Güncelleme Tarihi:
ÇEVRE ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un son dönemde artan aşırı iklim olayları ve doğal afetlere karşı açıkladığı ‘7 bölgeye eylem planı’ hazırlığında 30 büyükşehir arasında Antalya da yer alıyor. Eylem planı çerçevesinde alınan kararları değerlendiren Antalya Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Başkanı Dr. Ebru Manavoğlu, imar düzenlemelerinden riskli yapılara kadar pek çok konuya değindi.
DOĞAL VE YAPAY KORİDORLAR
Yerel iklim eylem planlarına ihtiyaç olduğunu söyleyen Ebru Manavoğlu, bu planların sivil toplum, meslek odaları, kurumlar ve üniversitelerle birlikte, halkın katılımıyla hazırlanmasını istedi. Antalya’da yeşil alan planlamalarıyla ekolojik koridorların oluşturulmasına ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Manavoğlu, “Doğal ve yapay koridorlarla hava sirkülasyonu sağlanarak iklimsel konfor sağlanması yönünde planlı adımlar atılmalı. Kentte bir yeşil alan sisteminin oluşturulması iklim değişikliğinin etkilerini de azaltacaktır. Antalya’da doğal, kültürel, ekolojik değerleri kapsayan bir yeşil alan planlanmasına ihtiyacımız var” dedi.
PARSEL BAZINDA DEĞİŞİKLİK
Murat Kurum’un parsel bazında imar planı değişikliğinin tamamen kaldırılacağını açıklamasıyla ilgili Ebru Manavoğlu, yeni önlemlere rağmen kanundaki bazı hükümlerin hala imar değişikliğine imkan tanıdığını ifade etti. Manavoğlu, “İklim değişikliğiyle mücadele Antalya’nın öncelikli konulardan biri. 15 Eylül 2020 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yeni kararlar, parsel bazlı plan değişiklikleri konusunda engeller oluşturuyor gibi görünse de değer artış payı ile ilgili maddeler bütüncül planlama yaklaşımıyla çelişiyor. Böylece plan değişikliklerinin yapılması ve sürdürülmesi sağlanıyor. Çözüm için ek düzenlemelere ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
BÜTÜNCÜL PLANLAMA ŞART
İmar planlarında değişiklik yapmanın belediye meclisleri ve kamunun asli görevi haline geldiğini dile getiren Manavoğlu, ada ve parsel bazında plan değişikliklerine imkan tanıyan düzenlemelerin kaldırılıp bütüncül planlama anlayışına geçilmesi gerektiğine dikkati çekti. Manavoğlu, kanunda plan değişikliklerinin önünü açan hükümleri şöyle sıraladı: “2020’de kabul edilen düzenlemelerde plan değişiklikleri, sosyal ve altyapı dengesini bozmayacak şekilde ve teknik gerekçeleri sağlamak şartıyla yapılır deniliyor. Parsel bazında nüfusu, yapı yoğunluğunu, bina yüksekliğini arttıran plan değişiklikleri yapılamaz hükmü olsa da, mülk sahiplerinin tamamının talebi üzerine imar planı değişikliği yapılabiliyor.”
RİSKLİ YAPI ENVANTERİ
Antalya’da hem yapı hem de zemin bakımından kapsamlı bir araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirten Manavoğlu, mevcut durum tespitinin coğrafi bilgi sistemine işlenmesi gerektiğini söyledi. Manavoğlu, “Başta deprem ve sel olmak üzere riskli yapı ve alanların kapsamlı bir çalışma sonucu belirlenmesi, riskli yapıların yıkılmasının yanı sıra eş zamanlı olarak yeni riskli yapı ve alanların oluşumunun engellenmesi, yeni yapılarda sosyal ve teknik standartları sağlaması gerekiyor. Bütünleşik afet yönetim planları hazırlanmalı ve riskli alanlarda yapılaşmaya izin verilmemeli” diye konuştu.
300 GÜN GÜNEŞ AVANTAJI
Antalya’nın yenilenebilir enerji kaynakları bakımından önemli avantajlara sahip, yılın 300 günü güneş alan bir kent olduğunun altını çizen Manavoğlu, bu avantajın pek çok sorunun çözümünü sağlayacağına işaret etti. Kent genelinde sera gazı emisyonlarını azaltmak için enerjinin dönüşümün şart olduğunu vurgulayan Manavoğlu, şu önerilerde bulundu: “Özellikle rüzgâr, güneş ve su kaynaklarının daha fazla kullanılmasıyla fosil yakıt oranı düşürülebilir. En fazla sera gazı emisyonunun ulaşımda ortaya çıkıyor. Öncelikli olarak mümkün olduğu sürece yaya ulaşımı ya da motorsuz ulaşım bir strateji olarak ulaşım politikalarına aktarılmalı toplu taşıma ve bisiklet kullanımı özendirilmeli.”