Güncelleme Tarihi:
AKDENİZ Üniversitesi içindeki yerleşkede her yaştan insana sanat eğitimi veren Antalya Devlet Konservatuvarı, bir üretim merkezi gibi çalışarak yeni sanatçılar yetiştiriyor. Günün her saatinde prova seslerinin yükseldiği bu sanat yuvası, aynı zamanda kurumlarla birlikte yaptığı çalışmalar ve ortak konserlerle kente dahil oluyor. Işıltılı görünümüyle herkesi cezbeden sanatın aslında son derece özveri gerektiren bir uğraş olduğunu söyleyen Konservatuvar Müdürü Prof. Dr. Nihan Yağışan, disiplinli çalışmadan dünya çapında başarılara giden zorlu eğitim sürecini Hürriyet’e anlattı.
Antalya Devlet Konservatuvarı’nda hangi sanat dallarında, nasıl bir eğitim veriyorsunuz?
Akdeniz Üniversitesi bünyesinde müzik, tiyatro, sahne sanatları, bale ve geleneksel Türk Müziği bölümleriyle, ilköğretim, lise, lisans ve yüksek lisans programlarıyla eğitim veren bir kurumuz. Bölgenin çok yönlü kültür sanat yaşantısına hizmet veren bir sanat ve bilim merkezi. Sahne sanatları tiyatro ile hizmet veriyor. Balede, 5’inci sınıftan, lisanstan lisansa kadar eğitim veriliyor. Müzikte üflemeli çalgılar, piyano, yaylı çalgılar gibi Batı müziği enstrümanları üzerine çalışmalar yapılıyor. Geleneksel Türk Müziği’nde de halk müziği ve sanat müziği ana sanat dalları olarak yer alıyor.
Antalya’nın sanat kurumlarıyla iletişiminiz nasıl? Ortak çalışmalarınız var mı?
Sadece kendi içimizde değil Devlet Opera Balesi, Devlet Tiyatrosu ve Devlet Senfoni Orkestrası gibi şehirdeki diğer sanat kurumlarıyla da etkileşim halinde çalışıyoruz. Birbirimize destek olarak sanatta yol almaya gayret ediyoruz. Kurumların sanatçıları derslerimize hoca olarak katılıyorlar. Bizim öğretim elemanlarımız da o kurumlarda takviye sanatçı olarak görev alıyorlar. Öğrencilerimiz senfoni orkestralarına solist olarak seçiliyor. Ortak konserler hazırlıyoruz. Hocalarımız sanatın merkezi olarak kabul edilen ülkelerin uluslararası yarışmalarında jüri üyesi olarak bulunmak ve ‘masterclass’ yapmak üzere davet ediliyorlar. Pek çok öğrencimiz lise ve lisanstan sonra uluslararası okullara kabul ediliyorlar. Hepsinin başarılarıyla gurur duyuyoruz.
AKVARYUMUN DIŞINDA DA HAYAT VAR
Öğrencileriniz uluslararası yarışmalarda ödül alıyor. Sanatta dünyayla yarışabilir olmak nasıl hissettiriyor?
Geçen yıl 8 ülkeden yarışmacıların katıldığı Viyana’da yapılan müzik yarışmasına farklı yaş kategorilerinde katılan 6 öğrencimiz derecelerle döndü. Sanattaki iddiasıyla bilinen Avusturya’da başarı elde ederek dönerken yaşadıkları mutluluk tarifsizdi. Ocak ayında 10 – 12 yaş kategorisinde bir öğrencimiz St. Petersburg’da düzenlenen uluslararası müzik yarışmasında ödül aldı. Romanya’daki bir gitar yarışmasında liseden bir öğrencimiz jüri özel ödülü aldı. İzmir’de Mozart Akademi’nin düzenlediği piyano yarışmasından öğrencilerimiz birincilik ve mansiyon ödülleri alarak döndüler. Bu tür denetimler, bu özel çocukları daha çok çalışmak için motive eden araçlar. Dünyadaki yarışmalarda bulunup o havayı solumak, diğer ülkelerdeki yaşıtlarıyla kendilerini test etmek, akvaryumun dışında da hayatta kalabildiklerini görmek öğrencilerimizi yüreklendiriyor. Biz uluslararası düzeyde eğitim veriyoruz. Onlar da şehrimizi ve ülkemizi gururla temsil ediyorlar.
ZORLU BİR YOL
Bir enstrüman çalmak ya da bir tiyatro oyuncusu olmak son derece cezbedici görünüyor. Bu uğraşıyı seçenleri ne bekliyor?
Bir sanat dalıyla uğraşmak dışarıdan bakıldığında çok keyifli görünse de, aslında yaşam tarzınızı değiştirmenizi ve kendinizi ona adamanızı gerektiren çok zorlu ve uzun bir yol. Sanatçılar, hep hedeflerin olduğu, onlara ulaştıkça yenilerinin geldiği, giderek zorlaşan ve hiçbir zaman son bulmayan bir sürece gönüllü olarak dahil oluyorlar. Sanatın bir dalında ilerleyebilmek için disiplin ve sevmek büyük önem taşıyor. Disiplin uzun provaları yapabilmeyi, sevgi de zorluğun üstesinden gelmeyi sağlıyor. Başka türlü insan kendini bir sanata nasıl adayabilir? İlköğretimde çocuklar okullarından çıktıktan sonra buraya gelerek müzik eğitimi alıyorlar. Belki derslerinden daha fazla burada pratik yapmak zorunda oluyorlar. Enstrüman çalmak bir gün bile atlamadan tekrarlı çalışmayı gerektiriyor.
KENTİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN GÜÇ BİRLİĞİ
Bir sanat kenti oluşturma yolunda kentten beklentileriniz neler?
Tüm şehre açık bir çocuk korosu kurduk. Sadece konservatuvar öğrencileri değil müzikle ilgilenen tüm çocuklar başvuruyor. Kendi bünyemizde de bir çocuk orkestrası kurduk. Bu iki oluşumu buluşturduğumuz ortak konserler çok ilgi gördü. Gönüllü öğrencilerimizden oda müziği ve bale grupları da oluşturduk. Projelerimizin tamamını gerçekleştirebilmek istiyoruz. Ancak fiziki yapımız ve mevcut imkanlarımız yeterli olmuyor. Kentin bütün kurumlarının sanatsal imkanları artırmak ve koşulları iyileştirmek üzere destek vermesi çok önemli bir adım olur. Bu kentte sanatı ve sanatçıları el birliğiyle güçlendirmeliyiz.