜMER ÇOK ROMANTİKTİR

Eşi Gülay Ezgü, sanatçının çok romantik olduğunu anlatırken, “Biz her şeyi birlikte paylaşıyoruz. Hep eleleyizdir" diyor. Sümer Ezgü'nün sürpriz yapmaktan hoşlandığını ancak çok heyecanlandığını gülerek anlatırken, “Ne zaman sürpriz yapmaya kalksa başına bir iş geliyor. En son doğum günümde bir sürpriz yapmak istemiş. Kaş tarafında bir organizasyon yapmış. Arabaya bindik gidiyoruz. Bir benzin istasyonunda durduk Sümer o sırada gideceğimiz yeri arayacakmış. Hızlıca çıkarken kapıya çarptı" diyor. Sözlerini, “Biz çok şükür güzel bir aile kurmayı becerdik" diye sürdüren Gülay Ezgü “Tabii ki olumsuz şeyler oluyor hayatta ama biz daha çok güzel şeyleri büyütmekten hoşlanıyoruz" diye de ekliyor.


=== KUTU 2 ===

KONFORU ÇOK YÜKSEK BİR ŞEHİR

Antalya'nın konforu çok yüksek bir şehir olduğunu vurgulayan sanatçı Ezgü, yerleşme nedenlerini şu sözlerle anlatıyor:
“İstanbul artık yordu. Çok güzel bir şehir ama metropol sorunu var. İnsanlar mutsuz. Herkes ayakta kalmak için birbirini eziyor. Bu kadar tepişmenin gereği yok. Bu yaşam döngüsünde mesleğimizin projelerini gerçekleştiremiyoruz. Sadece yaşayabilme adına koşturuyoruz. Daha huzurlu bir yaşama ihtiyaç var. Antalya kontrollü bir şehir. Havası güzel. İnsan ilişkileri güzel. Ben motor aldım mesela. Bir grubum var. Onlarla çevreye seyahatler yapıyoruz. Yani böyle hobilerimizi de yaşayabiliyoruz bu şehirde. Şehrin içinden denize girebiliyoruz. Daha huzurluyuz. Mesleki açıdan da daha çok üretim yapıyoruz. Ben buraya gelir gelmez bir yıl içinde 3 albüm yaptım. Olacak iş değil. Demek ki buranın bize kattığı olumlu bir şey var."

=== KUTU 3 ===

SEVİLMENİN NE ANLAMA GELDİĞİNİ BİLİYORUM

Sümer Ezgü, “Şöhret size ne getirdi ve sizden ne götürdü?" sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Sevilmek çok güzel. Sevilmenin ne anlama geldiğinin farkındayım. Yaptığım müzik insanların ruhlarını beslediyse eğer bana gönüllerini açıyorlar. Ama bazen yaşamın kısıtlandığını da hissediyorum. Rahmetli babam kanserdi. Onkolojide kan için koştururken fotoğraf çektirmek isteyenler oldu. Çok telaşlı olduğumu, babama kan bulmak zorunda olduğumu söylüyordum ama 'Tamam ağabey onu yaparsın ama biz bir fotoğraf çektirelim' diyenler olmuştu" şeklinde konuşuyor. Babasını kaybettikten 15 gün sonra Burdur'da konsere çıktığını ekleyen Ezgü, “İptal edemedik çünkü duyurulmuştu. Afişleri asılmıştı. Burdur'un çok beklediği bir konserdi. Belki de bizim dert ortağımız oldu gelen seyirci" diyor.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!