Güncelleme Tarihi:
Akdeniz Girişimci İş Kadınları Derneği’nin (AGİDER) 325 kadınla yüz yüze görüşerek yaptığı araştırmada dikkat çekici sonuçlar ortaya çıktı. AGİDER Başkanı Dr. Figen Sayın’ın açıkladığı rapora göre, iş dünyasına yönelen kadınların yüzde 61’i başarılı olamamaları durumunda sözlü tacizle karşılaşıyor, yüzde 10’u da filli şiddete maruz kalıyor. Kadınların iş hayatına adım atarken maddi yönden en büyük motivasyonu, eşleri de dahil kimseye ekonomik açıdan bağımlı olmama ihtiyacı oluyor. İş dünyası kadınlarının yüzde 88’i 1 ya da 2 çocuk sahibi olma eğilimindeyken, 3 çocuk sahibi olanların oranı yüzde 10’da kalıyor. Çocuğun bakımı ise yüzde 54’le kadının sorumluluğunda.
EKONOMİK BAĞIMSIZLIK
Kadınların iş kurmalarının psikolojik sebeplerinin başında da bağımsızlık arzusu olduğunu belirten AGİDER Başkanı Dr. Sayın, “Yaptırdığımız araştırmaya göre, kadınlar büyük ölçüde başkasına bağlı çalışmayıp kendi kararlarını özgürce verebilmek için iş sahibi oluyor. Ekonomik bağımsızlık ihtiyacını, mesleğini yapma arzusu ile daha çok para kazanma ve daha iyi şartlarda yaşama isteği takip ediyor. Aile ihtiyaçlarını karşılama zorunluluğu da kadınların iş hayatında olmasında etkili oluyor. Yüzde 44 kadın iş kurarken eşleri tarafından destekleniyor ve yüzde 66’sının işinde eşleri etkin rol oynuyor” dedi.
GİRİŞİMCİ KADINA ŞİDDET
Kadınların yüzde 84’ünün mesleğiyle uyumlu iş yapma eğiliminde olduğunu dile getiren Dr. Figen Sayın, “Kadınlar iş kurmak için öncelikli olarak paraya ve eşlerinin desteğine ihtiyaç duyuyor. İş sahibi olmalarına en büyük etken de bunların olmayışı oluyor. Kadınların yüzde 61’i iş kurmak isteyip başaramadıkları aşamada çevrelerinde sözlü tacizle karşılaştıklarını söylüyor. İş hayatına adım atan kadınların yüzde 10’u ise, bu süreçte karşılaştıkları engelin sözlü tacizle sınırlı olmadığını ve filli şiddete maruz kaldıklarını belirtiyor. Kadınların yüzde 56’sı eski eşleri, yüzde 22’si de eşleri tarafından darp ediliyor” diye konuştu.
‘EV HAYATI ENGEL DEĞİL’
Kadın girişimciliğinde önemli bir engel olan ‘sözlü ya da fiili mobbing’in literatüre girmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Sayın, “Çalışma hayatında mobbing yaklaşık 10 yıl önce tanımlandı. Biz de bu araştırmamızla kadın girişimciliğinde yaşanan mobbingi ortaya koyduk. Bu şiddet türünün oranının yüksek olması, üstelik darba uğrayan kadınların eğitim seviyesinin yüksek olması çok rahatsız edici. Önlemek için projeler geliştirilmeli ve farkındalık artırılmalı. Kadınlar girişimcilik konusunda karşılaştıkları engelleri halen açık yüreklilikle ifade edemiyor. Bu konuda cesaretlendirilmeliler. Girişimcilikte evli olmak bir dezavantaj değil; tam tersi bu araştırmada girişimci kadınların çoğu evli çıktı. Aslında kadınlar eşler ve aile tarafından desteklediklerinde çok daha başarılı oluyor. Aile düzeni bozulmuyor. Eğer engel olunursa bozuluyor” değerlendirmesinde bulundu.