Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE genelinde bazı belediyelere ait hayvan bakımevlerindeki çalışanların hayvanlara yönelik kötü muamele görüntülerinin sosyal medyaya yansımasının ardında sokak hayvanlarının akıbeti yeniden tartışmaya açıldı. Hayvanseverlerin barınakların önünde nöbet tuttuğu, tepki çeken olaylar, şehirlerdeki barınaklar ve bakım evleri ne derece güvenli ve kapasiteleri yeterli sorusunu gündeme getirdi. Konuyla ilgili Hürriyet’e konuşan Veteriner Hekimler Odası Antalya Şube Başkanı Murat Karabayoğlu’na göre sokak hayvanları ve insanların uyumlu bir şekilde yaşayabilmesinin yolu sokaklardaki hayvanları barınaklara göndermekten değil, etkili bir kısırlaştırma politikasıyla sahipsiz hayvan nüfusunu azaltmaktan geçiyor.
PERSONEL VE HEKİM YETERSİZ
Sahipsiz hayvanlar cephesinde çok ciddi sıkıntılar yaşandığına değinen Veteriner Hekimler Odası Antalya Şube Başkanı Murat Karabayoğlu, “Yerel yönetimlerin bu konuyu çok ciddiye almadığı aşikâr. Ne bu konuya para ayırmak istiyorlar ne barınak yapmak istiyorlar ne de bu konuda personel istihdam etmek istiyorlar. Büyük belediyeler sokak hayvanları ile ilgili bazı çalışmalar yapıyor. Ama oralarda bile kapasite ihtiyacının yanında personel ve veteriner hekim yetersizliği var. Hayvan bakım merkezleri, belediye personelinin sürgün yeri olarak görülüyor. Bu yanlış bakış açısı nedeniyle o kötü olaylar başımıza geliyor, yürek yakan görüntüler ortaya çıkıyor” dedi.
BARINAK YOK GEÇİCİ BAKIM VAR
Sokakta yaşayan kedi ve köpeklerin barınması için Antalya’da kurulan bir barınak ya da yaşam alanı olmadığını söyleyen Karabayoğlu, “Dilimiz alıştığından barınak diyoruz ama aslında Antalya’da bir hayvan barınağı yok, buradaki merkezlerin hepsi geçici bakım evi. Doğal yaşam alanları da sokak hayvanlarının barınma sorunlarını çözmez. Çünkü sokak hayvanlarının doğal yaşam alanları şehirler. Bu hayvanlar bizimle birlikte yaşamaya adapte olmuş. Bir aslan gibi, geyik gibi doğal bir arazide yaşayabilecek hayvanlar değil. Onlar ancak insanlarla birlikte yaşayabilir. Sağlıklı barınma koşulları sağlamak için çok yüksek maliyetli yatırımlar yapılması lazım. Bunun da yapılacağını düşünmüyorum” diye konuştu.
İKLİM HIZLA ÇOĞALTIYOR
“Şehirde, periferdeki sokaklarda, hastane bahçelerinde, kısacası toplanmak için uygun arazi ve beslenme kaynağı bulunan her yerde sürüler halinde köpeklere rastlıyoruz. Bulundukları yerde hızla çoğalıyorlar. Antalya, diğer şehirlere göre daha yumuşak bir iklime sahip olduğundan ve duyarlı insanların yoğunlukta olması nedeniyle hayvanların kolay beslenebildikleri bir yer olduğundan çoğalma oranı çok yüksek. Normalde bir köpek yılda iki kez kızgınlık dönemine girip yavru yapabilecekse, Antalya’da bu sayı 3’e, 4’e çıkabiliyor. Kediler için de durum aynı. Kediler, daha kendileri yavruyken gebe kalıp doğurabiliyorlar. Bunun önüne geçmek zorundayız.”
GÖNÜLLÜ KILIFINDA İSTİSMARCI
“Sokak hayvanları sorununa mantık çerçevesinde çözüm aramak lazım. Gönüllüler bazen işin mantık kısmını es geçiyorlar. Bu alanda istismarcı da çok. Bu işi meslek edinen, hayvanlar üzerinden çok ciddi gelir elde eden ve insanların hayvan sevgisini sömüren insanlar da var. Bu tutumlar nedeniyle iş birliği içinde, organize hareket edemiyoruz. Hayvanlar için mücadele etmek ama aynı zamanda doğru davranışın geliştirilmesini de sağlamak lazım.”
ÇİP SİSTEMİ ÖNEMLİ BİR ADIM
“Evlerde bakılan hayvanlara çip taktırma zorunluluğu çok güzel bir çalışma. Bu yüzyılda biz hala evlerde beslenen kaç kedi-köpek var bilmiyorduk. Artık bunu öğreneceğiz, kayıt altında tutacağız. Bir evde kaç kedi-köpek besleniyor. İlçelerde sayıları, lokalizasyonları nedir? Bu sorulara yanıt almış olacağız. Çoğalmaları, doğum belgelerine işlenecek. Kayıtsız üremenin, evinde çoğaltıp satanların, yurt dışından getirip satanların önüne geçmiş olacağız. Ev hayvanlarının sokağa salınması durumunda bunu kimin yaptığını tespit edebileceğiz.”
HAYDİ KADROSU ÇOK YETERSİZ
“Sahipli hayvanlarla ilgili kayda değer bir kontrol sistemi yok. Hâlâ sahipli hayvanlarını PETVET sistemine kaydettirmeyenler, yasaklı ırk köpeklerini kısırlaştırmadan ve kaydını yaptırmadan evlerinde besleyenler var. Kontrolü park ve sokaklarda kolluk kuvvetlerinin yapması lazım. Bunun için her ilde Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde kurulmuş HAYDİ ekipleri var. Ama Antalya’daki birimde 3-4 kişi çalışıyor. Böyle bir ekip bölgede ne kadar etkin olabilir? Daha geniş bir ekip kurularak sadece parklarda, merkezi sosyal alanlarda değil köpeklerin çoğaltılıp dövüştürüldüğü kenar mahallelerde de sürekli denetimlerin sağlanması gerekiyor.”