NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR...

Güncelleme Tarihi:

NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR...
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2021 09:19

Bayram gibi bayramlar yaşadık çocukluğumuzda. Ailenin yaşayan tüm bireylerinin bir arada olması ilk koşuldu. Bayram, babam bayram namazını kılıp camiden eve gelince başlardı. Annem, geceden tatlıların şerbetini dökerdi.

Haberin Devamı

ÖZLEM
Nerede o eski bayramlar dediğinizi duyar gibiyim... Bu cümleyi hiç kurmayanınız varsa bile, bu bayram kurmuştur eminim. Sevdiklerimize, dostlarımıza sarılıp doya doya öpemediğimiz için, hatta görüşemediğimiz için... 2021’in Ramazan Bayramı, eşsiz bir bayram olarak tarihe geçti ama benim sizlere anlatacağım şey, Kovid-19 kaynaklı kısıtlamalar sonucu ortaya çıkan eskiye özlem değil.

BAYRAM GİBİ BAYRAM 
Bayram gibi bayramlar yaşadık çocukluğumuzda. Bayram gibi bayram da ne demek? Ailenin yaşayan tüm bireylerinin bir arada olması ilk koşul. Çocuklar ergenmiş, aileden ayrı arkadaşla olurmuş gibi eylemlerin yeri yoktu benim çocukluğumda. Zaten, bir süredir çocuklar ana karnından ergen olarak doğuyor gibi! (Sesli güldüm) Gözleri ile aileyi yönetebilen çocuklar var; şaka bi yana, gerçekten ya şimdikiler çocuk değil ya da biz çocuk değilmişiz... Neyse bu güncel konuyu uzmanlarına bırakalım, biz bayramlara dönelim.

Haberin Devamı

Bayram, babam bayram namazını kılıp camiden eve gelince başlardı. 

Büyük bir kahvaltı masası kurulmuş olur ve kuvvetle muhtemel babam, camiden peşine bir kaç arkadaşını, akrabamızı takıp getirmiş olurdu. Bu hiç değişmedi... Yıllarca her Ramazan Bayramı’nda tablo böyle oldu. Kurban Bayramı’nda kurbanlıklar ilgi beklediği için bu kalabalık kahvaltının yerini gün içinde kalabalık sofralar alırdı.

Annem, geceden tatlıların şerbetini döker, mutfak tepsi tepsi üzerine olurdu. Kolonyalar stoklanır, kapıya gelecek çocuklara şeker, misafire tutulacak çikolata alınır. Şeker toplama rotamızı akşamdan yapardık. Sırasıyla nerelere gidilecek, şeker toplamadaki ortaklarımız kimler olacak... Çok önemli mevzu bakın bu. Çünkü, bazı zamanlar, hepsi bir havuzda toplanır ve adil bir dağıtım yapılırdı. Şeker toplamak ciddi bir iştir. Arada harçlık verenler için yapılan dua elbette farklıydı:)

Benim hiç bayramlığım olmadı, evde ne varsa onu giyer çıkardık. Öyle, anlatılan gibi yeni ayakkabı, elbiseye sarılıp hiç uyumadım. Çoğunlukla, annemin pazenden diktiği elbiseler ile salınırdım ortalıkta. El öpmekten iflahım gevrerdi ve hiç sevmezdim yalan yok. Bir gün sıradan kafayı hiç kaldırmadan direkt ellere odaklanıp sıradan on beşten fazla el öptüm birisi küçük bir çocuk eliydi sonradan fark ettim. Bir an önce bitsin bu el öpme merasimi diye kendimi nasıl şartladıysam, çoluk çocuk herkesin elini öpmüş geçmişim, düşünün artık. Sıradan herkese kolonya dökülür ve bir de hiç sevemediğim bir gelenek de, ayakkabı çevirme merasimidir. Her gelenin ayakkabısı kapı önünde, gidiş yönüne göre çevrilir ve bu görev bana aittir. Zül gelirdi, ama babam kıyameti kopartırdı, görevi aksatırsam ciddi huzursuzluk sebebi olurdu. Misafire duyulan saygı imiş bu merasimin nedeni. Kültürümüzde, misafir, baştacı elbette.

Haberin Devamı

UNUTULMAMASI GEREKEN TATLAR
Unutulmaya yüz tutmuş sarı burma tatlısı ama el açması olan, annemin en iyi yaptığı tatlılardandı. Uğraş vardı, çaba vardı; hatta tatlı yarışı vardı kadınlar arasında. Jüri heyeti gibi evden eve gezen ve not veren bir ekip hep vardır. Kurban Bayramı’nda aynı ekip yerini, et sert miydi? Davar, kaç kilo gelmiş gibi değerlendirmelerden sorumludur.  

Hiç tatile gitmedim bayramlarda. Nitekim, biz tatile gelenleri ağırlayan olduk hep. Otelimize sürekli gelen misafirlerimiz ile ahbap hatta aile olurduk ve evimizde onların tatlısı her bayram hazır olurdu. Yapılan turizmin de, bayramların da bir lezzeti vardı. Şimdilerde, ben her ikisinden de çok lezzet almıyorum. Hele, şu ortamda turizmden tat alıyorum diyen varsa bir adım öne çıksın lütfen. 

Haberin Devamı

TÜRK MİSAFİRPERVERLİĞİ BİR MARKADIR
Ülke turizmi tanıtımda, aşılanmaya dikkat çekmek yerine; misafiri baştacı ediyor olmamız , misafirperverlikte sunduğumuz geleneksel hizmetimizi ön plana çıkartmalıyız. Kimsenin elimize su dökemeyeceği alan, misafir ağırlamak. Doğru mu? Evimizden tutun da otellerimize kadar, Türk insanı bu konuda çok iyi, su götürmez bir  gerçek. Türk misafirperverliği bir markadır.

Ve Türk turizminin, her dönem, tanıtımda kullanması gereken en önemli argümanı ‘misafirperverliği’ olmalı. Çünkü, ne Yunan, ne İspanyol buna sahip değil. 

Sevgiyle Kalın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!