MODERN YAPI TARİHİ YOK ETTİ

ANTALYA’da Türk ve yabancı araştırmacılar tarafından yapılan incelemeler sonucu elde edilen veriler, kent merkezindeki Karpuzkaldıran ve Örnekköy mevkiilerinin altındaki tarihi kent ve sular altındaki limanla ilgili bilinmeyenleri gün yüzüne çıkardı. Akdeniz Üniversitesi (AÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihat Dipova, Antalya kent merkezinde yaptığı bilimsel bir araştırmada Magydus Antik Kenti’yle ilgili gizli kalmış bilgilere ve yıllar içinde maruz kaldığı değişimi ortaya koydu. Araştırmada, Antalya’dan önce kurulan Magydus’un, sikke basan bir şehir olarak ticaretin merkezi olduğu ve sonraları Antalya’nın ikinci bir limanı olduğu gibi tarihe ışık tutan detaylar bulunuyor.

ANTALYA’NIN TOPOGRAFİK HARİTASI
Dipova’nın yayımladığı 1934 yılında basılan Antalya bölgesi topografik haritası, Magydos Antik Kenti’nin bulunduğu Güzeloba’nın geçmişte ‘Çirkinoba’ olduğunu, şu anda bölgede bulunan askeri dinlenme tesisi ve otellerin de kale harabeleri ve kilise üzerine konduğunu gösteriyor. Haritada ‘şelale’ diye tanımlanırken, askeri dinlenme tesisinin olduğu yerde Magydus Antik Kenti’ne ait kalenin harabeleri, şu anda bir otelin bulunduğu noktada ise kilise kalıntıları yer alıyor.

ÖRNEKKÖY NEKROPOLE İNŞA EDİLDİ
South Africa (Güney Afrika) Üniversitesi’nden Mark Wilson’ın 2016 yılında bölgede yaptığı araştırmalara ilişkin bilgiler de veren Dipova, Aziz Paul’ün Antalya’ya geldiği sırada Perge’ye ulaşmak için izlediği yolu inceleyen Wilson’un Magydus Antik Kenti ile ilgili şu tespitlerine yer verdi: “Roma döneminde önemli bir yer olan Magydus’a ait 20’nci yüzyılın sonunda kalan sınırlı kalıntının, taş malzeme olarak kullanılmak üzere bölgeden götürüldüğü ve 1980’de Örnekköy kurulduğunda batı nekropolünün de tahrip edildiği belirlendi. Örnekköy’deki konutların eski nekropol alanında inşa edilmiş olduğu anlaşıldı.”

UYDU GÖRÜNTÜLERİ DESTEKLİYOR
Tarihinin M.Ö. 4’üncü yüzyıla kadar gittiği tahmin edilen Magydus Antik Kenti hakkında bilinmeyen birçok detayın yer aldığı araştırmada, “Wilson, ‘Pamfilya’da Aziz Paul’ adı çalışmasında Magydus’un yapay yolla modifiye edilmiş bir doğal liman olduğunu belirtiyor. Bu savı günümüzde uydu görüntüleri ile desteklemek mümkün. Deniz seviyesinin hemen altında batıda ve güneyde limanı sınırlayan düz bir sıra halinde kayalar görülüyor. Bu hali ile dikdörtgene yakın geometrili doğal bir çöküntü olduğu anlaşılıyor. Kaya yükseltilerinin üzeri mendirekle takfiye edilerek Magydus Limanı’nın oluşturulduğu tahmin ediliyor. Günümüze kadar geçen sürede ise dalga aşındırmasıyla yapay mendirekler aşınmış ve deniz seviyesi altındaki doğal kaya yükseltileri kalmış durumdadır” denildi.

KİLİSENİN YANINDA AYAZMA VAR
Magydus Limanı’nın dalgaların aşındırıcı etkisine, antik kentin ise inşaat faaliyetlerine direnemeyip büyük ölçüde yok olduğunun belirtildiği araştırmada, “70’lere kadar, deniz içinde rıhtım ve liman kalıntıları, limanın kuzeyinde bulunan hamam kalıntıları, hamamın su ihtiyacını sağlayan su kemerleri ve onun altında şifalı olduğu düşünülen bir kaynak yer alıyor. Bölgede bir kilise ve bu kilisenin yanında Hıristiyanlar için çok öbemli olduğu bilinen, ayazma denilen kutsal su kaynağı bulunuyor” ifadeleri yer aldı.