Güncelleme Tarihi:
İZMİR’de 30 Ekim’de 14.51’de Ege Denizi’nde meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin hemen ardından 10 kişilik GEA Arama Kurtarma ekibi, Antalya’dan yola çıktı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda yürütülen arama kurtarma ve insani yardım çalışmalarına destek vermek üzere bölgeye hareket eden ekipte, Murat Turan Beşparmak, Çağrı Yüksel, Volkan Can Güzel, Hikmet Ekim, Abdullah Güldüren, İlknur Deniz, Günnur Yener Göktuğ Göktaş, Sahide Bostancı ve Ergül Adıgüzel vardı. Bölgeye ulaştığında ilk olarak Manavkuyu Mahallesi Yağcıoğlu Sitesi A Blok’ta çalışmalara başlayan ekip, o gece 02.00 sularında, gelen ihbar üzerine Doğanlar Apartmanı enkazında arama kurtarma çalışmalarına başladı. Gün aydınlandıktan sonra da devam eden yoğun çalışmaların ardından ekip, öğle saatlerinde bir anne ve ikiz kızlarının canlı olarak kurtarmayı başardı. GEA İnsanı Yardım ve Arama Kurtarma Derneği Antalya Şubesi Başkanı Murat Turan Beşparmak, durup soluklanmadan enkazda çalıştıkları saatlerde yaşadıkları anları Hürriyet’e anlattı.
YAŞAM ÜÇGENİ
Seher Perinçek ve kızlarının kurtarılmasını sağlayan ekipte yer alan GEA Antalya takımının depremin olduğu günün gecesinde saat 2.00 sıralarında Doğanlar Apartmanı’na bir keşif ekibi çıkartma kararı aldığını belirten Beşparmak, “Bizim de bulunduğumuz 13 kişilik ekiple Doğanlar apartmanına gittik. Önce Seher Perinçek’in olduğu noktadan sesler geldiğini fark ettik. Bunun üzerine oradaki ekip sayısını arttırdık. Takviye ekiplerimiz geldi. Sabaha kadarki çalışmalar sonucunda Seher Hanım ve çocuklarına evlerinin salon kısmında bir kanepenin arkasındaki boşlukta ulaştık. Aile üyelerini bulduğumuz kanepenin arkasındaki alanlarda bir yaşam üçgeni oluşmuştu” dedi.
ELİF KÜÇÜK BİR BOŞLUKTAYDI
“Öğle saatlerine kadar önce Seher Hanım’ın kızlarından birini, sonra da ailenin geri kalanını çıkardık. Daha sonra 7 yaşındaki oğullarını cansız çıkarmanın üzüntüsünü yaşadık. Depremden 65 saat sonra umutların azaldığı bir anda da en küçük çocukları 3 yaşındaki Elif’e ulaştık. Çocukların babası Oğuz Perinçek, Elif’in deprem sırasında kendi odasına doğru kaçmış olabileceğini söylemişti. Elif, ailenin 8 metre arkasındaki bir kısımdan çıktı. Bulundukları katın tabliyesi kaldırılınca altında gözüktü. Küçücük bir boşlukta kalmıştı. Etrafı moloz yığınlarıyla doluydu. O yaşam üçgeninde olmadığı halde bedeni küçük olduğu için o küçük boşlukta hayatta kalabilmiş. Gerçekten mucize denilebilecek bir şey. O bir ses de vermiyordu. Ama olduğu tahmin edilen bölgede ilerleyince ona rastladık.”
İKİ YUMRUĞUNU SIKIP KENDİNİ SARSTI
Baba Oğuz Perinçek’in panik yapmadan yardım etmesi sayesinde ailenin konumuna ulaştıklarını belirten Murat Turan Beşparmak, depremden yarım saat önce evden çıkan ve depremle birlikte eve koşup enkazla karşılaşan babayı şöyle anlattı: “Ailesinin son ferdi de çıkana kadar sürekli enkazın başında yanımızdaydı. Arama kurtarma ekipleriyle birlikte aç, uykusuz şekilde orada ayakta durdu. Son derece soğukkanlı duruyordu. Gözünün biri kanlanmıştı. Sakin kalıp bize yardımcı olmaya çalıştı. Eşine ve çocuklarına ulaştığımızda inanılmaz bir şekilde mutlu oldu. O an iki yumruğunu sıkıp kendini bir sarsması vardı ki o görüntüyü unutamayız.”
ENKAZDA 48 SAAT ZORLU MESAİ
GEA Antalya ekibinin beton yığınının arasından çıkardıkları canların yeniden hayata tutunmasının mutluluğuyla Antalya’ya döndüklerini söyleyen GEA Antalya Şubesi Başkanı Murat Turan Beşparmak, yaşadıkları hissi şu sözlerle özetledi: “Depremlerde ilk 24 saat altın değerinde. O nedenle vakit kaybetmeden bölgeye ulaşmak çok önemli. Biz böyle bir görevin parçası olduğumuz için çok mutlu hissettik. Çok yorulduk. Özellikle ilk 48 saat hiç uyumadan ve hiç oturmadan çalıştık. Bir canlıya ulaşınca zaten uyumak istemiyor insan. Ne kadar bitkin olsa da kurtarma sona erene kadar devam etmek istiyor. İlk kurtarmaları yaptıktan sonra nöbetleşerek ekipteki herkesi 2’şer saat dinlendirdik. Ama çabamıza değdi.”
HER DEPREM FACİAYA DÖNÜŞMESİN
99 depreminden sonra arama kurtarma uzmanı olmaya karar veren ve biz dizi eğitim aldıktan sonra yaşanan her depremde görev alan Beşparmak, “Marmara’da 1999’da da yaşanan büyük bir faciaydı. O yıl gönüllü olduğum bu süreç, benim için zamanla bir yaşam tarzına dönüştü. Bu bir insani ödev. Dernekle birlikte yurt içi ve yurt dışında birçok kurtarma operasyonuna katıldık, eğitim ve tatbikatlar yaptık. Bu yıl Elazığ depremine de 10 kişilik bir ekiple bulunmuştuk. Dilerim bundan sonra bina güvenliği olan yapılar inşa ederiz ve böyle acılar tekrar yaşanmaz” dedi.