SANAT VE ÖĞRENME AŞKI İYİLEŞTİRİYOR

BİRBİRİNDEN ilginç yaşam portrelerini bir yerde buluşturan Antalya’nın yaşlı evleri, hayat hikayeleriyle dikkati çekiyor. Soğuksu’da, Işıklar’da, Fener’de yaşlıların uğrak yeri olan yaşlı evlerinde eski bir valiyle de, güzellik kraliçesiyle de tanışmak mümkün. Bu evler, danstan tiyatroya, el sanatlarından müziğe her ruha hitap eden birer sanat yuvası gibi çalışıyor. Orada hayatın tecrübesini tatmış olan her kesimden insan, sosyal ve kültürel etkinliklere katılmanın, bir şeyler üretmenin ve sıra dışı performanslar ortaya koymanın heyecanını yaşıyor.

ALZHEIMER’I YENİYOR
Beyin felci geçiren 65 yaşındaki Tuncer Erkan, Alzheimer hastalığının ikinci aşamasıyla mücadele ediyor. 45 yıllık eşi Nihan Erkan’la birlikte katıldıkları türk halk müziği korosunda yaptıkları çalışmaların hastalığına iyi geldiğini, sanatın sadece bedenini değil ruhunu da iyileştirdiğini belirtiyor Tuncer Erkan.

ANTALYA YAŞLI CENNETİ
85 yaşındaki Mümtaz Jung, İngiltere’nin yağmurundan kaçıp tavsiye üzerine geldiği Antalya’yı çok beğenerek yerleşmiş. Gençliğinde dans ettiğini söyleyen Jung, ömrünün geri kalanını Antalya’da geçirmek istiyor. Jung, “Burada emeklilerin özgürce hareket edebilecekleri bir ortam var. Burada dilediğim gibi spor yapabileceğim alanlar ve çok sayıda kültürel etkinlik var. Antalya’da yaşlılar için istediğim tek şey ise bütün ulaşım araçlarının ücretsiz hale getirilmesi” diyor.

GÜLMEK HER ŞEYİN İLACI
Yaşlılardan oluşan tiyatro grubunda yer alıp Muazzez Abacı’yı canlandıran 58 doğumlu Solmaz Bekdemir de, “Bu etkinliklerle ruhumuz gençleşiyor. Ne dil öğrenmenin ne de sanatla uğraşmanın yaşı var. Emeklilik de hayatın bir süreci. Önemli olan onu dolu dolu geçirebilmek” diyerek duygularını ifade ediyor. Almanya’da emekli olup soluğu Antalya’da alan Ali Işık, Heybeli Senatoryumu’nda yatıp veremi atlattığı zorlu yılları hüzünle anlatıyor. Işık şimdi ise zamanını tiyatro oyunlarında hiciv yaparak, gülerek ve güldürerek geçiriyor.

ÇOCUKLARA TÜRKÜLER SÖYLÜYOR
Gözlerini 12 Eylül döneminde kaybettiğini hüzünle anlatan 66 yaşındaki gazi Nuri Özübal, Ecevit döneminde yapılan ve başarıya ulaşan Kıbrıs Harekatı’ndan ise gururla bahsediyor. Bağlama çalmaya 16 yaşında başladığını söyleyen Özübal, şimdi türkülerini kendisini dinlemeye gelen çocuklar için söylüyor. Özübal, “Kendimi bildim bileli türkü söylerim. Eskiden askeriyede düzenlenen konserlerde sahneye çıkar Mahsuni’den türküler söylerdim. Şimdi de herkesin ruhuna göre söylediğim şarkılarımı, şiirlerimi yaşlı evinde okuyorum. Kuva-i Milliye Destanı’nı oynuyorum” diyor. 1948 doğumlu emekli öğretmen Yusuf Yücel de, şimdi en büyük gurur kaynağının öğrencilerinin iyi yerlere geldiklerini görmek olduğunu söylüyor.

YABANCI DİL HER YAŞTA LAZIM
Kimi yurt dışında büyüyen torunlarıyla iletişim kurmak için, kimi de Antalya’ya gelen turistlerin sorularına yanıt verebilmek için yaşa aldırmadan azimle İngilizce öğreniyor. Dil öğrenmenin Alziemer’i 5 yıla kadar ötelemesi de onlar için büyük bir motivasyon kaynağı. Dersler sayesinde unutkanlıkları azalırken yurt dışında tatil planları da gündeme geliyor. Yıllar önce bir yabancının yol sorusuna cevap verememiş olmak, çocuklukta okuyamamış olmanın eksikliğini gidermek ve yeni şeyler öğrenme isteği gibi sebeplerle yaşa aldırmadan İngilizce derlerine katılıyor kıdemli kent sakinleri.

HEM ZİHİNSEL HEM FİZİKSEL DİNAMİZM
Muratpaşa Yaşlı Evleri’nde öğretmenlik yapan Ebru Yıldırım ve Alzeimer Danışma Hattı’nda görevli Emine Kaya, verdikleri eğitimler ve düzenledikleri etkinliklere katılan yaşlıların yaşadıkları dönüşümü birebir gözlemliyor. Yıldırım, yaptıkları çalışmaları ise şöyle anlatıyor:
“Yaşlıların zihinsel aktiviteleri ve motor gelişimleri için çok sayıda etkinliğin olduğu bir program hazırlıyoruz. Halk oyunları, salon dansları, satranç, İngilizce, tiyatro, takı, örgü, keçe gibi çalışmalarla onlara hem zihinsel hem fiziksel dinamizm sağlıyoruz. Burada evlenen, çok güzel arkadaşlıklar kuran üyelerimiz var. Türkiye Alzeimer Derneği ile belediyenin protokolü var. Tüm yaşlı evlerinde seminerler düzenleniyor.”