Güncelleme Tarihi:
Levent YENİGÜN/KEMER (Antalya), (DHA) - DOKUZ Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Öztura, epilepsi hastalarının sosyal hayatta dışlanması ya da ötekileştirilmesinin verdiği sıkıntılar nedeniyle tanısının zorlaştığını söyledi. Prof. Dr. Öztura, "Toplumda epilepsi hastalığına karşı bir damgalama var. Yani epilepsi hastaları kendilerini çok ifade etmek ve sosyal anlamda tartışılmak istemiyor" dedi.
Antalya'nın Kemer ilçesinde düzenlenen 53'üncü Ulusal Nöroloji Kongresi'ne katılan Prof. Dr. İbrahim Öztura, epilepsi hastalığı ve tanıyı zorlaştıran durumlar ve buna bağlı olarak hastaların sosyal hayatlarında dışlanmaları ve ötekileştirilmeleriyle ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Öztura, "Epilepsi beynin elektriksel bir bozukluğu. Beynin bir bölgesinde ya da tamamını ilgilendiren, anormal bir elektriksel aktivite ortaya çıkıyor ve bunun sonucunda bazı belirtiler ortaya çıkıyor. Bu belirtiler, kişinin bilincinin kaybolması ve vücudun bir tarafında ya da her tarafında kasılma olması, bu sırada dilini ısırması, idrar kaçırması gibi belirtilerin birinin ya da hepsinin olabildiği bir semptomlar ya da belirtiler bütünü. Ama sonuçta temel mekanizma beyinde anormal bir elektriksel aktivite ve bu aktivitenin yayılması temel bulgu" dedi.
ÇOCUK VE YAŞLILARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
Epilepsi hastalığının sıklığının bütün toplumlar için yüzde 1 kabul edildiğini ve bunun Türkiye ölçeğinde 750 bin civarında olduğunu aktaran Prof. Dr. Öztura, "Görülme sıklığı çocukluk yaş grubunda ve yaşlı grupta daha yüksek. Aktif çalışma çağı dediğimiz 20- 60 yaş arasındaki grupta en az görünme sıklığı olan hastalık" diye konuştu.
BELİRTİLERİ ÇOK
Hastalıkla ilgili temel sorunun tedavide olduğunu ve epilepsi belirtilerinin çok çeşitli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öztura, şöyle dedi:
"Yani halk arasında 'sara nöbeti' diye bilinen, gözlerin dönmesiyle olan bu tanıda bir sorun yok ama sorun daha az bilinen belirtileri olan hastalarda ortaya çıkıyor. İşte bu az bilinen nedir, migren benzeri o beynin arkasını ilgilendiren, o görsel buluntuların olması. Yine beynin ön kısmını ilgilendiren davranışsal değişikliklerin, hareket buluntularının olması. Uyku bozukluklarıyla karışabilen uykuda anormal hareketlerin ortaya çıkması. Yine psikiyatrik tablolarla karışabilen net ayırt edilemeyen garip hareketlerin, garip davranışların, bağırmaların, çığlık atmaların ortaya çıkması epilepsi tanısının zor olduğu ya da zorlaştığı durumlar."
'TOPLUMDA DAMGALAMA VAR'
Toplumdaki algının epilepsiyi zorlaştırdığına işaret eden Prof. Dr. İbrahim Öztura, şunları kaydetti:
"Toplumda epilepsi hastalığına karşı bir damgalama var. Yani epilepsi hastaları kendilerini çok ifade etmek ve sosyal anlamda tartışılmak istemiyor. Daha çok hastalığını hekimiyle birebir tartışmak ve hekiminin dışında da kimseyle paylaşmak istemiyor. Yani herkes bir yakını kalp krizi geçirdiğinde bunu çevresiyle paylaşırken epilepsi hastası kriz geçirdiği zaman çevresiyle çok da paylaşmak istemiyor. Böyle bir algı var. Bu algının bir kısmı özellikle sosyokültürel anlamda bu hastalık nedeniyle gelecek hayatla ilgili, evlenmeyle ilgili sıkıntıların ortaya çıkması. Yine iş açısından, işverenlerin epileptik hastaları çalıştırmadaki gönülsüzlüğü. Benzer şekilde epileptik hasta profilinden dolayı sosyal hayatta dışlanması ya da ötekileştirilmesinin verdiği sıkıntılar nedeniyle tanısı biraz daha zorlaşıyor. Öncelikle hekime gitmiyorlar. Giderlerse de bunu fark ettirmemeye çalışıyorlar. Bu da doğal olarak hem tanıyı hem tedaviyi geciktiriyor."
FOTOĞRAFLI