Güncelleme Tarihi:
Emre BAYLAN/ANTALYA, (DHA) - TÜRKİYE Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, Türkiye'de 471'i ölümle sonuçlanan 9 bin 854 vaka Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakası görüldüğünü belirterek, "'Çocuğumu kene ısırdı. Kırım Kongo olacak mı?' Çok net bir cevabı var. Hayır. Bundan endişe etmeyin. Çünkü Türkiye'nin her yerindeki kenelerde bu virüs yok. Olduğu alanlar çok belli" dedi.
Prof. Dr. Köksal, Türkiye'nin 20 yıl önce Tokat ve Kelkit Vadisi sahasında yaşanan vakalarla tanıştığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının hala varlığını koruduğunu söyledi. Hastalığın Türkiye'nin birçok ilinde görülse dahi özellikle Orta Anadolu ve Doğu Karadeniz'in Orta Anadolu'ya komşu illerinde kümelenme olduğunu kaydeden Prof. Dr. Köksal, bu yıl hastalığın geç başladığını söyledi.
HAVALAR SOĞUK GİTTİ HASTALIK GEÇ BAŞLADI
Karadeniz bölgesinde ilk vakayla geçen hafta karşılaştıklarını belirten Prof. Dr. Köksal, "Mayıs ayının 7'sinden sonra gördük. Bu yıl havaların soğuk gitmesi sebebiyle vakalar gecikti. Erzurum, Tokat, Çorum bölgelerinde de vakalar bu yıl kaydı" dedi. Daha önceki yıllarda vakalarla Nisan başında karşılaştıklarını aktaran Prof. Dr. Köksal, vakalarla geç karşılaşılmasının bu yılın hastalık yönünden rahat gececiği anlamına gelmediğinin altını çizdi. Prof. Dr. Köksal, "Enfeksiyon hastalıkları uzmanları nisan ayının başından itibaren alarm durumunda. Özellikle endemik bölgelerde çalışanlar açısından her an vaka gelebilir" dedi.
VAKA SAYISINDA AZALMA VAR
Vaka sayısında son 2 yıldır azalma olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Köksal, 2015 yılında 765 vaka görülürken 2014'te görülen vaka sayısının 945 olduğunu söyledi. Virüslerin neden olduğu bazı hastalıkların pik yaptıktan sonra azalmaya başlayan seyir izlediğini ve bir süre sonra yok olduklarını aktaran Prof. Dr. Köksal, "Kırım Kongo yeni bir hastalık değil. Eski vakalara baktığımız zaman 1950'li yıllara kadar gittiğini biliyoruz. Ama hızı kesilmişti. Dünya küreselleşti. Gerek hayvan göçleri, gerekse ticaret, bir şekilde virüsleri ve diğer mikro organizmaları bir ülkeden bir diğer ülkeye taşınmasına zemin hazırlayabiliyor. Orada ortam da müsaitse taşınmış olan patojen çoğalıyor ve yaşamını devam ettiriyor" diye konuştu.
HER KENE ISIRIĞI KIRIM KONGO'YA NEDEN OLMAZ
Her ne kadar havalar geç ısınsa da artık bahar mevsiminin kendisini gösterdiğini ve özellikle hafta sonu pikniklerinin yapılmaya başlandığını belirten Prof. Dr. Köksal, 'Çocuğumu kene ısırdı. Kırım Kongo olacak mı' sorusunun çok net bir cevabı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Köksal, "Hayır. Bir kere bundan endişe etmeyin. Çünkü Türkiye'nin her yerindeki kenelerde bu virüs yok. Olduğu alanlar çok belli" dedi.
KENTSEL PARK VE BAHÇELERDE GÖRÜLMÜYOR
Bu açıdan özellikle endemik bölgelerde yaşayanların dikkat etmesi gerektiğini, kentsel kesimde park ve bahçelerde, sahil bölgelerinde rastlanmış bir vaka olmadığını belirten Prof. Dr. Köksal, "Çok panik yapmaya gerek yok. Keneler infekte olmadıktan sonra ısırsa da herhangi bir virüs bulaştırması söz konusu değil" diye konuştu. Ancak kırsal kesimde özellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşanların önlem alması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Köksal, bu önlemlerin pantolon paçalarını çorap içine sokmak, uzun kollu giymek ve eldiven kullanmak kadar basit olduğunu kaydetti. Ayrıca işi bitip eve gelindiği zaman vücutta kene muayenesi yapılmasını öneren Prof. Dr. Köksal, ayrıca kene ısırmasına maruz kalan kişinin keneyi kendisi çıkarmaması gerektiği konusunda uyardı. Prof. Dr. Köksal, "Kene virüsü, en fazla kendisi travmaya maruz kaldığı zaman salgılıyor. Sigara söndürme, bıçakla kesmek gibi bir davranış içine girildiğinde daha fazla virüs bırakıyor" dedi.
Türkiye'nin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığında ölüm oranı en düşük ülke olduğunu belirten Prof. Dr. Köksal, "Hastalığın spesifik tedavisi yok. Ona verebileceğiniz sadece bir ilaç yok. O zaman bakım ve destek tedavisi çok büyük önem arz etmekte" diye konuştu.
NEDEN KIRIM VE KONGO?
Hastalığın ilk ismi olan Kırım Kanamalı Ateşi ilk kez 1944 yılında Kırım'da köylülere yardım eden Sovyet ordusu askerlerinde görüldü. Daha sonra hastalık 1956'da Kongo'da görülürken, 1969 yılında ikisinin de aynı hastalık olduğu belirlendi ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olarak adlandırıldı. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi 56 ülkede Kuzeybatı Çin, Orta Asya, Güney Avrupa, Afrika, Orta Doğu ve Hint yarımadası, özellikle eski Sovyetler Birliği ülkeleri ve Doğu Avrupa'da görülmektedir. Türkiye'de ilk vaka 2002 yılında Tokat'ta görülürken Kırım Kongo Kanamalı Ateşi tanısı 2003 yılında kondu. Hastalıklara ait verilerin düzenli toplanmasına ise 2004 yılında başlandı.
TÜRKİYE'DE RAKAMLAR RİSKLİ İLLER
Türkiye'de 11 Mayıs 2016 itibariyle 9 bin 854 vaka Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakası görüldü. Bu vakalardan 471'i ölümle sonuçlandı. Vakalar özellikle Kelkit Vadisi olarak adlandırılan coğrafik alanda yoğun olarak görülürken 2015 yılında hastalığın görülme sıklığının 100 binde 0.92 olan Türkiye ortalamasının üzerinde 22 il belirlendi. Bu iller sırasıyla Gümüşhane, Tokat, Bayburt, Yozgat, Erzincan, Erzurum, Çorum, Sivas, Amasya, Tunceli, Bingöl, Çankırı, Giresun, Kırşehir, Artvin, Kastamonu, Kars, Samsun, Ordu, Muş, Kırklareli, Bilecik şeklinde sıralandı.
FOTOĞRAFLI