Güncelleme Tarihi:
İlk konserini henüz 6 yaşındayken radyoda verdi. Sanatın her dalında üstün yetenekli çocukların keşfine imkan tanıyan Harika Çocuklar Kanunu’yla 12 yaşında Fransa’ya gönderilen ünlü piyanist Gülsin Onay, böyle başladığı müzikle bir ömür geçirdi. Bugüne kadar 5 kıtada 80 farklı ülkede konser veren, sıradışı müzik yeteneğini ve anılarla dolu sanat serüvenini konuştuk.
Chopin performansınızın yanında dünyanın her yerine Türk bestecilerin eserlerini çalıyorsunuz. Konserleriniz nasıl geçiyor?
Adnan Saygun da, Chopin de olmazsa olmazlarım olarak konser programlarımda hep yer alır. Onların yanı sıra Bach ve Beethoven eserlerini icra etmenin de özellikle baharda ayrı bir anlamı anlamı var. Geçtiğimiz günlerde Bach’ın doğum günüydü. Bu hafta da Beethoven’ın doğum günü. Baharın gelişiyle birlikte hem klasik müziğin devlerinin doğum yıldönümünü, hem de Nevruz’u kutluyoruz. Adnan Saygun benim hocamdı. Birçok şeyi ondan öğrendim. Onun bana vermiş olduğu müzik temeli, hayatım boyunca süren müzik yolculuğumda hep beni ileriye taşıdı. Ulvi Cemal Erkin’in eserlerini de bugüne kadar dünyada birçok sanat merkezinde seslendirdim.
Dünyanın en önemli orkestralarıyla sahne alırken Türkiye’yi temsil ediyor olmak size nasıl hissettiriyor?
Viyana Senfoni, Londra Flarmoni gibi önemli orkestralarla birlikte konserler verdik. Gerçekten gittiğim her ülkede sanat dinleyiciyle bizi birleştiriyor ve aynı dili konuşuyoruz. Evrensel müziği dinlemek isteyen insanlar dünyanın her yerinde birbirine benziyor.
Antalya seyircisiyle ilgili izlenimleriniz nasıl?
Antalya’da olmak benim için her zaman büyük bir mutluluk. Türkiye’nin gerçekten cennet şehri. Doğasıyla, havasıyla, insanıyla, etkinlikleriyle o kadar çok şey bir arada ki. Türkan Şoray Kültür Merkezi’ni ve konser salonunu da estetik olarak harikulade buldum.
YENİ MÜZİSYENLER ŞANSLI
Genç yetenekleri nasıl buluyorsunuz?
Şimdi çok yetenekli gençler var. Türkiye’de yetişen yeni yetenekler son yıllarda isimlerini duyurur hale geldi. Sayısı artan konser salonlarında sahne alan müzisyenleri canlı olarak izleyebiliyorlar. Tokyo’da dün hangi konser vardı, New York’ta yarın ne çalacaklar, herkes biliyor. Benim müzik yolculuğumun başladığı yıllarda dünyada böyle bir iletişim trafiği yoktu. Gazeteye faksla haber gönderiyorduk. Ama yine de 6 yaşında radyoda ilk konserimi verdiğimde beni bütün Türkiye tanımıştı. Tüm bu koşulların getirdiği bir rahatlık var ama diğer taraftan rebaket de üst seviyelere yükseldi. O yüzden yeni müzisyenlerin dünya sahnelerinde yer alabilmek için çok çalışmaları, ilerlemek için ellerinden geleni yapmaları gerekiyor.
HARİKA ÇOCUKLAR
Radyoyla aramda çok farklı bir bağ var. Babam ben çocukken radyo kutularını yapardı. Dayım da radyo dinlerken “İdil Biret ve Suna Kan ‘Harika Çocuk Kanunu’ ile eğitim almaya gittikleri yurt dışından döndüler” diye bir haber duymuş. Sonra kanunu merak edip araştırıp bulmuş. Ben o zaman 6 yaşındaydım ve yeteneğim müzisyen olan ailem tarafından fark ediliyordu. Edindiği bilgilerle benim bu kanundan faydalanmamı sağladı. Olağanüstü bir fırsattı. Sanıyorum hala var ama uygulamada durum geçmişteki gibi değil. Böylece küçük yaşta başladığım müzik kariyerimde ilk konserimi radyoda verdim. Şimdi de radyoda program yapıyorum.
İLK ADIMIN 100’ÜNCÜ YILINDA
Baharda anlamlı konserlerle sahne almaya hazırlanıyorsunuz. Programınız nasıl?
Bu hafta İngiltere’ye konsere gidiyorum. İhsan Doğramacı’nın doğum yıl dönümü olan 3 Nisan’da her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz Bilkent konserinde Gürer Aykal’la birlikte sahne alacağız. 8 Nisan’da İzmir’de, 13 Nisan’da Dünya Sanat Günü nedeniyle Ankara’da konserim var. Sonra 3 konser için Chicago, Washington ve Toronto’ya gideceğim ve 19 Mayıs’ta ‘İlk adımın 100’üncü yılında’ konserleri dizisinde sahne alacağım. Böylesinde anlamlı bir organizasyonda ülkemi temsil edecek olmak benim için çok önemli. Tüm dünyada katıldığım konserlerde ünlü orkestralarla sahneyi paylaşırken ülkemi temsil ediyor olmak bana hem büyük bir sorumluluk veriyor hem de mutluluk ve onur duygunu birlikte yaşatıyor
ANTALYA SANAT ETKİNLİKLERİYLE ÖRNEK
Çok defa sahne aldığınız Antalya Uluslararası Piyano Festivali’ni nasıl buluyorsunuz?
Antalya Piyano Festivali’nde çok uzun yıllar yer aldım. Bundan sonra da öyle olacak. Antalya’da klasik müziğin icra edildiği çok sayıda etkinliğin düzenleniyor olması tek kelimeyle harika bir şey. Antalya bu konuda gerçek anlamda örnek bir şehir.