Güncelleme Tarihi:
TURİZMDE ‘ara eleman’ sıkıntısı günden güne büyüyor. En son Ekim ayındaki köşe yazımda uyarmış ve bugünleri yaşayacağımızı söylemiştim. O zamanlar bu krizin ‘ithal’ personelle telafi edileceğini düşünen bazı sektör temsilcileri vardı. Ne oldu o planlar? Sanırım hayata geçirirken hayallerdeki gibi olmadı…
***
Ben işin akademi mutfağındayım, ‘ara/nitelikli elemanın’ yetiştiği yerde. Öğrencilerimizin sektöre bakış açısını yakından görüyorum. Bu tehlikeyi de uzun zamandır köşe yazılarımda dile getiriyorum. Ancak bizler ne yazık ki sıkıntı telafi edilemez hale gelene dek görmezden geliyoruz. “Hele bi olsun da o zaman düşünürüz!” mantığı plansız ve disiplinsiz ilerleyişe sürüklüyor. Ancak tehlikeye atılan 54 ayrı sektörü besleyen, tek başına bile ülke ekonomisi için can damarı olan turizm sektörü, farkında mısınız?!
***
Siz de duymuşsunuzdur son günlerde “Turizmde 10-15 bine çalışacak personel yok” gibi manşetler atılıyor. Peki, gelelim öyleyse bu çalışma hayatının tarihçesine. Çünkü tarih tekerrürden ibarettir ya hani. Biz epey gerilere inip ‘klasik yönetim yaklaşımı’nın öncülerinin savunduğu gibi ‘yüksek ücret en büyük motivasyondur’ mantığını tutturmuş gidiyoruz.
***
Hayır efendim!
O işler öyle değil…
Tarihte, o mantığın işlememesi sebebiyle zaten birçok teori geliştirildi. Tarihi silip en başa mı dönelim? Neo-Klasik ve Modern Yönetim Yaklaşımı’nın Klasik Yaklaşım’ı nasıl adım adım ileriye taşıdığını okuyun lütfen. Yüksek ücret neden tek başına bir motivatör değil anlayacaksınız. İnsanlar yüksek ücreti reddedip neden çalışma ortamlarını terk ettiler? Çünkü ücret; personelin sektörde kalmasını sağlayan TEK motivasyon kaynağı O-LA-MAZ…
***
Çalışanlar sadece yaptıkları iş karşılığı aldıkları maaş ile tatmin olmazlar. Onları var eden manevi tatminler de vardır. Mesela; liyakat, örgüt iklimi, adil terfi, değer görme, sosyal yaşam, iş güvencesi algısı, takdir, ödül, inisiyatif hakkı, kurumsallık, etkin liderlik ve insan ilişkileri gibi daha birçok soyut görünen ama aslında işletmenin ve personelin kemikleşmesini sağlayan, somutlaştıran değerlerdir bunlar. Bu değerleri göz ardı ettiğiniz zaman mevcut/potansiyel personeli gözden çıkarırsınız.
***
Hiçbir şey sanıldığı gibi kolay değil, personel krizi kolay atlatılabilir bir mevzu da değil. Çünkü uzun vadede adım adım kaybettiğiniz personeli yüksek ücretle geri döndüremeyeceğinizi bilmelisiniz. Temeli çürük olan yapı depreme dayanmayacaktır. Nitelikli personel sektörün temelidir. Merak eden ve bugün bu neden yaşandı diye sorgulayan turizmcileri de üniversitede bölüm öğrencilerime verdiğim ‘işletme yönetimi’ dersime beklerim. Ciddiyim!
***
Kaybedilen iş gücü; uzun vadede kaybedilen turist demek... Mevsimsel kapanmalar henüz başlamamışken personeli koruyan ve sektörü cazip hale getiren kararların alınması için acele edilmeli. Gerekli önemi verelim ki okumadığımız tarih sürekli olarak karşımızda tekerrür etmesin… İlerleyebilelim… Bir de en önemlisi; EĞİTİM, EĞİTİM, EĞİTİM…