Güncelleme Tarihi:
Namık Kemal KILINÇ/SERİK (Antalya), (DHA) - MARMARA Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli, "Toplumumuzun yarısı yeterli hareket etmiyor. Masa başında zaman geçiriyor. En önemlisi de giderek şişmanlayan bir toplum haline geldik. Ülkemizde her 3 kişiden 1'i şişman" dedi.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği tarafından düzenlenen 39'uncu Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi, Antalya'nın Serik İlçesi'ne bağlı Belek turizm merkezindeki Sueno De Luxe Otel'de yapıldı. Kongreye ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Sevim Güllü, tiroit bezi olmayan bir kişinin ömürboyu ilaç kullanmak zorunda olduğunu söyledi. Tiroit nodüllerinin yüzde 90-95'inin iyi huylu olduğunu, çok az kısmının kanser olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Güllü, "Burada yanlış yönlendirmeler olduğunu görüyoruz. 'Biyopsi yanıltır', yok öyle bir şey. Biyopsi uygun tetkiklerle yapılmışsa bir nodülün iyi ya da kötü olduğunu bize net bir şekilde gösterecektir. O yüzden iyi bir değerlendirmenin birçok kişiyi operasyondan kurtaracağını vurgulamak isterim" dedi.
'ŞİŞMANLAYAN BİR TOPLUM HALİNE GELDİK'
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli, 1997 yılında yapılan bir araştırmanın, Türkiye'de 20 yaş ve üzerinde her 100 kişiden 7'sinin diyabetli olduğunu gösterdiğini aktardı. 2010 yılında bu çalışmanın aynı koşullarda tekrarlandığını anlatan Prof. Dr. Deyneli, "Farklı bölgelerde 25 bin civarında rastgele seçilmiş toplum tarandığında diyabetli birey sıklığının ciddi bir şekilde arttığını ve yüzde 100'lük artış göstererek 20 yaş ve üzerinde her 7 kişiden 1'inin diyabetli olduğunu görüyoruz. Toplumumuzun yarısı yeterli hareket etmiyor. Masa başında zaman geçiriyor. En önemlisi de giderek şişmanlayan bir toplum haline geldik. Ülkemizde her 3 kişiden 1'i şişman. Bunları bir toplum olarak dikkate alıp alışkanlıklarımızı olumlu olacak şekilde düzenlemeye ihtiyacımız var. Bu artış böyle devam ederse çok daha fazla kişi diyabetle daha erken dönemde yüz yüze gelecek. Ülkemizde 40 yaş ve üzerinde diyabet sıklığı ise yüzde 10'un üzerinde" diye konuştu.
OBEZİTEDE CERRAHİ MÜDAHALE
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Füsun Saygılı, vücut kitle endeksi 40'ın üzerinde olan obezlerde başka çare bulunamadıysa cerrahi müdahale yapılabileceğini vurguladı. Vücut kitle endeksi 35 olup üst sınırlarda olan ve diyabet, hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği gibi hastalıkları olan ve kontrol edilemeyen bireylerde de cerrahi uygulamanın söz konusu olabileceğine işaret eden Prof. Dr. Saygılı, "Tek başına bir cerrah obezite cerrahisine karar vermek için yeterli olmamalıdır. Bu kararı verirken bir konsey, konseyin içinde cerrah, endokrinolog, psikiyatrist, diyet uzmanı, anestezist, kalp damar hastalıkları uzmanı, göğüs hastalıkları uzmanı, spor hekimi yer almalı ve bunların ortak kanıya varmalarıyla bir hasta cerrahiye sevk edilmelidir" dedi.
'TRAVMA OLMADAN KEMİĞİN KIRILABİLDİĞİ SAPTANMIŞTIR'
Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Sait Gönen, "Türkiye'de 2010 yılında yapılan araştırmada 50 yaş ve üzerindeki bireylerin yüzde 50'sinde kemik dayanıklılığının azalması, yüzde 25'inde ise travma olmadan kemiğin kırılabildiği saptanmıştır. Kalça kırıklarının yüzde 73'ünün kadınlarda özellikle 75 yaşından sonra meydana geldiği saptanmıştır" diye konuştu.
'ÇİFTLERİN YÜZDE 15'İ KISIRLIKTAN MUSTARİP'
Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Kliniği uzmanı Prof. Dr. Reyhan Ersoy da şunları aktardı:
"Ülkemizde üreme çağındaki çiftlerin yaklaşık yüzde 15'i kısırlıktan mustarip. Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre 2 milyona yakın kısırlıktan mustarip çift var. Çevresel faktörler özellikle sanayileşmeyle birlikte endüstriyel atıkların artması, çevre kirliliği, bir takım endokrin bozucu maddeler, ağır metaller, solventler, tarım ilaçları, plastik ve endüstriyel atıklar çevreyi kirletmeye neden olmakta ve bu maddeler hormonal sistemi ve bağışıklık sistemini kadın ve erkeklerde yumurtalık fonksiyonunu etkileyip kısırlığa neden olmaktadır. Endokrin bozucuların yanı sıra radyasyon, ısı, hava kirliliği, sigara gibi faktörler kısırlığa katkı sağlamaktadır."
FOTOĞRAFLI