Güncelleme Tarihi:
ANTALYA, (DHA) - AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Can Ertekin, TÜBİTAK Gözlemevi'nin yakınında 4 taş ocağı bulunduğunu belirterek, "Madencilik faaliyetleri konusundaki denetim yetersizliği çevreye onarılması güç zararlar veriyor" dedi.
Salı Sanayici ve İşadamları Grubu'nun (Salı Grubu) haftalık toplantısı Grup Başkanı Muharrem Koç moderatörlüğünde Antalya Tenis ve İhtisas Kulübü'nde (ATİK) yapıldı. Toplantıda, araştırmacı yazar ve eğitmen Giray Ercenk'in talebi üzerine maden ocaklarının çevreye etkisi ele alındı.
Toplantının konuğu olan AÜ Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Can Ertekin 'Maden, Taş Ocakları ve Çevreye Etkisi' başlıklı sunum yaptı. Sunumunda madenin çıkarılmasının ardından rehabilite edilmeyen alanlardan fotoğraflar göstererek çevreye verilen zarara dikkati çeken Prof. Dr. Ertekin, 2016 yılı itibarıyla Antalya'da 285 bin hektarlık alanın madencilik faaliyetine açıldığını, 1059 faal ruhsat sahibi maden ocağını olduğunu söyledi.
TÜBİTAK Gözlemevi'nin etrafında 4 taş ve mermer ocağı bulunduğuna değinen Prof. Dr. Can Ertekin, "Korkuteli, Elmalı, Afyon, Burdur Döşemealtı bölgemizde birçok taş ocağı mevcut, manzaralar yürekler acısı. Eylemler yapılıyor ama yeterli değil. 2002 yılından bu yana Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED) Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle 25 hektar ve altı için ÇED raporu istenmiyor. Ve bu tarihten sonra ne hikmettir 24.5 hektarda taş ve maden ocaklarının sayısı hızla artıyor" dedi.
Ertekin, 'Madencilik Faaliyetleri İle Bozulan Arazilerin Doğaya Kazandırılması Yönetmeliği'nin 2010'da revize edildiğine ama uygulamada büyük sıkıntılar yaşandığına da değindi.
'TAPU TAKİPÇİSİ GİBİ ÇED TAKİPÇİLERİ VAR'
Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları grubu üyesi Avukat Tuncay Koç da "Ülkemizde maden arama faaliyetinin ardından rehabilite edilmiş alan göremezsiniz. Her alanda olduğu gibi bu alanda da en önemli eksiklik denetim eksikliğidir. Bu çalışmalar yer altı ve yer üstü suları, tarım arazileri her şeyi etkiliyor. Çok kapsamlı bir planlama ve denetim çalışması yapılması gerekiyor. Tapu takipçileri gibi ÇED raporu alma sürecini takip eden çevre mühendislik şirketleri var. Bu işte büyük bir kar olgusu var" dedi. Avukat Koç, Finike'de 2 bin koyunun maden ve taş ocaklarının çevreye olumsuz etkisi nedeniyle solunum yetmezliğinden telef olduğunu sözlerine ekledi.
Araştırmacı Giray Ercenk de "1200'lü yıllarda Vatikan'a Rönesans ruhunu veren taşlar Afyonkarahisar'dan giderken 2010 yılında Afyon'a Çin'den taş, mermer getiriliyor. Bizden al ve bize sat. Buradaki ironiyi görmezden gelemeyiz. Çok kıymetli maki coğrafyası feda ediliyor" dedi.
Konuşmasında 9 Mayıs'ta öldürülen çevreci çift Ali Ulvi ve eşi Aysin Büyüknohutçu'yu da konuşmasında anan Ercenk, "Bu oturum onların anısına yapıldı. Büyükhonutçu çifti çevre için verdikleri mücadelelerinden ötürü katledildi, çok üzgünüz" dedi.
Grup Başkanı Muharrem Koç ise çevresel değerlerin korunmasının önemine dikkati çekerek, doğru zamanda doğru yatırımla denetim çalışmalarının da en üst şekilde yapılarak maden ocaklarının disipline edilmesi gerektiğine işaret etti. Grup üyelerinin sorularının ardından günün anısına Prof. Dr. Can Ertekin'e plaket takdim edildi.
FOTOĞRAFLI