Güncelleme Tarihi:
Fransızların Normandiya bölgesinde, Monet, Van Gogh gibi ünlü ressamların çalıştığı yerlerde geleneği devam ettirmek her sene düzenlediği Uluslararası Resim Yarışması’nın ‘profesyonel ressam’ ödülünü alan Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Fatih Başbuğ’la, 90 civarında dünya ressamıyla katıldığı sanatsal yarışı ve izlenimlerini konuştuk. Parklardan yollara her yerde eserlerin sergilendiği festivalde, ödüllü resmini Vernon şehrinde bir şatonun bahçesinde yapan Başbuğ, kırmızı boyayı yanında götürmeyi unuttuğu için zor anlar yaşamış. Başbuğ imdadına yetişen turuncu yağlı boyayla resmine sıcaklık katıp sıra dışı bir esere imza atmış.
Ödül aldığınız etkinlikte Normandiya bölgesindeki festival esnasında ‘İzlenim’ başlığında yapılan resimler yarıştı. Siz nasıl çalıştınız? Tuvale aktardığınız ‘İzlenim’ neydi?
İzlenimciliğin doğası gereği biraz hızlı resim yapmak gerekiyor. Ben resim yapacağım şato bahçesine saat 16’ya doğru gidebildim. Saat 18.00’de şato kapanıyordu. Resmimi 2 saat içinde bitirip teslim edince “Bu kadar hızlı resim yapamazsın. Bunu saymıyoruz. Bir kere daha çalışacaksın” dediler. Ruslar da çok pratik çalışırlar. Ama 3-4 gün üst üste çalıştıkları için 2 saatlik çalışma karşısında şaşırdılar. Göz önünde çalışabileceğim yeni bir yer belirlendi. Dünyanın dört yanından gelen ressamlarla birlikte resimleri katılım numaralarıyla imzasız teslim ettik. Benim resmimin birinci seçildiği anlaşılınca özellikle Rus ressamlar biraz bozuldu.
Size ödül kazandıran farklılık neydi?
Orada yarışan ressamların çoğu dünya sanat akademilerinde eğitim almış, kurallara çok bağlı çalışan isimlerdi. Sonucu açıklayan jüri, onları kastederek “Hepsi aynı resmi yapmış” dedi. Sanırım benim biraz daha serbest çalışmam farklılık yarattı. Mesela Ruslar belli lekeleri yerleştirirler resme, renk skalası aynıdır. Ama Türk resminde çok farklı tarzlar görmek mümkün.
Fransa’da çalışmak nasıl bir duyguydu?
Fransa’da bir yerden geçerken “Bu köy Monet’in tablosunda vardı” diyorsunuz. O tablolardaki yerlerin hala aynı halini koruyarak durması da ayrıca güzel. Ressamlar doğup büyüdükleri yerleri resmetmişler ve bu eserleri müzelere sokabilmişler.
Bir ressamın gözüyle Antalya nasıl bir şehir?
Antalya, sadece ressam gözüyle değil, hangi gözle bakılırsa bakılsın, bütün güzelliklere sahip bir dünya şehri. Ama Paris gibi tam anlamıyla sanatla yaşayan bir kent olmasının önünde çok yol var. Biz eserlerimizi yapıp sergileyecek mekan bulma konusunda maalesef o kadar şanslı değiliz. Antalya Kültür Sanat ve özel galeriler dışında Kültür Bakanlığı’na bağlı devletin resmi Güzel Sanatlar Galerisi, bir binanın altında 25-30 metrekarelik bir alanda ışıklandırmasız şekilde sanatçılara ev sahipliği yapmayı planlıyor. Bir sanatçı bu ortamda neden sergi açsın?
Türkiye ve dünya sert bir dönemden geçiyor. Hayatın her alanına yansıyan bu iklim, sanatınızı ve sanatsal etkinlikleri nasıl etkiliyor?
Dünyada ve Türkiye’de gelişen siyasal, sosyolojik olaylar elbette hepimizi etkiliyor. Kendi sanat çizgim paralelinde sosyolojik olgulara değinirken, insan ve kültürel dönüşümden vazgeçmeyen kurgularla yaşadığım ortamı tuvale aktarıyorum.