Güncelleme Tarihi:
YAZACAK o kadar çok ve bir o kadar da az şey var... Hep yazdığım doğam, dağlarım yanıyor. İçindeki canlı hayat yanıyor. Havalar çok sıcak olduğunda, ‘Antalya yanıyor’ derdim şehir dışından, yurt dışından arayanlara. Artık bu sözü hiç kullanmayacağım. Manavgat, bugün afet bölgesi ilan edildi. Ne yaraya derman olur bilmem ama her yerden her şeyden gelecek fayda faydadır. Çaresizlik, kadar kötü bir şey yok onu anladım. Çaresiz olmak ve her konuda halktan yardım istemek. Zaten pandemiden bitmiş tükenmiş bir halktan. Ciğeri yanan bir halktan. Her yerinden yanan bir halktan. Çok optimist bir yazı yazamıyorum bugün beni bağışlayın. Parmaklarım klavyede sürünüyor sadece. Dedim ya, yazacak çok şeyim var bir o kadar da az şeyim...
MISIR'DAN FARKIMIZ OLMAZDI
Bu kente dair hep övündüğüm şey olan dağlarımız, doğamız olmuştur. Yoksa bir Mısır’dan ne farkımız kalır dedim hep. Şimdi o en önemlimiz yanıyor. Dahası evler, hayvanlar yanıyor. Evsiz kalmak, ekip biçtiğin, sağdığın ana gelir kalemlerinden men edilmek... Ne acı.
Toplumun kenetlenişi, ‘şükür’ dedirten tek şey. Yetemiyor olmak, imkansızlık içinde olmak, insana her şeyi yaptırabilir. Kundaklama olduğu kesin benim gözümde lakin sağduyulu olmak lazım. Acımızı, masum insanların acısı ile bilemeyelim. Bu eylemler, azalmayacak ama artma ihtimali her geçen gün gördüğüm manzaralara bakılırsa yüksek.
Dağ mantarlarım, dağ çileklerim, keçi peynirlerim, sütlerim.... Özlemini çekeceğimiz bir çok şey. Tanıtım kataloglarımıza aldığımız o güzel yeşil Manavgat fotoğraflarını büyük oranda ‘kül’ ler kapladı. Yemeyip içmeyip yatırım yapılması gereken en önemli konu orman yangınları olmalı bu ülkede.
Diyorum ya hep, orman yoksa, doğa yoksa biz olamayız. Olabilme ihtimalimiz bile anlamlı değil.
BİLİNÇLENME ŞART
Hatırlarsınız, okullarımızda yangın köşesi vardı. Kovalar, kazma, kürek... Arada onları boşaltır doldururduk. Kumlarla, su ile.. Önemi anlatılırdı, öğretmenlerimiz tarafından. Şimdiden itibaren bir fazla anlatılmalı. Ağaç yaş iken eğilir. Bir vatan haini gelip de bu kötülüğü yaptırtacak insan bulamamalı. Herkes o kadar bilinçli olmalı ki, orman namus demeli. Geçen yazımda yazdım daha, namusumuz dedim. Kesene, yakana ceza bir ömür boyu olmalı. Sonra, hasar tanzimi çok hızlı olmalı.
Bu türden afet anlarında, toplanma yerleri belli olmalı, koordinasyon etkin olmalı.
Sonra bu olanın bitenin içinde, janti verilen pozlar bir benim mi gücüme gidiyor ? Belli ki, afet bölgesine gidiliyor değil mi(?) E o zaman oradaki insanlarla bir olabilmek her anlamda gerekli olan.
Sosyal medya işi çığırından çıkartabiliyor. Bu dönemde yapılan yardımların anlatım şekli ve dozu, üzüntü ile biraz abartı gelebiliyor. Çok dikkat etmek gerekli, paylaşımlara.
Tüm dünyada küresel iklim değişikliği gerekse terör kaynaklı bu tür yangınlar hız kesmeyecek, artacak. O nedenle, her ev küçük bir itfaiye olmalı. Bunun için bankalardan teşvikler hemen çalışılmalı. Belli bir metrekare üzeri olan tarım arazisi veya iş yeri yangına dair önlemler içeren bir kanun hemen çıkartılmalı ve uygulanmalı. Her evde bir yangın tüpü mutlaka bulunmalı. Ve yangın anında yapılacaklar çocuklarımıza henüz ilköğretimde iken verilmelidir.
Ders almıyorsak daha büyük felaketler bizi bekliyor olacak. Allah korusun dediğinizi duyar gibiyim, elbet korusun ama e hangi birimizi korusun; akıl vermiş ki, kullanalım diye.
Sevgiyle kalın.