Güncelleme Tarihi:
Selma KUNAR/ANTALYA, (DHA) - ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde yaşayan kronik böbrek yetmezliği hastası Rus Liudmila Logvinova'yı (33) hayata döndüren böbreği babası Sergey Logvinov, trombositi ise ameliyatını gerçekleştiren doktoru Doç. Dr. Tuğrul Çakır verdi.
Manavgat'ta turizmci Cem Bülent Kutlu (41) ile evli Rus Liudmila Logvinova'nın vücudunda 2 ay önce kaşıntı başladı. Yediklerinin dokunmuş olabileceğini ve alerji geliştiğini düşünen kadın, alerji yapabilecek gıdalardan uzak durdu. Kaşıntının bitmemesi üzerine cildiye uzmanına başvuran Logvinova, yapılan kan tetkiklerinde kronik böbrek hastası olduğunu öğrendi. Liudmila Logvinova, vakit kaybetmeden Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniğine başvurdu. Burada yapılan tetkiklerde acilen böbrek nakli olması gerektiği söylenen Logvinova ile eşi, şok yaşadı. Ne yapacaklarını karar vermek için doktorlardan süre isteyen çift, durumu kadının Rusya'da yaşayan ailesine bildirdi. Kan grubu kızıyla aynı olan Sergey Logvinov, kızına böbreğini verebileceğini söyledi. Bir hafta sonra Rusya'dan Antalya'ya gelen babanın tetkiklerinde, böbreğinin kızıyla uyumlu olduğu belirlenince nakil için hazırlıklar başladı. Hemen ameliyata alınan Liudmila Logvinova, babasının böbreğiyle yaşama yeniden merhaba dedi.
TROMBOSİTİ DOKTORU VERDİ
Ameliyattan 6 gün sonra Liudmila Logvinova her şeyin yoluna girdiğini düşünürken kullandığı ilaçların yan etkisiyle karşıya karşıya kaldı. Kan değerlerinde bozulma başlayan kadına A RH + grubuna ait trombosit gerekince hemen en yakın çevredekilere başvuruldu, ancak trombosit bulunamadı. Konu, Logvinova'nın böbrek nakli ameliyatını yapan Doç.Dr. Tuğrul Çakır'a iletildi. Bütün gece il dışında organ almak için ameliyathanede olan Doç.Dr. Çakır, kendiyle aynı kan grubuna sahip hastasına trombosit verebileceğini söyledi. Gece boyunca ameliyathanede olan ve birkaç saat sonra başka bir nakil ameliyatına girecek olan Doç.Dr. Tuğrul Çakır, kısa sürede hastasına trombosit verdi.
HER ŞEY ÇOK ANİ GELİŞTİ
Cem Bülent Kutlu, 1,5 yıllık eşi Liudmila Logvinova'nın 2 ay öncesine kadar hiçbir şikayeti olmadığını, normal hayatına devam ettiğini belirterek, “Eşimde şikayetler çok ani başladı. Önce kaşıntı şikayeti oldu. Biz bunu yediklerinden dolayı alerji sanarak kendi imkanlarımızla geçirmeye çalıştık. 1 ay kadar sürdü bu şikayetler. Geçmeyince doktora gitmeye karar verdik. Gittiğimiz cildiye uzmanı eşimde üre olduğunu ve çok acil nefrolojiye gitmemiz gerektiğini söyledi. Bunun üzerine nefroloji polikliniğine geldik ve burada da hemen yatış yapılması ve böbrek nakli olması gerektiği söylendi. Bunun üzerine biz ne yapacağımıza karar vermek için biraz zaman istedik. Ailesiyle konuştuk ve 1 hafta sonra babası geldi. Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra babasından alınan böbrek nakledildi" dedi.
DOKTORUNA TEŞEKKÜR ETTİ
Babasının böbreği ile hayata yeniden 'merhaba' diyen Liudmila Logvinova kendini çok iyi hissettiğini belirterek, doktorlarına teşekkür etti. Ameliyatını gerçekleştiren ve kendisine trombosit veren Doç.Dr. Tuğrul Çakır'a ayrıca teşekkür eden Liudmila Logvinova, “Her şey çok güzel, çok mutluyum" dedi. Yaşadığı sıkıntılı günlerin artık sona erdiğini belirten Logvinova, hem babasına hem doktoruna ömür boyu minnettar olacağını söyledi.
'DİĞER HEKİM ARKADAŞLARIM DA AYNISINI YAPARDI'
Antalya Eğitim Araştırma Hastanesi Organ Nakli Merkezi Müdürü ve Cerrahi Sorumlusu Doç.Dr. Tuğrul Çakır ise Logvinova'nın başarılı bir böbrek nakli ameliyatı geçirdiğini belirtirken, ameliyattan sonra verilen ilaçların bazı komplikasyonları sonucu trombosit değerlerinin kademeli düşmeye başladığını anlattı. “Bu aşamada hastanın trombosit ihtiyacı doğdu" diyen Doç.Dr. Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hastamız kan grubu A RH + idi. Eşinin kanı tutmuyordu. Acil trombosit bulamadık. Ben de o gece il dışından organ almaya gitmiştik. Gece boyunca ameliyattaydık. Saat 09.00 gibi Antalya'ya gelmiştik. Liudmila'ya trombosit bulunamadığı bana aktarılınca ben vermeye karar verdim. Trombosit verirken de gireceğimiz yeni ameliyat öncesi biraz da dinlenmiş olduk. Hekimlik mesleğinde fedakarlık söz konusudur. Trombosit bulunamazsa durumun geriye gideceğini biliyorsanız eğer, öncelikle hastanın ihtiyacına koşmak gerekir. Diğer hekim arkadaşlarım da aynısını yapardı ama benim kan grubum uyduğu için ben vermiş oldum. Hastamız şu an gayet iyi" diye konuştu.
'KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ SİNSİ BİR HASTALIKTIR'
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Klinik Sorumlusu Doç. Dr. Metin Sarıkaya da hastanın kendilerine başvurduğunda kronik böbrek yetmezliği tanısı konulduğunu ifade ederek, sinsi ilerleyen bir hastalık olduğunu söyledi. Hastanın böbrek süzme oranı yüzde 15'lerdeyken ve şikayetleri çok ağırlaşmamışken nakil olduğunu belirten Doç. Dr. Sarıkaya, “Hiç diyalize girmeden direkt nakil oldu. Önceden diyalize giren hastalara nakledilen böbreğin ömrü daha az oluyor. Hastamız şu an gayet iyi. Önümüzdeki aşamalarda daha da iyi olacak" dedi.
FOTOĞRAFLI