Güncelleme Tarihi:
ANTALYA (AA) - HÜSEYİN KANBER - Bazı koleksiyoner, sahaf ve müzayede evi yöneticileri, sadece Osmanlı döneminin değil, Cumhuriyetin ilk dönemlerinin de daha iyi anlaşılacağı, bu dönemin eserlerine ilginin artacağı düşüncesiyle Osmanlı Türkçesinin liselerde öğretilmesinin gündeme gelmesini memnuniyetle karşıladı.
Çoğu koleksiyoner ve müzayede evi yöneticisi, satışa sunulan Osmanlıca kitap, dergi, belge, hat ve diğer objelerin hangi döneme, kime ait olduğunu ancak uzmanların yardımıyla öğrenebiliyor. Bu nedenle Osmanlıcanın liselerde öğretilmesine koleksiyoner, sahaf ve müzayede evi yöneticileri destek verdi.
Osmanlı Kağıt Paraları Kataloğu yazarı ve İstanbul Pera Mezat Sahibi Mehmet Gacıroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, genç yaşlarda öğrenemediği Osmanlıca ile bugün işi nedeniyle içi içe olduğunu söyledi.
İş hayatına devam ettiği dönemde merakı nedeniyle Osmanlı kağıt ve madeni paralar koleksiyonu yapmaya başladığını anlatan Gacıroğlu, bugün devasa bir koleksiyona sahip olduğunu belirtti.
Elinde pek çok Osmanlıca eser bulunduğunu ancak hiçbirini okuyamadığını dile getiren Gacıroğlu, şöyle konuştu:
"2011'de yardım alarak çıkardığım Osmanlı Kağıt Paraları Kataloğu'nun Türkçe ve İngilizce yayınlanmasından sonra Osmanlı paraları toplayan koleksiyoner sayısında önemli oranda artış görüldü. Üzerinde ne yazdığını bilmedikleri için birçok kişi bunların koleksiyonunu yapmıyordu. Katalog, bu özelliği nedeniyle Uluslararası Banknot Derneğince 'yılın kitabı' seçildi."
- "Müzayedelerdeki eserlerin yüzde 30'u Osmanlıca"
Gacıroğlu, müzayedelerde satılan eserlerin büyük bölümünün Osmanlıca eserlerden oluştuğunu, koleksiyonerlerin de belgenin üzerinde ne yazdığını, kime ait olduğunu merak ettiklerini söyledi.
Müzayedelerdeki eserlerin yüzde 30'unun Osmanlıca olduğunun altını çizen Gacıroğlu, "Örneğin Çanakkale Savaşı'na ait bir mektup, meraklısına çok şeyler anlatıyor ama ne yazdığını özel olarak okutursak çözebiliyoruz. İnsanlarımız geçmişlerini, onların bıraktıkları belgelerde yazılanları merak ediyor" dedi.
Osmanlıcayı öğrenmenin sadece Osmanlı Devleti'ni öğrenmek anlamına gelmediğine dikkati çeken Gacıroğlu, şöyle devam etti:
"Bu dönemle ilgili çok fazla bilgimiz yok. Sadece önümüze konulanlarla yetiniyoruz. Osmanlı döneminin dışında Cumhuriyetin ilk dönemleriyle ilgili belgeleri de okuyamıyoruz. Atatürk'ün bazı imzaları Osmanlıcadır. İnsanlar bunu bilmiyor. Bazı belgeleri okuduktan sonra çok ilginç bilgilere ulaşabiliyoruz."
TBMM'nin kurulduğu dönemlerde de her şeyin Osmanlıca kaleme alındığını vurgulayan Gacıroğlu, Osmanlıcanın sadece Osmanlı'yı kapsamadığını, 1928 yılına kadar bu dilin kullanıldığını ifade etti.
Gacıroğlu, "Ticari anlamda Osmanlıcayı bilen insanların sayısının artmasının işlere ciddi oranda yansıyacağını düşünüyorum. Belgeler daha çok değer kazanır. Şu anda insanların büyük bölümü rastgele ve görselliğine bakarak belge alıyor" diye konuştu.
- Osmanlıca, günümüz Türkçesini destekleyen ikinci bir dil
Ankara Eski Zaman Sanat ve Kültür Merkezi Yöneticisi Korkut Erkan ise Osmanlıcanın ders olarak okutulmasında bir sakınca görmediğini vurguladı.
Osmanlı Türkçesinin, günümüz Türkçesini destekleyen ikinci bir dil olarak algılanması gerektiğini dile getiren Erkan, "Bu, geçmişte kullandığımız bir dil. Tartışma konusu yapılması yanlış. Aydınlarımız bu konuda soğukkanlı düşünmeli. Dileyen, merak eden öğrenci bu eğitimi almalıdır" ifadelerini kullandı.
Erkan, Osmanlıca bilmenin koleksiyonerlerin daha etkili koleksiyon oluşturmalarına fayda sağlayacağını düşündüğünü kaydetti.
- "Osmanlıca eser sayısı az"
Bulundurduğu 1 milyon ikinci el kitapla Türkiye'nin en büyük sahafları arasında gösterilen Antalya'daki İltem Sahaf'ın sahibi İlhami Dilek de Osmanlıca eser bulmakta zorlandıklarını söyledi.
Dükkanındaki 1 milyon kitaptan sadece bininin Osmanlıca olduğunu belirten Dilek, "Osmanlıca eserler eskisi kadar kolay bulunmuyor. Osmanlıca kitap ve eserleri koleksiyonerler başta olmak üzere tarih ve edebiyat öğrencileri daha çok talep ediyor" şeklinde konuştu.
Osmanlıca öğrenenlerin sayısının artmasının zaten az sayıdaki eserlere talebi artıracağına işaret eden Dilek, Osmanlıcanın bilinmesinin geçmişin öğrenilmesi açısından önemli olduğunu dile getirdi.
Talebin artması durumunda yeni bir sorunla karşılaşacaklarına dikkati çeken Dilek, "Eser sayısı az. Bu nedenle talep, çoğaltma yoluyla karşılanabilir. Piyasadaki Osmanlıdan kalma eser sayısı, meraklıları tarafından toplandığı için azalıyor" dedi.
Antalya Ahmet Muhtar Kızıltan Kültür Merkezi sahibi Ahmet Muhtar Kızıltan da Osmanlıca eserlere ilgi olduğunu ancak okunamaması nedeniyle yeterince anlaşılmadığını aktardı.
Osmanlıca eser koleksiyonerlerinin, bu dili bilenlerin çoğalmasıyla artacağını anlatan Kızıltan, Anadolu'da konuşulmuş ve kaybolmaya yüz tutmuş diğer dillerin de öğretilmesini gerektiğini ifade etti.