Güncelleme Tarihi:
ŞEHİR merkezindeki seralar da dahil olmak üzere tarım sektöründe çalışan Suriyeli işçi sayısı 3 bin ila 4 bin olarak tahmin ediliyor. Daha önce seralarda yevmiye usulü çalışan Suriyeli çiftçiler, şimdilerde dörtte bir usulüne göre kazanç elde ediyor. Yani masrafa ortak olmadan gelirin dörtte birini alıyorlar. Bu da kişi başı yıllık 13-15 bin liraya karşılık geliyor. Arazi sahibi çalışanların barınma ihtiyaçlarını karşılıyor. Diğer tüm masraflar ise kendilerine ait.
TÜRK İŞÇİ BULAMIYORUZ
Aksu’da 50 dönüm arazisi olan Muratpaşa Ziraat Odası Meclis Üyesi Musa Coşkun, üreticilerin neredeyse tamamının Suriyeli çalıştırdığını söylüyor. Türk işçi bulamıklarını belirten Coşkun, “Daha önce Isparta’dan, Manavgat Beşkonak’tan işçiler gelirdi. Şimdi hepsi turizm sektörüne kaydı. Dönse bile kazancı az buluyor” diye konuştu.
Bölgede Suriyeli pazarlarının kurulduğunu anlatan Coşkun, “Suriyeli mülteciler burada kendilerine bambaşka bir hayat kurdu. Tarımı öğrendiler, ev kurdular, evlendiler. Tabi kimlik sorunları hala devam ediyor. Antalya’da geçici kimlik işlemi yapılmıyor. Bu nedenle başka illere gidip izin çıkartıyorlar. İzni olmayanlar sıkıntı yaşıyor. Bizde ‘Gece dışarı çıkmayın, toplu gezmeyin’ diye uyarıyoruz. Polise yakalanan bizi arıyor, yardımcı oluyoruz” dedi.
Seraların her birinde ayrı bir hikâye var. Ekrem (20) ve Muhammet Fehet Alu (25) kardeşler o hikâyenin kahramanlarından. Suriye’nin Hama şehrinden kaçıp Türkiye’ye sığınmışlar. Birçok ili gezdikten sonra bir arkadaşlarının tavsiyesi ile Aksu ilçesindeki seralarda iş bulmuşlar. 3 yıldır Antalya’dalar. Fide ekimi, hasat, ilaçlama kısacası tarımla ilgili her şeyi öğrenmişler.
Muhammet, rejim tarafından yapılan hava saldırısında yaralanmış. Kollarındaki yara izleri de o dehşet gecesinden hatıra. Muhammet, şunları anlatıyor: “Ölümden kaçıp Türkiye’ye sığındık. 3 yıldır çiftçilik yapıyorum. Türkçeyi de öğrendim. Annem ve babam hala Suriye’de. Buradan aracılarla onlara para gönderiyorum. Yakın zamanda da burada evleneceğim.”
ÇİFTÇİLİK NEDİR BİLMEZDİM
Hama’da ticaret yaptıklarını anlatan Ekrem Alu, “Çiftçilikten hiç anlamazdım. Hayatımda hiç sera görmemiştim. Savaş bize yeni bir hayat sundu. Şimdi hayatımı topraktan kazanıyorum. Tek sorunum anne ve babamı çok özlüyor olmam. Burada da hayat zor ama hiç bir şey ölümden kötü olamaz” dedi.
GERİ DÖNMEYECEĞİZ
4 yıldır Türkiye’de bulunan 3 yıldır çiftçilik yapan Obet El Mahmut da (27) Hama şehrinden gelmiş. Karısı ve 2 çocuğu ile mutlu bir hayat yaşadığını söylüyor. Mahmut, anlatıyor: “Buraya geldiğimizde sadece üzerimizde giysilerimiz vardı. Şimdi evimiz arabamız oldu. Tarımı öğrendik. Geri dönmeyi düşünmüyoruz.”
TARIMI ÖĞRENİYORLAR
Sadece yetişkinler değil, çocuklar da yeni hayatın içinde. Seyf 12, Ahmed 7, Kader 3, Mahmud 1,5 yaşında. Domates seralarında çalışan anne, baba, ağabey ve ablalarının yanında şimdiden öğreniyorlar. 23 yaşındaki Azize anlatıyor: “Çok zor günler geçirdik. Burada çalışmak, üretmek hoşumuza gidiyor. Ama ülkemizi de özlüyoruz. Belki bir gün topraklarımıza döneriz.”